ANKARA - Toplumsal barışın kadınların güvenli bir yaşam sürmesi için önemli olduğunu belirten KCDP Ankara Temsilcisi Ece Yılmaz, Meclis’te süreçle ilgili kurulan komisyonun kadın katliamlarını önlemek adına adımlar atması gerektiğini söyledi.
Kadına yönelik şiddet, ülkenin değişmeyen gündem maddelerinden biri olmaya devam ediyor. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’nun (KCDP) verilerine göre, 2025 yılının ilk yedi ayında 167 kadın katledilirken, 175 kadın şüpheli bir şekilde yaşamını yitirdi. JINNEWS’in şiddet çetelesine göre, sadece Temmuz ayında 28 kadın katledildi, 25 kadın ise şüpheli şekilde yaşamını yitirdi.
KCDP Ankara Temsilcisi Ece Yılmaz, iktidarın kadın politikaları ve Meclis’te süreçle ilgili kurulan Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu'nun rolüne dair konuştu.
KATLİAMLARI ARTIRAN ETKENLER
Kadına dönük şiddet ve katliamları “toplumsal bir sorun” olarak nitelendiren Ece Yılmaz, “Kadın cinayetlerinin artışı Türkiye'de ciddi bir toplumsal sorun olarak öne çıkıyor. Bu artışın birden fazla nedeni bulunurken, karmaşık bir şekilde birbiriyle bağlantılı bu nedenler. Cezasızlık politikası, cinayetleri teşvik eden en önemli etkenlerden biridir. Mahkemelerde uygulanan ‘haksız tahrik’ veya ‘iyi hal’ indirimleri failleri cesaretlendiriyor. Örneğin, bir fail cinayeti işledikten kısa bir süre sonra serbest kalabiliyor. Bu da potansiyel suçlularda ‘ceza almam’ algısı yaratıyor. Bu durum ise caydırıcılığı ortadan kaldırarak cinayetlerin artmasına yol açıyor. İstanbul Sözleşmesi’nin 2021 yılında kaldırılması da kadınların korunmasını zayıflattı. Sözleşme, etkin uygulanmasa bile varlığıyla caydırıcı bir etki yaratıyordu. Çekilme kararı, faillerin cesaretini artırırken kadınların güvenliğini riske attı. 6284 Sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun, önemli bir araç olmasına rağmen etkin uygulanmıyor. Kadınlar, karakollara başvurduklarında ciddiye alınmıyor ve çoğu zaman şiddet gördükleri evlere geri gönderiliyor” diye belirtti.
YÜZDE 65’İ DEVLET KORUMASINDA KATLEDİLDİ
Yılın ilk altı ayında 6284 sayılı yasadan yararlanan kadınların yüzde 65’inin devlet koruması altındayken katledildiğini aktaran Ece Yılmaz, bu durumun da yasanın uygulanmasındaki yetersizliklerin sonucu olduğunu söyledi. Ece Yılmaz, “Hükümetin aile politikaları, kadınları anne ve eş rollerine hapsederek eşit yurttaşlık haklarını göz ardı ediyor. ‘Aile Yılı’ gibi adımlar, kadınları ev içine hapsetmeyi teşvik ediyor. Veriler, kadınların en çok evlerinde, en yakınlarındaki erkekler tarafından öldürüldüğünü gösteriyor. Evler kadınlar için ‘güvenli’ bir yaşam alanı olmaktan çıkmış, şiddet ve cinayet mekanlarına dönüşmüş durumda. Bu politikalar, kadınların kamusal alandan uzaklaştırılmasını ve ekonomik bağımsızlıklarının kısıtlanmasını destekleyerek şiddeti artırıyor. Ekonomik kriz, kadınların iş gücüne katılımını zorlaştırıyor ve ikinci sınıf yurttaş muamelesi görmelerine neden oluyor. Kadınların istihdamı düşük ücretlerle sınırlı kalıyor veya iş bulmaları zorlaşıyor” ifadelerini kullandı.
BARIŞ GÜVEN VERİR
Toplumsal barışın kadınların güvenli bir yaşam sürmesi için önemli olduğunun altını çizen Ece Yılmaz, şöyle devam etti: “Bu tüm toplumun demokratikleşmesine katkı sağlar. Bu süreçte kadın dernekleri ve örgütleriyle iş birliği yapılmalı ve kadınlar barış sürecinde yer almalıdır. Çünkü bu örgütler, yıllardır sahada mücadele ediyor ve çözüm önerileri sunuyor. Barış süreçlerinde kadınların eşit söz hakkına sahip olmaları şart. Kadınlar, barışın özneleri olarak komisyonlarda yer almalı ve karar alma süreçlerine dahil edilmelidir. Kadınların yok sayıldığı bir barış süreci tam anlamıyla eşitlikçi olamaz. Türkiye’de sağlanacak bir barış süreci, sadece yerel değil bölgesel ve küresel düzeyde kadınların mücadelesine ilham verebilir. Ortadoğu’daki özgürlük mücadelesi, diğer bölgelerdeki kadın hareketleriyle karşılıklı etkileşim içerisindedir. Türkiye’de kadınların eşitlik ve özgürlük için attığı adımlar, diğer ülkelerdeki kadınları cesaretlendirebilir. Kadın cinayetlerine karşı kazanılan bir zafer, küresel çapta kadın mücadelesine örnek teşkil eder.
KOMİSYONUN ATMASI GEREKEN ADIMLAR
Bu anlamıyla Meclis’te süreçle ilgili kurulan Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu’nun kadın cinayetlerini önlemek adına adımlar atması gerekiyor. Çözüm için İstanbul Sözleşmesi’nin yeniden yürürlüğe girmesi ve etkin uygulanması kritik. Sözleşmenin caydırıcı etkisi, faillerin cesaretini kırmak için önemli. 6284 Sayılı Kanun’un titizlikle uygulanması, uzaklaştırma kararlarının takip edilmesi, kadınların koruma taleplerinin ciddiye alınması ve faillere hızlı müdahale cinayetlerin önüne geçebilir. ‘Haksız tahrik’ veya ‘iyi hal’ indirimleri kaldırılarak faillerin caydırıcı cezalar alması sağlanmalı. Adil bir yargılama süreci, potansiyel suçlulara güçlü bir mesaj verecektir. Kadınların iş gücüne katılımını artıracak politikalar geliştirilmeli; eşit ücret, iş bulma olanakları ve ekonomik bağımsızlık, kadınların şiddet dolu ortamlardan kurtulmasını kolaylaştırır. Toplumsal cinsiyet eşitliği eğitimi yaygınlaştırılmalı, kadınları eşit yurttaş olarak gören zihniyet değişimi uzun vadede şiddeti azaltacaktır. Toplumun tüm kesimlerinin bu mücadelede yer alması, kadın cinayetlerini durdurmak için elzem. Bu adımlar, sadece Türkiye’deki kadınlar için değil, küresel çapta kadın mücadelesi için de umut verici bir başlangıç olacaktır.”