HABER MERKEZİ - Baas rejiminin yıkılmasının yıl dönümüne dair açıklama yayımlayan PYD, “Yeni Suriye’nin kurulması ademi merkeziyetçiliğin kabul edilmesiyle mümkündür” diye belirtti.
Demokratik Birlik Partisi (PYD), Baas rejiminin yıkılmasının birinci yıl dönümü dolayısıyla yazılı bir açıklama yaptı. Açıklamada, Suriyelilerin bir yıl önce Baas rejimini devirerek uzun yıllar süren bir despotizim dönemini sonlandırdığını belirtilerek, “Baas rejimi, onlarca yıl güvenlikçi politikalarla hiçbir ulusu, dini ve mezhebi temsil etmeyen ırkçı bir yaklaşım benimsedi. Bu iktidar rejimi, belirli bir grubun ve belirli ülkelerin çıkarlarına hizmet etmek için çalıştı. Suriye halkının irade ve hedeflerinden uzaktı. Suriye toplumunun tüm kesimlerine baskı ve zulüm uygulan oligarşik bir rejimdi. Bu rejimin çöküşü, Suriye halkının mücadelesinin ve halkının yıllardır ödediği büyük bedellerin sonucudur. Ancak bu ani çöküş, kapalı kapılar ardından imzalanan uluslararası anlaşmalarla gerçekleşti. Bu, halkın zulme son verme konusundaki gerçek iradesi ile çöküşünün son anını belirleyen uluslararası anlaşmalar arasında gerçekleşti” denildi.
‘GEÇİŞ HÜKÜMETİ BAASÇI ZİHNİYETİ YENİDEN ÜRETTİ’
Rejimin yıkılmasıyla bir geçiş döneminin kapısının açıldığı hatırlatılan açıklamada, “Bu geçiş dönemi, özellikle modern kapitalizmin ve ulus-devlet yapısının tüm insanlığın geleceğini tehdit eden bir düzeye ulaştığı bir dönemde, tarihsel değişim ihtiyacına uygun olarak, demokratik bir cumhuriyet ve demokratik bir toplumun kurulmasının önünü açmalıydı. Suriyelilerin özgürlük için ödedikleri büyük bedellere rağmen, geçen yıl istenen değişiklikler gerçekleşmedi. Aksine, Şam'daki Geçiş Hükümeti, eylemleriyle despotik Baasçı zihniyeti farklı biçimlerde yeniden üreten yeni bir yönetim biçimi ortaya çıkardı” denildi.
KATLİAMLAR, SALDIRILAR VE NEFRET SÖYLEMİ DEVAM ETTİ
Açıklamada, “Herkesin güvenliğin sağlanmasını ve güvenin inşa edilmesini beklediği bir dönemde, Suriyeliler sahil kesiminde ve güneyde Alevi ve Dürzi topluluklarına yönelik katliamlara tanık oldu. Ayrıca Şehba ve Tişrîn Barajı’na yönelik saldırılara şahit oldular. Birçok bölgede ihlaller ve tehditler devam ediyor. Saldırılarla birlikte, bileşenler arasında nefret söylemleri ve ırkçılık da sürüyor. Ekonomik durum çöküyor ve milyonlarca insan açlık ve yoksulluğa itiliyor. Öte yandan Suriye topraklarında Türk işgali devam ederken, Efrîn, Serêkaniyê ve Girê Spîli mültecilerin davası da çözümsüz kalmış durumda” ifadelerine yer verildi.
‘GERÇEK MEŞRUİYET SURİYELİLERİN TEMSİLİYLE İNŞA EDİLMELİDİR’
Geçiş Hükümeti'nin kongrelerden, anayasa bildirgesine, hükümetin kurulmasından parlamento seçimlerine kadar attığı tüm adımlarda halkı görmezden geldiğine dikkati çekilen açıklamanın devamında şunlar yer aldı: “Tavrımız nettir; Suriye’nin tamamı tüm bileşenleriyle birlikte, geçiş sürecine ve Suriye’nin inşasına katılmalıdır. Çalışmalar, uluslararası ve bölgesel çıkarlardan uzak, ulusal ilkelere göre ve Suriye'nin en yüksek çıkarlarına hizmet edecek şekilde yürütülmelidir. Ülkemiz artık şiddete ve savaşlara müsamaha göstermeyecektir. Rönesans ancak demokratik müzakereler, ulusal, dini ve mezhepsel çeşitliliğin kabul edilmesiyle mümkündür. Deneyimler, merkezi bir ulus-devlet modelinin işe yaramaz olduğunu, çünkü herkesi tehdit eden bir model haline geldiğini kanıtlamıştır. Gerçek meşruiyet, tüm Suriyelilerin gerçek temsiliyle inşa edilmelidir. Ancak mevcut iktidarlar bunu başaramamıştır. Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetim Projesi, halk katılımı, demokratik ademi merkeziyetçilik ve farklı grupların temsili ilkeleriyle, Suriye krizine kapsamlı bir çözüme dönüştürülebilecek pratik bir model sunmaktadır.
Suriye inşası ancak demokrasi ve ademi merkeziyetçilik ilkelerine dayalı bir projeyle mümkün. Bu, tüm Suriyelilerin kendi yönetimlerine katılımlarını sağlayacak ve ülkemizin ulusal, dini ve kültürel çeşitliliğini yansıtacaktır. Demokratik ve ademi merkeziyetçi bir Suriye, baskıya son verebilecek, yeniden ortaya çıkmasını önleyebilecek, Suriye'nin bütünlüğünü koruyabilecek ve tüm bölgelerde ayrımcılık yapmadan adalet, eşitlik ve kalkınmayı sağlayabilecek tek çerçevedir.”
Siyasi çözüme, kapsamlı diyaloğa, 2254 ve 2799 sayılı uluslararası kararlara bağlılığın teyit edildiği açıklamada, “10 Mart Mutabakatı’nı destekliyor ve bunu Suriye halkının fedakarlıklarına ve tarihine layık demokratik bir cumhuriyet ve demokratik bir toplum inşa etme yolunda temel bir adım olarak görüyoruz” denildi.
