Karayılan’dan ‘silah bırakma’ çağrılarına yanıt

img
HABER MERKEZİ - “Silah bırakma” çağrılarını değerlendiren Murat Karayılan, öncelikli adımın “ateşkes” olduğunu belirterek, Abdullah Öcalan’ın salt görüntülü değil, bizzat devreye girerek, güçleriyle konuşması gerektiğini söyledi. 
 
 PKK Yürütme Komitesi Üyesi Murat Karayılan da Stêrk TV’de yayınlanan özel programa katılarak, yaşanan tartışmalara ve gelişmelere ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Son süreçte Kürtlerin önündeki seçeneklerin önceki dönemlerden daha fazla olduğuna işaret eden Murat Karayılan, “Daha önce ben de yine yönetimdeki diğer arkadaşlarımız da belirttiler; şüphesiz şu an seçeneklerimiz her dönemdekinden daha fazladır. Her şeyden önce Türk devleti bizi tasfiye etmek ve devreden çıkarmak için son 10 yıldır bize karşı çok kapsamlı bir savaş yürüttü. Sonuçta belki birçok yeri işgal ettiler ve bedel ödedik ama bizi tasfiye edemediler. Mevziilerimizi ve gücümüzü koruduk. Ortadoğu’da DAİŞ’e karşı yürütülen savaşta Kürtler öne çıktılar. Bugün Kürtlerin eli çok daha güçlüdür. İşte bölgede önce Filistin’de, ardından Lübnan’da ve son olarak Suriye’de Baas rejiminin yıkılışıyla devam eden süreç de kendisiyle birlikte bölgede yeni bir sürecin gelişmesini getirdi. Açık ki bu yeni süreçte, yeni bir dizayn da gündemdedir. Burada hareket olarak seçeneklerimiz çok daha fazlalaştı. Çünkü bölgeye dönük çok çeşitli stratejiler söz konusudur. Yine taraflar vardır. Kuşkusuz biz de bir tarafız. Tabii ki biz bir parçanın ya da bir tarafın örgütü değiliz; biz bölgesel çapta bir örgütüz. Bunun için yeni gelişen süreçle birlikte bizim seçeneklerimiz de artmış durumda. Mesela önceden bizden uzak duran, bizden kaçan kesimler şimdi bizimle ilişki kurmak ve çeşitli imkanları sunmak istiyorlar. Dolayısıyla siyasi, politik ve diplomatik olarak şu anki imkanlarımız geçmişe oranla daha iyidir. Tabi biz bunu öyle çok abartmak istemiyoruz. Çünkü biz dışarıya yaslanmıyoruz; biz kendi öz gücümüze güveniyoruz. Fakat bu da bir imkandır tabi. Şimdi bölge üzerinde strateji yürüten ve mücadele eden güçler vardır. Bu çerçevede biz de bir tarafız ve politik imkanlarımız çok daha artmıştır. Kısacası bizim de mücadeleyi daha da güçlendirecek ve yeni hamleleri geliştirecek imkanlarımız vardır. Belirttiğimiz imkanlar, siyasi, diplomatik, askeri, taktik ve teknolojik imkanlardır” diye belirtti. 
 
İMRALI’DA YAPILAN GÖRÜŞMELER
 
Kürt sorununa dair yürütülen tartışmalar ve PKK Lideri Abdullah Öcalan ile yapılan görüşmelere dikkat çeken Murat Karayılan, yapılan görüşmelerin emek ve mücadele sonucu geliştiğine işaret ederek, “Her şeyden önce tabii bu düzeye bir emeğin sonucu ulaşılmıştır. Önder Apo’nun çok anlamlı bir emeği vardır. Çok şehit verdik; bedel ödedik. Şehitlerimizin kahramanlığı ve halkımızın fedakarlığı temelinde bir düzey yaratıldı. Bu düzeyin bir sonucu olarak Türk devleti bir kez daha Önder Apo’ya başvurmak zorunda kalmıştır. Bilindiği gibi Türk devleti önceden de Önder Apo’yu bir muhatap olarak tanımıştı ama sonra çözüm sürecini bozarak tecridi ve izolasyonu ağırlaştırarak imha siyasetiyle sonuç almaya yöneldi. Ancak yaşanan gelişmeler bir kez daha Önder Apo’ya başvurmalarına zemin oluşturdu. Önder Apo önceden beri, yani daha 1993’ten bu yana Kürt ve Türk halklarının birliğinin gelişmesi düşüncesine sahip. Daha 1919 yılında Misak-ı Milli sınırları içerisinde Türk ve Kürt halklarının birliği temelinde bir ittifak vardı. Zaten o ittifak temelinde cumhuriyet kuruldu. Ama sonra Lozan Antlaşması’yla birlikte Türk devleti bu ittifaka sahip çıkmadı, Kürtleri inkar etti ve ‘bir tek ben varım’ dedi. Bu biçimde Kürdistan’da soykırım dönemine girilmiş oldu. Önder Apo da, ‘bunu düzelteceğiz; Türk ve Kürt halklarının ittifakı temelinde çözümü geliştireceğiz’ diyor. İşte MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin parlamentoda yaptığı konuşma, devletin bir çıkışıydı. Zaten sonradan anladık ki devletin kimi heyetleri İmralı’ya görüşmeye de gitmişler. Önderlik bu durumu değerlendirmek ve yeni bir adım haline getirmek istiyor. Bu çerçevede bilindiği gibi HDP heyetinin iki sefer İmralı’ya gidiş gelişleri söz konusu oldu. Yine heyet, mecliste bulunan tüm partileri dolaştı; zindanlarda bulunan çeşitli kişileri ziyaret etti. Yani değerli bir emek verdiler. Bütün bunların sonucuna bakıyoruz; genel olarak olumlu bir düşünce görülüyor. Yani alem artık bir çözümün gelişmesi gerektiğini anlıyor. Böyle olumlu bir tablo açığa çıkıyor” ifadelerinde bulundu. 
 
‘İKTİDARIN DURUŞU NET DEĞİL’
 
İktidarın Kürt sorununun çözümü noktasındaki duruşunun net olmadığını vurgulayan Karayılan, şöyle devam etti: “Fakat iktidarın yani hükümetin bu konudaki duruşu net değil. Esasen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan birkaç sefer konuştu ve ‘Bahçeli’nin sözlerinin arkasındayız’ dedi. Ancak pratikte ise bunun tam tersini yapmaktadır. Yani yeni bir dönemin başlaması, belirtildiği gibi bir Türk-Kürt barışının gelişmesi yolunda hiçbir olumlu adımları yoktur. Tabi burada şunu görmek gerekiyor: Şimdiye kadar sürekli bir biçimde yaşanan bu sürecin bir savaş süreci olduğunu inkar ediyorlardı. Demek ki bir savaş var ki barışın lazım olduğu düşünülüyor. Zaten herkes bu kavramı kullanıyor. Tayyip Erdoğan kendisi de, ‘Barıştan herkes istifade eder’ dedi. İyi; o zaman kullanılan dilin de barışa göre olması gerekmez mi! Hakeza uygulamaların da barışa göre olması gerekmez mi! Fakat bunların tüm uygulamaları tersi yöndedir.”
 
SAVAŞIN EKONOMİK BOYUTU
 
Türkiye ve paramiliter grupların Kuzey ve Doğu Suriye’ye yönelik saldırılarını hatırlatan Karayılan, “Türkiye sınırından, yani Cerablus’tan Tabka’ya kadar bir cephe var ve Türk devleti tam 2 aydır burada Kürtlere ve müttefikleri olan Araplara karşı her türlü tekniğini kullanıyor. O uçakları o kadar çalıştırıyorlar ama bunların giderinin hepsi halkın, emekçilerin kesesinden gidiyor. Orada bir tek Tişrîn Barajı’nda savaş yaşanmıyor. Orada geniş bir cephe var ve o cephede boydan boya savaş yaşanıyor ve sivil katliamlar sürüyor. Hakeza Kuzey Kürdistan’da da kayyım siyaseti yürütülüyor. Bu uygulama, bölge halkının iradesine karşı bir saldırıdır. Sen halka, ‘barışalım, sarılalım, bir olalım’ diyorsun ama onun iradesini de eziyorsun. Her gün tutuklama operasyonları yapılıyor. Bize dönük olan saldırıları zaten saymıyorum. Her gün bombardımanlar vardır; saldırılar vardır. Zaten güçlerimiz arasında birçok yerde 200-300 metre mesafesinde savaş yaşanıyor. Her gün biz de onlara atıyoruz, onlar da bize atıyor. Kış aylarında olmamıza rağmen bu savaş halen durmamıştır. Yani bırakın tüm bu konularda gevşemenin olmasını, tersine daha da şiddetlenen bir durum vardır. Onun için AKP’nin halen kararını vermiş olmadığı, eski siyaseti olan soykırım, katliam ve şiddet siyasetini devam ettirdiği belirtilebilir” diye ifade etti.  
 
BAHÇELİ’NİN ÇAĞRISI
 
Murat Karayılan, iktidar kanadından yapılan “silah bırakma” çağrılarına dair de şunları kaydetti: “Bu bizim değil onların sorunudur. O çağrı yapıp, ‘Öcalan gelsin Meclis’te konuşsun’ diyenlerin adım atılması için çabalaması gerekiyor. Açık ki Devlet Bahçeli bu çağrıyı kafasına estiği için yapmamıştır. Arkasında devlet, en azından devletin bir kesimi vardır. Bunu tam bilemiyoruz ama tek başına olmadığı kesindir; mutlaka en azından devletin bir kolu bu işin içindedir. Onlar eğer bugün çağrılarına göre hareket ederlerse belki sürecin önü açılır. Zaten öyle olmazsa herhangi bir şey gelişmeyecek. Çünkü AKP iktidarının şu an yaptıkları, barışın değil savaşın uygulamalarıdır. Mesela her şeyden önce kullanılan dilin değişmesi gerekiyor. Kürt toplumu şimdiye kadar çok sefer kandırılmış bir toplumdur. Halkımızın, Türk devlet siyasetine dönük bir güvensizliği söz konusudur. Her şeyden önce bir güven oluşturulmalı, güven oluşturacak adımlar atılmalıdır. Bu dil, bu uygulamalar ve bu çabalar değiştirilmezse, hiçbir süreç de gelişmez. 
 
ÖNDER APO DEVREYE GİRMELİ
 
AKP yetkililer, en son AKP sözcüsü Ömer Çelik de konuştu ve ‘Öcalan silah bırakma çağrısı yapsın’ diyor. Diyelim ki Önderlik çağrıda bulundu. Peki, bir tek çağrıyla bu iş biter mi! Biz on binlerce silahlı gücü bulunan bir hareketiz. Ve bu güç öyle para için gelmiş, maaşını kesip ‘evine git’ denilince hemen onu yapacak bir güç değil. Bu güç ideolojik bir güçtür; inançlı insanlar topluluğudur. Fedaidirler. Şayet bu ideolojiyi yaratan kişi, Önder Apo’nun kendisi devreye girmediği, bu arkadaşlarla konuşmadığı müddetçe, öyle sadece bir videolu çağrıyla bir şey olmaz. Önderliğimiz bu güçle daimi bir biçimde konuşamazsa, silah bırakmaya dönük nasıl ikna edecek! Evet; ben de mesela şimdi bu hareketin sorumlularından birisiyim ve gerillayla uğraşıyorum; kendim de bir gerillayım. Ama ben kimseye çağrıda bulunarak ‘silah bırakın’ diyemem. Zaten demem de. Bugün Zap’ta 200 metre mesafede Türk devletinin askerleriyle arkadaşlarımız birbirleriyle savaşıyorlar. Ben nasıl oradaki arkadaşlara silah bırakmalarını belirtebilirim. Ben bu konuya dair kendimde hiçbir hak görmüyorum. Özcesi Önder Apo’nun devreye girmesi gerekiyor.”  
 
TECRİT KOŞULLARI
 
Olası bir silah bırakma durumu için PKK’nin kongresini toplayarak karar alması gerektiğini bunun da ancak Abdullah Öcalan’ın devreye girmesiyle olabileceğini belirten Karayılan, “Silah bırakmak için karar almaya ihtiyaç vardır. Mesela kongre kararı gereklidir. PKK Kongresi’nin toplanması ve böylesi bir karar alması gerekir. Bunların hepsini kim yapabilir? Önder Apo yapabilir. Önder Apo kongre çağrısı yapabilir; kongre toplanınca Önderlik kongrede konuşabilir. Fiziki olarak orada bulunmasa da birçok kez mesajları ulaşabilir. Bu, sıradan bir konu değildir. İşte mesela en son fedailer Asya Ali ve Rojger Hêlîn yoldaşları herkes gördü. Nasıl bir inançla nasıl bir rahatlıkla ve nasıl bir aşkla, düğüne gider gibi o eylemi nasıl yaptıkları kameralara yansıdı. Böylesi duruş sahibi olan insanları sadece bir çağrıyla ikna edemezsiniz. Çünkü ideolojik-felsefi bir bağlılık ve kararlılık vardır. Onun için arkadaşlarımız, bu hareketin fedaileri Önder Apo özgürleşmeyene kadar da silah bırakmaya ikna olmazlar. Şimdi mesela çok kişi tecritten söz ediyor ve ‘tecrit kaldırılsın’ diyor. Artık tecridin kaldırılması bir çözüm değildir. Önder Apo’nun özgürleşmesi gerekir. Artık bu dönem gelmiştir. Bu sürecin gelişmesi için özgürleşmesi gerekiyor. Önder Apo dışında bizden hiç kimse bu işi, yani silahları bırakmak için kongreyi toplamayı, tüm arkadaşları ikna etmeyi ve onların rızalarını almayı sağlayamaz. Bunun için öncelikle Önder Apo özgür olmalı ve bir yerde özgür bir biçimde, teknik yoluyla mı olur, farklı yöntemlerle mi olur, heyetler yoluyla mı olur, bu tür çalışmalar üzerinde durmalı. Özcesi bir ikna sürecinin gelişmesi gerekiyor ve bunu bir tek Önder Apo yapabilir. Zaten İmralı Zindanı’nda o tecridin altında böyle bir şeyin gerçekleşmesi mümkün değil. Kuşkusuz başlangıç açısından sembolik bir açıklama değerli bir şeydir ve bu çok önemlidir. Ancak onun ardından o belirtilenlerin hayata geçirilmesi gerekir ve bunu ancak Önderliğimiz kendisi yapabilir” diye konuştu. 
 
‘ÖNCELİKLE ATEŞKES GEREKİR’
 
Silah bırakılması için öncelikli adımlardan birinin ateşkes olduğuna işaret eden Murat Karayılan, şunları belirtti: “Öncelikle bir ateşkes gerekir. Ateşkes olmadığı müddetçe biz burada nasıl silah bırakmayı gündemimize alabiliriz ki! Her gün silahlar kullanılıyor ve biz silahlar sayesinde kendimizi koruyoruz. Dolayısıyla öncelikle zemin yaratılması gerekiyor. Zemin nasıl yaratılabilir? Önce çift taraflı ateşkes olabilir; sonra dil değiştirilerek barış dili kullanılabilir; ikna çalışmaları yürütülür; kanaat oluşturulur ve o zaman gerekenler yapılır. Bizler silaha aşık insanlar değiliz; bizler özgürlüğe, demokrasiye ve eşit yaşama aşığız. Biz bunlar için canımızı ortaya koyuyoruz. Eğer ki bunlar gerçekleşirse, kuşkusuz o zaman silahın da bir anlamı kalmaz. Onun için herkesin bu konuda doğru yaklaşması gerekiyor. Baskı ve tehditle, işte şimdi kullanılan türden bir dille bir süreç olmaz. Biz Önder Apo’nun arkasındayız ve stratejik yaklaşıyoruz. Taktik bir yaklaşım içerisinde değiliz. ‘Birkaç bin veya birkaç milyon oy gelir mi, gider mi’ ona bakıp da ona göre tutum belirlemek doğru değildir. Bu, öyle bir şey değil. Bu, halklar açısından çok daha kıymetli bir şeydir. Çok değerlidir. Stratejik bir konudur. Onun için Türkiye’de gerçekten de başkan olmalı, önder olmalı, lider olmalı. Bizim var; işte Önder Apo’dur ama karşıda da olması gerekiyor. Sorunu ortaya koyarlar ve çözerler. 
 
SAVAŞ VE BARIŞ BİR ARADA OLMAZ
 
Unutmayalım ki, bu sadece 50 yıllık bir sorun değildir. Yani mesele sadece PKK ile Türk devletinin meselesi değildir. Biz Şêx Saîdlerin, Seyit Rızaların, Rindexana Ali Yunusların, Biroyê Heskî Têlî’lerin devamıyız. Bu, yüzyıllık bir sorundur. Sonrasında kimi çözüm girişimleri ve Meclis’te yaşanan uzlaşmaların olduğu hasebiyle Koçgiri dönemi sayılmayarak başlangıç olarak Şêx Saîd hareketinin çıkışı ele alınırsa, şu anda tam da onun yüzüncü yılındayız. Biz, yüz yıllık bu sorunu temelden çözmek istiyoruz. Bu da Türk-Kürt ittifakıyla olacak bir şeydir. Bu taktik değil, stratejik bir meseledir. Biz bu düzeyde yaklaşıyoruz. Eğer ki Türk devleti ve hükümeti de aynı yaklaşımla bu süreci geliştirirse, bizler kalıcı bir çözümün gelişeceğine ve Türkiye’de yeni bir dönemin başlayacağına inanıyoruz. Ancak bunun için öncelikle belirttiğimiz gibi bu tutumların değişmesi gerekiyor. Bizim için de böyle bir kararı vermek kolay değil ama yönetim olarak kendimizi netleştirdik; karşımızdakilerin de kendilerini netleştirmesi gerekiyor. Yoksa hem savaşı yükselterek hem de ‘gelin de barışı geliştirelim’ demekle olmuyor. Savaş ve barış bir arada olmaz. Ya barış olur ya da savaş. Bunun kararını da Türk devletinin vermesi gerekiyor.” 
 
‘DEMOKRATİKLEŞME ATILIMIDIR’
 
Karayılan, PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın geliştirdiği paradigmanın Türkiye ve Ortadoğu halkları için ne anlama geldiğine ilişkin de şunları söyledi: “Önder Apo şu an yeni bir formül üzerinde duruyor. Klasik bir çözüm değil, eşitlik, demokratik bir toplumun yaratılması, toplumun devletle ilişkisini yenileme temelinde yerel idarelerin öne çıkarılması biçimindeki yeni yöntemlerle demokratikleşme üzerinde duruyor. Demokratikleşme, demokratik toplumun yaratılması, demokratik ilişkilerin ilerletilmesi, demokratik toplum ile devletin nasıl bir arada olacağı çerçevesi üzerinde duruyor. Tabi biz tüm ayrıntılarını bilemiyoruz. Yapılacak çağrıda bazı detayları açıklanabilir. Ama yeni bir projedir ve bu da sadece Kürt halkı için değildir. Doğrudur; Kürt halkı soykırım kılıcının altından kurtularak tanınmış oluyor ve eşitlik oluşuyor fakat Türkiye halkları için de demokratikleşme gelişiyor. Bölge halkları açısından bu yeni bir dönemi ifade ediyor. Çünkü aynı şey mesela Suriye, İran, Irak ve her yerde gelişirse, esasen Türkiye bölgede şimdiki gibi tehditlerin merkezi değil herkesi kapsayacak bir biçimde özgürlük, demokrasi ve halklar ile inançların uzlaşı merkezi haline gelir. Önder Apo’nun bu projesi, Aleviler, Hristiyanlar, Êzidîler, Türk, Arap, Fars, Kürt, Asuri-Süryani ve herkesi kendi içinde barındırıyor. Kuşkusuz emekçi sınıfları esas alıyor. Bunun için de bu hamle, aslında bir demokratikleşme atılımıdır. Eğer bu hamle bu çerçevede gelişirse, Türkler, Kürtler ve herkes bundan fayda görür, yeni bir dönem başlar. 
 
Bölge halkları artık savaşlardan yoruldu. ‘Dökülen kan artık yeter, anlaşın’ diyor. Ve zaten tarih içerisinde Ortadoğu halkları barışçıl bir biçimde birlikte yaşamışlardır. Bunun örnekleri tarihsel süreç içerisinde gizlidir. Bugün bu güncellenmeli ve yeni bir zihniyetle yaklaşım geliştirilmeli. Mesele zihniyettir. ‘Ben seni düşürüp himayem altına alacağım, seni tanımayacağım, ezeceğim’ diyerek değil; birbirine saygı duyma, bu temelde birleşme, büyüme ve yükselmeyi esas alan bir zihniyete sahip olunmalı. Bu, kendisiyle birlikte Ortadoğu’da Türkiye’yi yıldızı parlayan bir ülke haline getirecektir. Bu bir demokratikleşme atılımıdır. Onun için evet bütün bölge ama özellikle de Türkiyeli tüm çevreler bu hamleye destek olmalılar. Mesela Alevi toplumumuz, emekçi sınıflar, sol-sosyalist çevreler, demokratik hareketler, ana muhalefet, bu kesimlerin hepsi bu hamleye destek olmalı. Salt izleyici ya da yer yer engel çıkartan konumunda olmamalıdırlar. Buradan herkesin çıkarı vardır. Eğer gerçekten önü açılırsa Türkiye’de bir yenilenme yaratılmak isteniyor. Yani hedef budur. Onun için önemlidir. Kürt halkında bu duyarlılık vardır. Örneğin Amed’de dört yüz küsür kurum birlikte açıklama yaptı. Yine Diyarbakır Kent Koruma ve Dayanışma Platformu da Ankara’ya gitti ve görüşmeler yaptı. Bunlar değerli şeyler. Herkesin kendi açısından çaba göstermesi sürece destek olması halinde başarıya ulaşma şansı artar.”
 
KUZEY VE DOĞU SURİYE’YE SALDIRILAR 
 
Kuzey ve Doğu Suriye’ye yönelik saldırılarda özellikle Tişrîn’de yoğunlaşan savaşa dair de soruları yanıtlayan Karayılan, “Kuşkusuz biz dışardan bu süreci izliyoruz. Tişrîn Barajı, Qereqozaq, Dêrhafir ve baştan sona tüm cephede yürütülen direnişi çok değerli görüyorum. Bu direniş halkların iradeleşmesini ifade ediyor. Bundan yaklaşık bir ay kadar önce ANF ile yaptığımız bir röportajda da dile getirdim; o güçlerin performansının QSD’ye göre olmadığını belirttim. Biraz askerlikten anlıyoruz ve gözlemlerimiz de vardır. QSD’nin performansı o güçlerden çok daha yüksektir ve kendisini koruyabilir, görevini yerine getirebilir. Önceki pratiklerindeki performansıyla bunu zaten ispat etmiştir. Onun için biz, Türk devletinin istihbarat desteğinin yanı sıra, savaş uçakları, SİHA’lar, zırhlı araçlar ve teknik yardımları, yine Türk özel kuvvetlerinin katılımına rağmen adına SMO denilen bu çete grubunun yine de kazanamayacağını ve yenileceğini belirttik. İşte sözlerimiz ispatlanmış oluyor. Belki Türk devleti resmi olarak kabul etmiyor olabilir ama Qereqozaq, Tişrîn ve Dêrhafir’da Türk devleti QSD’nin iradesi karşısında yenilmiştir. Gerçek budur. Savaş gerçeği bunu göstermektedir. Onlar buraları işgal ederek, Kobanê’yi tehdit eden bir kuşatmaya almak istiyorlardı. Yani orada esas olarak yapılan şey, bir tek barajın savunulması değildir. Tabii ki barajın savunulmasının da bir anlamı vardır ama esas olarak bölgenin savunulmasıdır; Kobanê’nin savunulmasıdır. Çünkü Türk devleti ‘Süleyman Şah Türbesi oradadır; baraj oradadır’ adı altında esas olarak yolları ve köprüleri tutmak istiyor. Bu biçimde Kobanê’yi arkadan kuşatmaya almak istiyor. Bunun için o değerli savaşçıların ve onurlu halkın direnişi çok anlamlı ve başarılıdır” dedi. 
 
Murat Karayılan, Ahmed El Şara’nın Türkiye’ye ziyareti ve Türkiye-HTŞ ilişkileri hakkında da değerlendirmelerde bulundu ve şöyle devam etti: “Türk devleti davetiyle birlikte himayesini daha güçlendirmek istiyor. Şunu da belirtmek istiyorum: Türk devleti kesinlikle kendisiyle QSD ve özerk yönetime karşı bir ittifak kuracaktır. O da bunu kabul edecektir. İşte söylem olarak, “birlikte çalışalım” diyeceklerdir. Tabi pratikte bunu ne kadar uygularlar ya da uygulamazlar o ayrı bir konu. Kısacası Türk devleti esasında HTŞ eliyle QSD’ye bir savaş açmak ve QSD’yi tasfiye etmek istiyor. Türk devletinin amacı bu, yani Suriye’nin içinde savaşmaktır. Bakın; Türk devleti Suriye’nin içindeki savaşını durdurmadı. HTŞ ilan etti ve herkesin savaşı durdurması çağrısı yaptı. İşte Türkiye durdurmadı. SMO durdurmadı. Hem durdurmadılar hem de Şam’a gittiler ve ‘seninleyiz’ dediler. Kendilerini de feshetmediler. İşte bu konuda da HTŞ’nin yaptığı çağrılar var; ‘her silahlı grup kendini feshedecek’ dediler. Ama bunlar halen kendilerini koruyorlar. Aslında bu biçimde Ahmed El Şara’yı etkileri altına almak ve aynı zamanda ona göre hareket etmemek istiyorlar. Mesela o SMO denen güç halen de kendine göre hareket ediyor. Onların arasında bu biçimde ne kadar çelişki çıkar ya da çıkmaz; bu da belli değil. Özcesi HTŞ’nin ve Ahmed El Şara’nın kaderi kısa bir zaman dilimi içerisinde belli olacaktır. Tecrübeleri azdır; bütün Suriye’yi kucaklayamazlar. Tek başlarına yönetmeye çalışırlarsa daralma yaşarlar. Tek çareleri olarak Kuzey-Doğu Suriye Demokratik Özerk Yönetimi’yle ittifak yapma, sorunlarını diyalog yoluyla çözme ve yine Arap Alevileri, Dürzi halklarıyla ilişkilerini düzeltmeleri gerektiğini görüyorum. Çünkü Suriye tek bir ulustan oluşmuyor. Çok ulusludur ve dini açıdan da birçok kesimi barındırmaktadır. Zaten Hristiyan halkının çoğu korkudan göç etmiş durumda. İşte şimdiden bu konularda nasıl bir yaklaşım içinde olacaklarına dair bir şey belirtilemiyor. Bunun detayları ileride netleşeceği için şu an bu detaylara dair yorum yapılamıyor. 
 
EL ŞARA BİR SINAVLA YÜZ YÜZEDİR
 
Esasen HTŞ de, Ahmed El Şara da bir sınavla yüz yüzeler. Onlar da sanırsam uzun vadede değil, kısa bir zaman içinde çok daha fazla netleşecektir. Eğer Kürtlerle, Alevilerle ve Dürzilerle ittifak yaparlarsa, birleşik ve merkezi olmayan bir Suriye’yi hedeflerse kendini koruyabilir. Ama tıpkı Baas rejimi gibi her şeyi Şam’dan yönetmek isterse, Türk devletinin de belirttiği gibi merkezi bir Suriye ile kontrol sağlamaya çalışırsa bu noktada sorunlar çıkacak gibi görülüyor. Şimdiki duruma göre ancak merkezi olmayan, demokratik bir Suriye ile kendisini ve birliğini koruyabilir. Bu da herkesin merak ettiği ve ileride netleşecek olan bir konu. Ancak Türk devletinin çabaları Suriye halklarının hayrına değildir. Türk devletinin önünde farklı hesaplar vardır; onlar hegemonyalarını kurmak istiyorlar. Kürtleri önlerinde engel gördükleri için onları tasfiye etmek istiyorlar. Bakın; bir yandan Türk devleti Önder Apo’yla diyalogla bazı sonuçlar elde etmeyi istiyor, bunun çabasını geliştiriyor; diğer yandan da HTŞ ile ittifak yaparak şiddet ve savaş yoluyla sonuca gitmek istiyor. İşte şimdi bir tane dış işleri bakanları var; hangi ülkeye giderse ilk iş olarak Kürtlere karşı ittifak yapmaya çalışıyor. Yani bu biçimde sürekli Kürt karşıtı olma konusunda kendisini görevli görüyor. Bir dış işleri bakanı gibi değil de bir jandarma komutanı gibi hareket ediyor. Sürekli öldürmekten, yok etmekten ve bu eksendeki ittifaklardan bahsediyor. Bundan dolayı Ahmed El Şara gidince de onunla da bu çerçevede bir ittifak yapacaklarını düşünüyorum. Ancak tabii ki pratiğe bakılmalı ve ne kadar yaşama geçeceği konusu önemli olmakta.” 
 

Diğer başlıklar

10:31 Çanakkale'de 4.4 büyüklüğünde deprem
10:16 Dêrsim'deki anmaya katılanlar: Tek taraflı barış olmaz
09:57 Mazlum Doğan’ın kardeşleri: Bize onların izinden yürümek düşer
09:15 Jin Dergi'nin yeni sayısının konusu madde bağımlılığı
09:11 76 yaşındaki hasta tutsağın sağlığı kötüye gidiyor
09:10 İzmir’den Ankara’ya uzanan emek mücadelesi
09:09 Akdeniz Bölgesi'ndeki cezaevlerinde 80 hasta tutsak var
09:08 Kaytan ve Altun’un mücadelelerini miras aldılar
09:07 Gözaltındaki işkence görüntüleri 5 yıldır incelenmedi
09:07 Altun’un Dîlok yılları: Özgürlük tohumları ekti
09:06 Öcalan'ın avukatı: Yeni bir sayfa açıldı, biriken sorunlar ortadan kaldırılmalı
09:04 Cizîr'de sürece destek tam: Devlet gereken adımları atmalı
09:00 18 MAYIS 2025 GÜNDEMİ
17/05/2025
23:48 Arap Birliği Zirvesi’nden Gazze için ateşkes ve yeniden inşa çağrısı
23:10 Paris 4. Kürt Kültür Festivali başladı
22:29 Mereş’te 4 büyüklüğünde deprem
21:10 Licê’de bulunan kemikler ATK’ye gönderildi
20:15 ‘Toplumsal inşada kadınlara büyük sorumluluk düşüyor’
20:10 Dörtler anıldı: Hayalleri Öcalan’ın öncülüğünde hayat buluyor
19:20 Amedspor, olağanüstü kongreye gidiyor
19:17 ‘Türkiye’den soykırıma giden petrol akışı durdurulsun’
19:00 İstanbul ve Mersin’de Kaytan ve Altun anması
18:46 4 yaşındaki çocuğun yaşamını yitirdiği tesisin ruhsatı iptal edilmiş!
18:41 Trump, Putin ve Zelenski ile görüşecek
18:35 Gazze’de 65 bin çocuk ölüm riskiyle karşı karşıya
18:31 NADA sonuç bildirgesi açıklandı
17:58 78 kişinin ölümüne neden olan yangına dair iddianame hazırlandı
17:41 DBP Eş Genel Başkanı, Şanaz İbrahim Ehmed’i ziyaret etti
17:38 Silêmanî’de ‘inanç’ çalıştayı: Ortak yaşamı yaymalıyız
17:19 'Kalıcı barış demokratik anayasa ile mümkün'
17:09 Uyuşturucu ve fuhuşa karşı örgütlü mücadele çağrısı
17:01 Mithat Sancar: Öcalan’ın çağrısı iyi analiz edilmeli
16:38 Zekiye Ayhan'ın hayati riski devam ediyor
16:37 Amed'de Kaytan ve Altun anmasına çağrı
16:07 Kürt basını ve yayıncılığının eğitimdeki rolü tartışıldı
15:45 Barışın inşasında ilk adım konuşuldu: Hasta tutsaklar serbest bırakılsın
15:31 Belediye'den 'beyit' açıklaması
15:30 Hasta tutsaklar Avcı ve Balatacı için çağrı
15:17 Dêrsim’de Kaytan ve Altun binler tarafından anıldı: Mücadelelerini sürdüreceğiz
14:53 'Mesleğimiz diplomalı işsizliğin sembolü haline geldi'
14:19 NADA Kongresi: Kadın Devrimi Belgesi onaya sunuldu
14:10 Kayıp yakınları sordu: Sevdiklerimiz nerede?
13:53 255 demokratik kitle ve meslek örgütünden ortak metin: Hasta tutsaklar serbest bırakılsın
13:46 Binler Kaytan ve Altun’un anması için Seyit Rıza Meydanı’nda
13:07 Bakırhan: Toplumsal barış için yüzleşme sağlanmalı
Buldan: Kayıplar bulunmazsa barış yarım kalır
13:03 Kayıplar için hakikat komisyonu oluşturulması talebi
12:56 ‘Kürt Dili Sempozyumu’ başladı: İnsan diliyle insandır
12:55 Uçan Süpürge Film Festivali başlıyor
12:52 Dêrsim’de direniş sonuç aldı
12:02 Cumartesi Anneleri’nden hakikat ve yüzleşme çağrısı
11:55 Cemil Bayık: Yeni bir paradigma geliştiriyoruz
11:14 Zeynep Celaliyan'ın tedavi hakkı engelleniyor
11:02 Mexmur’da ambargoya karşı eylem sürüyor
10:17 Toplumsal seferberlik ruhuyla uyuşturucuya karşı mücadele edecekler
10:07 Dörtler'i koğuş arkadaşı anlattı: Verilen bedel ve emekler boşa gitmedi
09:41 TJA: Yeni sürecin öznesiyiz
09:17 İHD Dêrsim Eşbaşkanı: Abdullah Öcalan’ın sürece doğrudan katılım şartları sağlanmalı
09:16 Ceza verilen Viyan Tekçe: Seçilmişler olarak hakkımızı savunacağız
09:09 Haki Karer'den Kürt olduğunu öğrendi
09:09 6 kişiye 'Newroz' davası
09:08 AP Raportörü Amor: PKK’nin kararı umut verici, yaratılan fırsat heba edilmemeli
09:07 'Heval' dediği kardeşini anlattı: Süreci sahiplenerek değerlerini yaşatabiliriz
09:05 EHP Genel Başkanı: PKK’nin sosyalizm hedefi dikkate alınmalı
09:00 17 MAYIS 2025 GÜNDEMİ
08:44 Şêx Seîd Meydanı’ndaki anmaya çağrı
16/05/2025
23:58 İsveçli gazeteci Joakim Medin tahliye edildi
22:45 BM: Gazze'de son 36 saatte 250 kişi hayatını kaybetti
21:17 Suriye’nin Dünya Bankası borcu ödendi
21:13 Erzincan Cezaevi’ndeki işkence ve kötü muameleye karşı suç duyurusu
20:51 ‘Özgür medyayı savunmak insanlık için hayatidir’
20:04 Köln’de Kaytan ve Altun anması 5’inci gününde
19:52 Til Temir’de patlama: Bir çocuk yaşamını yitirdi
19:19 Hasta tutsaklar için seslendiler: Keyfi uygulamalara son verilsin
18:01 Anadolu Üniversitesi'nde 'aile yılı' protestosu
17:53 Kaytan ve Altun için Amed’de yapılacak anmaya çağrı
17:29 İstanbul’da Kaytan ve Altun anması: Onlara layık olacağız
17:17 Tülay Hatimoğulları NADA kongresinde: Barış için tarihi bir sayfa açıldı
16:52 İmamoğlu hakkında tutukluluğa devam kararı
16:37 BES-AR: Mayıs ayı açlık sınırı 34 bin 888
16:33 Mizgin Deniz defnedildi
16:21 Licê’de insana ait olduğu düşünülen kemikler bulundu
16:13 ‘Bergiro’ davasına beraat
16:01 Şirnex'te 'nitelikli cinsel istismar' davasında 82 yıl ceza
16:00 Pınar Gültekin davasında savcılıktan itiraz
15:55 İstanbul’da Rusya-Ukrayna zirvesi
15:25 DEM Parti’nin kadın buluşmaları devam ediyor
15:14 KURDÎ-DER Gever yöneticisi tahliye oldu
15:13 Abdullah Öcalan’ın 42 yıl önceki fotoğrafı yayınlandı
14:21 Beykoz Belediyesi soruşturmasında iddianame hazırlandı
14:00 Polislerin öldürdüğü Özbahçeci dosyası Jandarma Kriminal'e gönderildi
13:40 Ne eğitimde ne de istihdamda olan gençlerin sayısında artış
13:16 Gazeteci Boltan hakkında soruşturma
13:14 Kayyım protestosu davası ertelendi
12:58 Dêrsim’de yarın yapılacak anmaya çağrı
12:55 Gurbeteli Ersöz'ün ‘Yüreğimi Dağlara Nakşettim’ kitabı Yunancaya çevrildi
12:44 Berkin Elvan’ı katleden polisin cezası onandı
12:44 NADA kongresi ikinci günde atölyelerle başladı
12:27 Boğaziçili öğrencilerden 1'i tahliye edildi
11:38 Kaytan ve Altun Wan’da anıldı: Hiçbir zaman boyun eğmediler
10:37 Aileler İmralı’ya gitmek için başvurdu
10:19 Colemêrg’te şap görüldü
10:00 Sabri Ok: Kendinize ve Önder Apo'ya güvenin
Besta Botan: Demokratik siyasete dayalı mücadele başlıyor
09:38 Sosyolog Küçükaydın: Yeni bir atılım başladı, değişim sancılı olacak
09:16 Dêrsim'deki anmaya çağrı: Herkes evlatlarına sahip çıkmalı
09:13 Rıza Altun’u anlattı: İyi bir örgütleyici ve öğretmendi
09:07 'Bu süreç Dörtler'in bizlere mirasıdır'
09:06 Kuraklık ekini vurdu: 300 bin dönüm tarla kurudu
09:05 ÖHD Amed Eşbaşkanı: Demokratik çözüm için hukuki adımlar atılmalı
09:04 Yumurtlama dönemiyle arıcıların yaylalara göçü başladı
09:03 Emniyetin 'imar değişikliği' başvurusuna ret
09:02 12 mahalle ve 72 köyde 5 bin aileye 'süreç' ziyareti
09:01 Yöre dernekleri: Sürecin içinde yer almalıyız
09:00 16 MAYIS 2025 GÜNDEMİ
07:36 Hasta tutsağın annesi kazada hayatını kaybetti
07:33 Mêrdîn'de şüpheli kadın ölümü
15/05/2025
23:15 CPT: Türkiye, Federe Kürdistan Bölgesi’ni 23 defa bombaladı
23:04 Putin, kara kuvvetleri komutanını görevden aldı
22:58 Gülistan Kılıç Koçyiğit: Artık dil üzerindeki baskılar tarihe karışmalı
21:34 15 baro: Pozitif barışı inşa etmeliyiz
20:53 Hüseyin Deniz Öykü Yarışması Ödülleri sahiplerini buldu
20:47 Mersin'de öğrencilerin yurttan uzaklaştırılması protesto edildi
19:18 Ege kentlerinde ormana girişler yasaklandı
19:14 NADA Kongresi’nin ilk günü sona erdi
18:53 Gazze'de katledilenlerin sayısı 53 bini geçti
18:44 Muğla'da krom ocağı için keşif yapıldı
18:35 Birçok kentte Kürt Dil Bayramı kutlaması: Kürtçe'ye statü tanınsın
18:24 Arjen Ari Şiir Yarışması’nın sonuçları açıklandı
18:12 30 yıllık tutsaklığın ardından çiçeklerle karşılandı
18:01 Erdoğan, Zelenski ile görüştü
17:59 Erdoğan’dan ‘süreç’ açıklaması: İyimseriz, umutluyuz
17:51 Sûr’daki petrol arama-çıkarma faaliyeti projesi için keşif yapıldı
17:33 Şedal ve Zeydan: Kayyım uygulaması derhal geri çekilsin
17:13 Petrol arama, çıkarma faaliyetlere karşı açılan dava görüldü
16:57 ‘Yeni yaşamı kurmak için mücadele etmeliyiz’
16:23 Konya’da 5.2 büyüklüğünde deprem
16:19 Kaytan ve Altun için Amed’te yapılacak anmaya çağrı
16:13 ‘Altun ve Kaytan’ın hayallerini zafere ulaştıracağız’
15:52 Gazeteci Furkan Karabay tutuklandı
15:43 32 yıl sonra tahliye olan Tekmenüray: Mücadeleye devam
15:23 Ambargoya karşı yürüyen Mexmurlular çadır eylemi başlattı
15:17 Yönetmen Ali Özgentürk yaşamını yitirdi
15:10 BES'liler sözleşme, grev, özlük hakları için alanlara çıktı
15:08 Kürt şairlerinin beyitleri kaldırım taşlarına işlendi
15:08 4 çocuğa cinsel saldırı suçundan yargılanan failin duruşması ertelendi
14:29 Demokratik siyaset zemininde yeni döneme kapı aralandı
14:11 Gazeteci Çoban davasında mütalaa hazırlanacak
13:44 İHD İstanbul Şubesi yönetimi belli oldu
13:36 Riha'da sağlıkçılara şiddet
13:35 'Diktatör Erdoğan' dövizi davasında 3 tahliye
13:24 Çıplak aramaya karşı çıkan hasta tutsak darp edildi