ANKARA - Rojin Kabaiş’in şüpheli ölümünün aydınlatılması talebiyle eylem yapan Bilkent Üniversitesi Kadın Çalışmaları Topluluğu’na “uyarı” cezası verildi.
Bilkent Üniversitesi Kadın Çalışmaları Topluluğu (Bilkent KÇT) çağrısıyla Wan’da kaybolduktan sonra şüpheli şekilde hayatını kaybeden Rojin Kabaiş'in ölümünün aydınlatılması talebiyle düzenlenen eyleme Bilkent Üniversitesi Öğrenci Etkinlik Merkezi (ÖEM) tarafından “uyarı” cezası verildi.
Dekanlık tarafından gönderdiği emailde, yürüyüşün onaylanmış bir etkinlik olmadığı belirtilerek topluluğa uyarı cezası verildi. Emailde, davranışın tekrarlanması halinde öğrencilere uzaklaştırma cezası verileceği belirtildi.
ADALET CEZASINI SUSTURMA GİRİŞİMİ
Verilen cezaya tepki gösteren Kadın Çalışmaları Topluluğu, “Rojin Kabaiş’in katledilmesinin ardından, kadınların ve üniversitelilerin ülkenin dört bir yanında yükselttiği adalet çağrısı kampüsümüzde de yankı buldu. Yaptığımız eylem çağrısı, erkek-devlet şiddetinin üzerini örtenlere karşı kampüsümüzde sesimizi büyütme iradesiydi. Ancak ÖEM, bu çağrının ardından topluluğumuzu ‘görüşmeye’ çağırarak bizi küçültücü, aşağılayıcı ifadelere maruz bıraktı. Erkek şiddetine karşı ses çıkaran kadınlara parmak sallamayı kendinde hak gördü. Öğrenci etkinlik merkezi gibi kontrolcü bir yapının öğrencilerle bu tonda konuşma cesaretini nereden bulduğu, kime yaslandığı ortadadır: ÖEM’in tavrında cisimleşen kurumsal şiddeti görüyoruz ve buna asla izin vermiyoruz. ÖEM, görüşmede eylemimizi açıkça engellemeye kalktı; buna rağmen kadınlar olarak sesimizi kısmadık, eylem gerçekleşti. Şimdi ise aynı ÖEM, ‘uyarı cezası’ vererek kadınların adalet mücadelesini disipline etmeye, susturmaya çalışıyor” dedi.
MÜCADELEYE DEVAM VURGUSU
Eylemlerinin meşru ve onaya tabi olmadığını vurgulayan topluluk, “Topluluğumuzun almış olduğu cezanın, eylemin gayri meşru olduğundan verilmediği aşikârdır. Bu cezanın yegâne amacı gençliğin mücadelesini sindirmek, kampüslerde ürettiğimiz politik hatları görünmez kılmak ve korku iklimi yaratmaktır. Üniversiteler cezalandırma mekanizmalarıyla kontrol altına alınacak alanlar olmadığı gibi, gençlik de bu tarz stratejilerle sönümlenmeyecek kadar direngendir. 1980 askeri-faşist darbesinin bir uzantısı olan bu kontrolcü akıl bugün üniversitelerde kendisini bu denli gösterebiliyorsa, bizler de aynı kararlılıkla bu akla boyun eğmiyoruz! Kadın Çalışmaları Topluluğu olarak bu tutumu ve sansürü kabul etmiyoruz! Rojin için, katledilen tüm kadınlar için, kampüsümüzdeki her bir kadın ve lubunya için mücadele etmeye devam edeceğiz” denildi.
