AMED - Amed'de 1 Eylül Dünya Barış Günü'nde yapılacak yürüyüşe hazırlanan kadın ve hak örgütlerinin temsilcileri, "Sayın Abdullah Öcalan'ın son süreçte geliştirmek istediği barış sürecinin ancak mücadeleyle gelebileceğinin bilincindeyiz" dedi.
Bu yıl, 1 Eylül Dünya Barış Günü, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'ın 27 Şubat'ta yaptığı, Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı'yla başlayan Barış ve Demokratik Toplum Süreci'yle karşılanıyor. Dünya Barış Günü, Demokratik Kurumlar Platformu öncülüğünde birçok etkinlikle karşılanacak. Startının 31 Ağustos'ta Riha'da verileceği etkinlikler kapsamında Amed'de yürüyüş düzenlenecek. Yürüyüş, Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Rezan (Bağlar) İlçe Örgütü önünden Yenişehir ilçesinin Ofis Semti'nde bulunan AZC Plaza'ya kadar sürecek.
Savaş ve çatışma ortamlarından en çok etkilenen başında gelen kadınlar, Barış ve Demokratik Toplum Süreci nedeniyle bu yılki 1 Eylül'ü farklı bir heyecanla karşıladıklarını belirtti.
Savaşın kaybedeninin her zaman kadınlar ve çocuklar olduğuna dikkat çeken Özgür Kadın Hareketi'den (TJA) Hülya Alökmen, erkek egemen zihniyetin yarattığı sistemin sonucu olan savaşın bir erk mücadelesi olduğunu kaydetti. Hülya Alökmen, "Kadınlar olarak 'Savaşa Hayır' derken ya da barışı talep ederken, aynı zamanda erkek egemen zihniyetin yarattığı bu güç paylaşımı ve erk sistemin değişimiyle ilgili de taleplerimiz var. Kadın kurtuluş ideolojisi ve ekoloji mücadelesini yürüttüğümüz zaman, burada bahsettiğimiz aslında barış mücadelesidir. Bu anlamda kadın mücadelesi kendi içinde bir barış mücadelesidir" ifadelerini kullandı.
Abdullah Öcalan'ın çağrısının bu seneki 1 Eylül'e farklı bir anlam yüklenmesine neden olduğunun altını çizen Hülya Alökmen, "1 Eylül Dünya Barış Günü kadınların mücadelesine ivme katması gerekiyor" dedi.
Kürt kadın hareketinin 1 Eylül'de gür sesiyle alanlarda olup, taleplerini yüksek sesle dile getireceğini vurgulayan Hülya Alökmen, kadınların, süreci yarına taşıma konusunda çaba içerisinde olacağını dile getirdi.
'KADINLAR SÜRECE DAHA FAZLA KATILMALI'
İnsan Hakları Derneği (İHD) Amed Şubesi Başkan Yardımcısı Suzan Mehmetoğlu, kadınların özgür, eşit bir barış istediğini belirterek, kadınların karşı karşıya olduğu erkek-devlet şiddeti ve katliamını durdurmak için herkesten çok barış istediğini, bunu haykırdığını söyledi. Dünyadaki savaş, çatışma ve yükselen şiddet eğilimine işaret eden Suzan Mehmetoğlu, barışın acil bir şekilde sağlanması gerektiğini ifade etti. Abdullah Öcalan'ın çağrısı sonrası başlayan sürece ve Meclis'te kurulan komisyona dikkat çeken Suzan Mehmetoğlu, "Bunlar bize gösteriyor ki savaş, şiddet ve çatışmanın sonu yoktur. Ne olursa olsun sonunda barış ve diyaloğun oluşturulması acil bir durum. Bunlar toplum açısından, kadınlar açısından önemli adımlardır" dedi.
Meclis'te kurulan komisyonun kadın temsiliyetinin azlığının eleştiri konusu olduğunu söyleyen Suzan Mehmetoğlu, "Kadınları barış sürecine biraz daha fazla katmak ve söz, irade sahibi olmalarını sağlamak gerekiyor. En çok acı çeken, bedel veren kadınlardır. Onurlu barışın sağlanmasında da en büyük etkeni kadınlar sağlar. Bunun içinde kadınların göz ardı edilmemesi gerekiyor. Çünkü demokratik toplumun baş mimarları kadınlardır. Eğer bir toplumda kadın eşit, özgür değilse; kendi hakkını ve mücadelesini eşit bir şekilde savunamıyorsa o toplumda demokrasiden bahsedilemez. O yüzden bu tür barış süreçlerinde kadının esas alınması gerekiyor" diye konuştu.
'KADINLAR BARIŞ İÇİN BİR BEKLENTİ İÇİNDEDİR'
Rosa Kadın Derneği Başkanı Suzan İşbilen, kadınların katledilmediği, şiddete maruz kalmadığı, erkeğin kölesi olmadığı bir barış taleplerinin olduğunu belirtti. Başlayan süreçte kadınların da barıştan kimi beklentileri olduğunu dile getiren Suzan İşbilen, "Bugün kadınlar barış noktasında beklenti içine girerken, iktidar kadını eve tıkamanın politikalarını yürütüyor. Bugün kadının yaşadığı şiddetin temel nedeni toplumsal cinsiyet eşitsizliğidir ve bu eşitsizliği üreten bir bütün iktidarın kendisidir. Diyanet kadınların her türlü davranışını bir kalıp içine sokarak, kadınlar üzerinde şiddeti meşrulaştırıyor. Barış ve demokratik toplumun inşası, kadını eve tıkayan ya da cinsiyet rolü doğrultusunda ayrıştıran rolleri ortadan kaldırmakken, iktidarın yaptıkları kabul edilebilecek durumlar değil" diye ifade etti.
'BARIŞ MÜCADELEYLE GELİR'
Başlayan süreçle birlikte kadınların üzerine düşen sorumluluğun mücadele olduğunu vurgulayan Suzan İşbilen, "Kadınlar elde ettikleri hakları mücadeleyle elde etmiştir. Bugün yine üzerine görev ve sorumluluklar düşüyor. Özellikle Sayın Abdullah Öcalan'ın son süreçte geliştirmek istediği barış sürecinin ancak mücadeleyle gelebileceğinin bilincindeyiz. Bu vesileyle bu mücadelede daha fazla rol yüklenmek zorundayız. Mücadele edersek ancak onurlu barışı elde edecek şansımız olacak. Mücadelenin sonuç alıcı olabilmesi için öncelikle kadınları örgütlememiz gerekiyor. Kadınları kurtuluşa götürecek olan, kadınların örgütlenmesi ve mücadelesidir. Kadınların el ele barışı haykırmasını çok önemsiyoruz. İktidar ne kadar karşı durursa dursun, bu talep kitleselleştikçe, çoğaldıkça iktidarın yapabileceği hiçbir şey kalmayacaktır" dedi.
Suzan İşbilen, kadınlara 1 Eylül'de barışı haykırma çağrısında bulundu.
MA / Rukiye Payiz Adıgüzel