İSTANBUL - ÖHD ve TUAD’lıların duruşmasında dosyanın Fethullah Gülen yapılanması üyeleri tarafından oluşturduğunu belirten avukatlar, Barış ve Demokratik Toplum sürecine işaret ederek, beraat kararının verilmesinin ülkeyi demokratikleştirmeye katkı sağlayacağını vurguladı.
Özgürlük için Hukukçular Derneği (ÖHD) üyesi 11 avukat ile kapatılan Tutuklu Aileleriyle Dayanışma Derneği (TUAD) üyesi 38 kişinin “örgüt propagandası” ve “örgüt üyeliği” iddiasıyla yargılandığı davanın karar duruşması 2’nci gününde Çağlayan’da bulunan İstanbul Adliyesi 14’üncü Ağır Ceza Mahkemesi'nde görüldü. Yargılananlardan 1 kişinin öldüğü gerekçesiyle dosyası tefrik edildi. Böylelikle yargılananların sayısı 48’e düştü.
Duruşmaya bazı yargılanan ve yargılananların avukatları katıldı. Duruşmayı çok sayıda ulusal uluslararası hukukçu ve siyasi partilerin temsilcileri izledi.
Duruşmada ilk olarak bir kısım yargılanan avukatı ÖHD Eş Genel Başkanı Serhat Çakmak söz aldı. Çakmak, Fethullah Gülen yapılanmasından yargılanan dönem savcısı Haluk Gedikli’nin imzasının birçok yerde değiştiğini ve imzanın savcıya ait olmayabileceğini söyleyerek, bunun incelenmesi gerektiğini vurguladı. Dosyanın nasıl başlatıldığının önemli olduğunu belirten Çakmak, dosyanın incelenmesi sırasında dönemin siyasi atmosferinin göz önünde bulundurulması gerektiğini söyledi. Delillere bakıldığında soruşturmanın 2013 ile 2015 yılları arasındaki “çözüm süreci” tartışmalarının başladığı dönemde başlatıldığını vurgulayan Çakmak, Fethullah Gülen yapılanmasının çözüm sürecini etkilemek için soruşturmayı başlattığını söyledi. Soruşturmanın “çözüm sürecini baltalamaya” yönelik olduğunun altını çizen Çakmak, dosyada da bazı evrakların olmadığını söyledi. Çakmak, “Soruşturma ilk başladığında içerisinde dönemin MİT Başkanı Hakan Fidan ve Tayyip Erdoğan’ın da olduğuna dair evraklar dosyada yok. Onlar dosyaya dahil edilmemiş. O evraklar belki bizim lehedir. Dosyanın ilk başlangıç evrakları ortada yok. Çünkü bu siyasi bir dosya, bu durumda bu dosyayı siyasetten nasıl ayırabiliriz?” dedi.
‘AVUKATLARIN MÜVEKKİLLERİYLE GÖRÜŞMESİ SUÇ SAYILAMAZ’
İddianamede “örgütün cezaevi yapılanması” olduğu iddiasının bulunduğunu, Zeki Bayhan, Çetin Arkaş ve birkaç ismin de yapılanma içerisinde olduğunun iddianamede belirtildiğini söyleyen Çakmak, ismi anılan kişilerin “örgütün cezaevi yapılanması” suçlamasından beraat ettiklerini vurguladı. Avukatların cezaevlerindeki müvekkilleriyle görüştükleri için “örgütle üyeleri arasında bağlantı yaptığı ve örgütün cezaevi yapılanmasına” dahil edilmeye çalışıldığını söyleyen Çakmak, avukatların müvekkilleriyle görüşmesinin suç sayılamayacağını ifade ederek, savcının bu değerlendirmesinin tüm dosyaya sirayet ettiğini kaydetti. Çakmak, TUAD ve ÖHD’yi işaret eden Çakmak, sivil toplum örgütlerinin ülkenin demokratikleşmesinde, hukukun sağlanmasında ciddi katkıları olduğunu dile getirdi. Çakmak, “İktidar hiçbir zaman kendiliğinden hak vermez. Sivil toplum örgütlerinin baskılarıyla bu hak verme işlemi gerçekleşir. İnsanlar haklarını elde etmek için günlerce açlık grevine giriyorlar, bedeller ödüyorlar. İşte sivil toplum örgütünde çalışanlar da bu bedeli ödüyor, bu dava buna bir örnektir. Cezaevlerinde birçok işkence, hak ihlali yaşıyor. ÖHD ve TUAD da bu durumlarda harekete geçmek için vardır. Ayrıca Yine TUAD ile GÖÇİZDER yöneticilerinin ‘örgütün sosyal alan yapılanması’ içerisinde değerlendirilmiş. Ancak GÖÇİZDER yöneticilerinin tamamı beraat etti. Sadece 1 kişi ‘örgü propagandası’ iddiasıyla ceza aldı. Bu kararların dikkate alınması gerekir” dedi.
Çakmak, son olarak Barış ve Demokratik Toplum sürecine işaret ederek, beraat kararının verilmesinin ülkeyi demokratikleştirmeye katkı sağlayacağını vurguladı.
‘HUKUKA AYKIRI’
Bir kısım yargılanan avukatı İlknur Alcan, avukatların iddianamede avukatlık mesleğini faaliyetleri yaptıkları için suçlandıklarını ifade etti. İlknur Alcan, avukatların meslek hayatlarında birçok zorlukla karşı karşıya kaldıklarını dile getirerek, avukatların dosya kapsamında “hukuka aykırı” şekilde dinlendiğini, fiziki takip edildiğini belirtti. İlknur Alcan, “Dosyada delil olarak teknik takip, telefon dinleme ve polisin yorumladığı tutanaklar var. Avukatlara yönelik tek suç cezaevlerinde müvekkilleriyle görüşmesidir. Bu da avukatlık mesleğinden kaynaklı bir durum” diyerek, beraat talebinde bulundu.
‘KÜRT KURUMLARINA YAPILINCA KOMPLO DEMEYECEK MİSİNİZ’
Ardından bir kısım yargılanan avukatı Emrah Baran, Fethullah Gülen yapılanmasından yargılanan ve hüküm giyen polislerin, savcıların, hakimlerin dosyayı bir “komplo” olarak oluşturduklarını söyledi. Baran, “Oda TV’ye, ‘Selam Tevhid’e yapılanı komplo diyoruz. Kürt kurumlarına, Kürt derneklerine yapılınca komplo demeyecek misiniz? Bu dosya cemaatle başlayıp etkisinin bittiğinde bitmesi gereken bir dosya. Bugün burada yargılanan avukatlar, onları yargılayan dönem hakimleri hakkında şikayetçi oldu. O hakimler, ‘usulsüz dinlemeden’ ceza aldılar. Burada failler aynı failler o yüzden mağdurlar değiştiğinde kararlar değişmemelidir” diye belirtti.
‘HAK İHLALLERİ RAPORLARINI OLUŞTURMAK AVUKATLARIN GÖREVİ’
Bir kısım yargılanan avukatı Nagehan Avçil, 2025 verilerine göre 300'den fazla hasta tutsağın cezaevinde olduğunu ve 200’ün üzerinden tutsağın tek başına yaşamını idame ettiremediğini belirterek, cezaevlerindeki hak ihlallerini görüp, raporlaştırmanın baroların ve avukatların görevi olduğunu söyledi. Cezaevindeki hak ihlallerinin devam ettiğini vurgulayan Nagehan Avçil, “Biz cezaevlerine gideriz, bir birimizin müvekkillerini görürüz. Örneğin İHD, ÇHD, barolardan talep gelir ve gider tespitler yaparız. TUAD’ın da faaliyet alanı budur. TUAD, cezaevlerindeki hak ihlallerine ilişkin rapor hazırlama gibi görevleri var. Öte yandan TUAD, hapishanedekilerin yakınlarından oluşuyor. Bu kişiler yargı tacizi altında bırakılmış durumda” diyerek, avukatlık mesleğinin güvence altına alınması için adil bir karar verilmesi talebinde bulundu.
Ardından mahkeme, savunmaların tamamlanması için duruşmanın yarın da devam etmesine karar verdi.