İSTANBUL- “Aydınlar ve Sanatçılar Barışı Konuşuyor” panelinde yapılan konuşmalarda, “Barışı toplumsallaştırmamız ve barışı bir toplumsal talep haline dönüştürmeliyiz” denilerek örgütlü gücün önemine vurgu yapıldı.
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) İstanbul İl Örgütü Dil, Kültür ve Sanat Komisyonu, sürece dair “Aydınlar ve sanatçılar barışı konuşuyor” başlığıyla, Bakırköy’de bulunan Cem Karaca Kültür Merkezi’nde panel düzenledi. Moderatörlüğünü Sarya Özgür’ün yürüttüğü panelde Rewşan Apaydın, Akif Kurtuluş, Metin Yeğin ve Mustafa Köz konuşmacı olarak yer aldı.
İlk olarak tiyatrocu Rewşan Apaydın, Sürece dair herkesin yaşadığı kaygıları taşıdığını belirterek, yine de amasız bir şekilde barışın yanında olunması gerektiğini ifade etti. Rewşan Apaydın, “Bir sürü soru var cevabını bekleyen. Bu sorulara cevapları kendimiz arıyoruz. Buradan çıkacak cevaplarla bir basınç yaratabileceğimizi umuyorum. Aydınların, sanatçıların barışın inşasında yer alması gerekiyor. Çünkü sanatçılar, özellikle Kürt sanatçılar bütün bu tarih boyunca sürekli baskı sansür, yok sayılmakla karşı karşıya kaldık” diye konuştu.
‘SÜREÇ TOPLUMSALLAŞTIRILMALI’
Sonrasında söz alan Akif Kurtuluş, barışa karşı savaşan tarafların içinden direnç gelmesi karşısında süreci toplumsallaştırmak gerektiğini söyleyerek, “Bugün içinde bulunduğumuz sürecin özgünlüğünü, önümüzdeki aylarda bu süreci çalışanlar çok önemli sonuçlar çıkaracaktır” dedi.
Abdullah Öcalan’ın uluslararası komplo ile Türkiye’ye teslim edilme sürecini hatırlatan ve böyle bir örneği yaşayıp yok olmayan örgüt olmadığına işaret eden Kurtuluş, şimdi de yeni durumların geliştiğine işaret ederek, “Kimler savaşıyorsa onlar şimdi barışmak istiyorlar. Toplumsal bir barıştan söz ediyoruz. 16-17 yaşından beri ezilenlerin, cinsel kimliklerinden dolayı ötekileştirilenlerin yanında olma mücadelesi veren biri olarak bu talebin kendisi çok önemli geliyor. Şimdi demokratik bir toplum inşası için bir araya geliyoruz. Süreç için terörsüz Türkiye adına da itiraz ediyorum. Her ülkede devletler en büyük terör örgütüdür. Devletin terör ve terörist diye yaftaladığı her şeyden kuşku duydum” ifadelerini kullandı.
‘DİLİ EŞİTLEMEDEN BARIŞ OLMAZ’
Şair Mustafa Köz, konuşmasına Nazım Hikmet'in ve Cigerxwin’in barışa dair şiirlerine atıfta bulunarak “Bütün insanlık tarihinin, barış isteyenlerin çabası aydınlık bir gökyüzüdür” sözleriyle başladı. Köz, “İşte bütün istek bu, daha güzel barışçıl bir dünya. Hiç olmadı, bu yüzden yazıyoruz, bu yüzden yapıyoruz, şiirler, romanlar, sinemalar hep bunun için. Dili eşitlemeden asla barış olmaz. Barış eşitliği kurmak için var olan, ver edilen bir şeydir. Bugün kurulan masada bu dili çok görüyoruz. Hasta tutsaklar, Cumartesi Anneleri, Roboski, 10 Ekim, Dersim; bütün bunların üzerine söz söylenmedikçe bu meseleye baskıyla bakılacak demektir. Karşınızdaki kişinin niyetine bakmamız lazım. İyimser olmak istiyoruz ama kaygıları, sıkıntıları da bir yerde tutmak gerekiyor. Buna karşı bir sivil muhalefet oluşturulmalı” dedi.
ÖRGÜTLÜLÜK VURGUSU
Metin Yeğin, farklı ülkelerde süreç ve barış deneyimlerine dair aktarımlarda bulundu. Yeğin, “El Salvador’da ordunun beşte biri aşağıya indi, terörist kelimesi lügattan çıkarıldı, ölüm timleri ortadan kaldırıldı. Ondan sonra FMLN, kendi adıyla önce başkan yardımcısı, sonra parti olarak iktidara geldi. Evet Erdoğan ve Bahçeli samimi değiller, herkes kendi gücüyle masada. Ne kadar güçlüyseniz, ne kadar örgütlüyseniz o kadar başarılı olursunuz. Zaten devlet örgütlenmiş kurumsal bir şiddet aracı. Barışı toplumsallaştırmamız ve barışı bir toplumsal talep haline dönüştürmeliyiz” dedi.