Çiçek: Muhalefetin çözüm programı iktidardan daha fazla olmalı

İSTANBUL - Abdullah Öcalan'ın çözüm çabalarıyla "halkların özgürlük mücadelesine politik alan açmaya" çalıştığını söyleyen DEM Partili Cengiz Çiçek, "Muhalefetin çözüm programı iktidardan daha fazla olmalı. Siyasette hamle yapmazsanız, hamle üstünlüğü kiminse o belirleyici olur" dedi. 

PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın 9 Ekim 1998 tarihinde uluslararası komployla Suriye’den çıkarılarak, 15 Şubat 1999'da Türkiye'ye getirilmesinin üzerinden 26 yıl geçti. ABD, İngiltere ve İsrail gibi güçlerin ortaklığında gelişen komplonun bölgeye faturası ağır oldu. Abdullah Öcalan da değerlendirmelerinde kendisine dönük komployu "21’inci yüzyılın en büyük komplosu" şeklinde nitelendirdi. Komployla hedeflenen "tasfiye" gerçekleşmezken, Kürt sorunu daha da derinleşti ve küresel bir boyuta evrildi. Kürt sorununun çözümüne dair dönem dönem başlatılan süreçler, iktidarın çıkarcı yaklaşımları nedeniyle başarıya ulaşmadı. Ortadoğu'nun kaderine etki edebilecek boyuta ulaşan Kürt sorununun çözümüne dair tartışmalar yeniden gündemde. PKK Lideri Öcalan'ın önümüzdeki günlerde sorunun çözümü ve Türkiye'nin demokratikleşmesine dair tarihi bir açıklama yapması bekleniyor. 
 
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) İstanbul Milletvekili Cengiz Çiçek, 26'ncı yılını geride bırakan komployu, Abdullah Öcalan'ın çözüm perspektifini ve bu bağlamda yaşanan güncel gelişmeleri Mezopotamya Ajansı'na (MA) değerlendirdi. 
 
Komplo 26’ncı yılını geride bırakıyor, gelinen aşamada Kürt sorununun çözümüne dair tartışmalar yeniden gündemde. Çözüm arayışlarına gelmeden önce; 26 yıl önce komployla ne hedeflendi? 
 
Kürt Halk Önderi Sayın Öcalan ve Kürt özgürlük hareketi komplonun baş hedefiydi. Ama neden 90’lı yılların sonunda gerçekleşti? Sovyetlerin dağılışından sonra kapitalist-emperyalist sistem, bir bütün olarak dünyayı ama özelde kadim çelişkiler ve tarihsel hegemonyanın güç kavgalarının merkezi olan Ortadoğu'yu dizayn etmek istedi. Kapitalist modernite güçleri, Sayın Öcalan ve hareketine şu muameleyi yaptı: Bu hareket Sovyetler dağıldıktan sonra sadece mensubu olduğu Kürt halkının değil, Ortadoğu ve dünyadaki bütün ezilenlerin ve halkların hem sosyalizm mücadelesinin hem demokrasi ve özgürlük mücadelesinin baş adreslerinden biriydi. Hem bu potansiyeli taşıyordu hem de o potansiyeli büyütme adayıydı. Zaten bunu bugün de görüyoruz. Rojava Devrimi şahsında Sayın Öcalan'ın dedikleri tekrardan doğrulandı. Rojava Devrimi hem Kürt halkının hem de Suriye'deki bütün halkların, kadınların ve inançlarının bir devrimiydi. Enternasyonel dayanışma itibariyle bir kez daha ortaya çıktı ki bu devrim küresel devrim olma yolunda ilerliyor. Komplonun ana odağını, yani komplo ile hedeflenen neydi diye soracak olursak ana odağını buraya oturtmak gerekiyor.
 
Abdullah Öcalan, 16 Şubat 1999'daki “Barış ve kardeşlik tek doğru yoldur. Bundan sonra mücadelemi bu şekilde sürdüreceğim kesindir” ifadeleriyle komploya ilk yanıtı verdiğini söylüyor. Öcalan'ın geçmişten günümüze dair tutumu değişmedi, günümüzde de “barış" ve "kardeşlik” vurgusu yapıyor. Öcalan’ın İmralı sürecindeki çözüm arayışlarına dair neler söylersiniz?
 
Çözüm dediğimiz şey sadece karşı tarafı, yani devletleri ve kapitalist modernite güçlerini ikna etmek değil. Ezilenler ve Kürt halkı cephesinden çözüm aynı zamanda şudur; Kendi politik ve mücadele alanınızı açmak demektir. Sayın Öcalan’ın Demokratik Cumhuriyet teziyle başlayan ve bugün meseleyi "hukuki ve siyasi zemine çekmek istiyorum" dediği şey aslında özetle Kürt halkının, Kürt Özgürlük Hareketi’nin, halkların özgürlük mücadelesine politik alan açmaktır. Kapitalist güçler, kendi içerisinde çelişkiler, hegemonya krizleri ve çoklu krizler yaşıyor. Ama kendi içindeki bütün çelişkilere rağmen Kürt özgürlük hareketi gibi devrimci hareketlere ve Sayın Öcalan gibi devrimci önderlere dönük her birinin mutabakatı var.
 
Nasıl bir mutabakat söz konusu?
 
 
 Öcalan'ın çözüm diyalektiği, askeri ve siyasi güç eşitsizliği içerisinde sorunu görece biraz daha normalleştirip, biraz daha çatışma ve savaş denkleminden çıkarmak olarak değerlendiriliyor. 
 
Bu liderlere ve önderliğini yaptığı halk hareketlerine yaşam şansı verilmeyecek şeklinde. Sayın Öcalan’ın çözüm diyalektiği bence şuna dayanıyor; Maddi, askeri ve siyasi güç eşitsizliği içerisinde sorunu görece biraz daha normalleştirip, biraz daha çatışma ve savaş denkleminden çıkarıp, kendi hareketine, halkına ve mücadelesine politik alan açmak olarak değerlendiriliyor. Bence Sayın Öcalan’ın aklında, fikriyatında barış ve çözüm demek, aynı zamanda mücadele zeminini daha fazla politikleştirmek ve toplumsallaştırmak demek. Sayın Öcalan’ın geliştirmek istediği Demokratik Cumhuriyet teziyle de aslında çok tutarlı.
 
Abdullah Öcalan’ın “Demokratik Cumhuriyet" tezine siyaset alanında da sık sık vurgu yapıldığını görüyoruz. Kürt sorununun çözümü bağlamında “Demokratik Cumhuriyet" tezinin Anayasal ifadesi nedir? 
 
Demokratik Cumhuriyet, sadece Kürt sorunu bağlamında bir çözüm ihtiva etmiyor. 100 yıllık cumhuriyet tarihinde haksızlığa uğramış, baskı altına alınmış, yok sayılmış, katliamdan ve imhadan geçirilmiş bütün halkların, inançların, sınıfların, kadınların ortak özgürlük mücadelesinin büyütülmesine dönük de bir mücadele çıtasını işaret ediyor. Barış dediğimiz, çözüm dediğimiz şey geçmişle yüzleşme temelinde olmalı. Bence tarih ve günü buluşturmak. Diyalog ve müzakere yolunda normalleştirilmesi demek.
 
 Abdullah Öcalan gerek değerlendirmelerinde gerekse savunmalarında, Kürt sorununun temeli noktasında cumhuriyetin ve hukukun demokratik olmayışına işaret ediyor. Demokratik Cumhuriyet fikrinin karşılık bulması için anayasal-yasal çözüm nerede duruyor?
 
Biz anayasal ve yasal çözüm derken kültürel farklılıkların, etnik farklılıkların, sınıfsal ve cinsiyet farklılıkların ile politik farklılıkların hepsinin bu sistemde kendisini bir zenginlik olarak görmesini ve ifade etmesini söylüyoruz. 
 
Bir zenginlik olarak ifade edilmesinden bahsediyoruz. Anayasal ve yasal çözüm demek aynı zamanda devletin demokratik bir anayasaya sahip olması demek. Devletin, düzenlemelerini demokratik ilkeler etrafında, demokratik program etrafında yapması demek. Bu aynı zamanda Sayın Öcalan’ın dediği gibi demokratik dönüşüm demek. Şimdi bizim zorlamak istediğimiz temel şey bu.
 
Siz "demokratik dönüşüm" derken, iktidarın bu süreçte daha da sertleştiğini görüyoruz. Kayyım atamaları, gazeteciler ve siyasetçilerin tutuklanması, Kuzey ve Doğu Suriye’ye dönük saldırılar... 
 
Kürt sorununun silahlardan arındırılarak demokratik çözümü, sürecin hukuki ve siyaset zeminine çekilmesi... bütün bunların hepsi gerek iktidarlar gerek resmi muhalefetle bizler arasında ideolojik çelişkilerin, ideolojik rekabetin ve politik rekabetin olmayacağı anlamına gelmiyor. Saldırının temelinde de şu yatıyor: Bu halk hareketi gerçekten 21. yüzyılda ezilenler adına çok önemli kritik ve birleştirici bir hareket. Bu yönüyle sistem güçleri tarafından bir Paris Komünü gibi, bir Ekim Devrimi gibi ele alınıyor.
 
 İktidar ya da devlet sürece böyle mi yaklaşıyor? 
 
Tabi. Böyle ele alındığı için ideolojik, örgütsel ve siyaseten tasfiye etmek istiyor. Bence buralarda hiçbirimizin şaşırmaması gerekiyor. Dünyadaki çatışma çözümü deneyimlerine bakın, sonrasına bakın. Aslında devlet ve sistem güçleri, ilgili gerilla hareketlerinin, siyasi hareketin arasındaki o çatışma hali, rekabet hali ortadan tamamen kalkmıyor. Yani o yüzden çelişkinin, politik ve ideolojik rekabetin tamamen sıfırlandığı anlamına gelmiyor. Bizim çağrımız da şu: Bu savaşın çürütücülüğü ortamında etkilenen bütün yurttaşlar, bütün toplumsal kesimler gelsin bu barış sürecine, çözüm sürecine ya da Sayın Öcalan’ın açmak istediği sürece katkı sunsun.
 
 Kamuoyuna yansıyan mesajları ele aldığımızda Abdullah Öcalan’ın nasıl bir çözüm projesinin olduğunu düşünüyorsunuz?
 
 
Öcalan, Türkiye'de yaşayan bütün halkları ve inançları barış, demokrasi ve özgürlük değerlerine daha yakınlaştıracak bir toplumsal çözüm formülasyonu sunuyor. Sistemi dönüştürmeyi esas alıyor. 
 
Sayın Öcalan’ın mücadelesinin ilk yıllarından itibaren en temel iki hedefi var. Bir; halk olmaktan çıkarılmak istenen Kürt halkını diğer halklar gibi onurlu, kendi değerleriyle barışık, kendisinden kaçmayan, kendi demokratik ve özgür yaşamında ısrarlı bir halk durumuna getirmek. İkincisi; Kürt halkı kendi varlığını inşa ederken, bir arada yaşadığı bütün halklarla dostluk köprülerini daha fazla kurmak, diyalog ve müzakere köprülerini ve zeminlerini daha fazla güçlendirmek gibi ikinci bir hedefi vardı. Aslında bu ikisi bir arada yürüdü.
 
Bu, Türkiye'deki halklar ve ezilenler için çok kıymetli. Aslında devletin kendisi için de kıymetli. Sayın Öcalan, devleti yönetenlere bir kez daha "Bir muhatap arıyorum" diyor. Şimdi bu muhataplık, demokratik dönüşümü sağlamak için, demokratik cumhuriyeti inşa etmek için ısrar edilen bir muhataplık. Sayın Öcalan’ın aslında çözüm olarak en temel hedefi şu; Kürt'ü, Türk'ü, Alevisi, Sünnisi... Türkiye'de yaşayan bütün halkları ve inançları barış, demokrasi ve özgürlük değerlerine daha yakınlaştıracak bir toplumsal çözüm formülasyonu sunuyor. Aslında kendisi yıllar önce bunu devlet artı demokrasi diye belirtmişti. Demokratik dönüşüm demek sadece toplumsal alanda bir demokratik dönüşüm değil, devleti de demokratik dönüşüme uğratmak demek. Sayın Öcalan aslında sistemle kavgalı. Ve sistemi dönüştürmek için sürekli diyalog, müzakere, yöntemini esas alıyor.
 
Gerek Türkiye'deki çoklu kriz ortamı gerekse Ortadoğu ve dünyadaki kapitalist modernitenin yaşadığı bütün krizler şunu gösterdi bize: Bir üçüncü dünya savaşı ortamında bütün insanlık tehdit altında. İşte İsrail’in yaptıklarına bakın, Gazze'de yaşananlara bakın. Filistin halkının başına getirilenlere bakın. En son Trump'ın Filistin halkı için öngördüklerine bakın. Bir halkı başka ülkelere sürmekten bahsediyor. Gücünü arkasına alarak, kapitalist sisteminin kendi içinde yaşadığı krizli ortamda devletlerin muhtaçlığının özgüveniyle bunu gündemine alıyor. Peki bu başka halkın başına gelmeyecek mi? Gelmeme olasılığı var mı? Kürt halkının başına gelen bu değil mi? İşte Sayın Öcalan bunu söylüyor. Türk halkının da başına gelebilir.
 
Böyle bir durumun yaşanabileceğini mi düşünüyorsunuz? 
 
Niye olmasın? Çünkü demokratik standartlarınızı sağlayamadığınız sürece, halkların bir arada iç barışını sağlayamadığınız sürece, ortak vatanda demokratik yaşamı tahsis edemediğiniz sürece, sürekli o çelişkiler ve gerginlik zemini var olduğu sürece bundan en çok kim beslenecek? Sermaye ve uluslararası gladio beslenecek. Sayın Öcalan’ın bu krizlere dönük bir çözüm reçetesi var. Kürt sorunu artık bir bölgesel, küresel sorun. Ama aynı zamanda bölgesel ve küresel bir çözümü de içinde barındırıyor. Yani halkların, uluslararası güçler tarafından komplo ile birbirine kırdırılmamasının reçetesini sunuyor.
 
*Kürt sorununun çözümüne “güvenlikçi” yaklaşım geleneksel bir politika olurken, kimi dönemlerde farklı yaklaşımlarda gelişti. En son Dolmabahçe Mutabakatına gelindi fakat süreç yine sivil çözüm yerine “güvenlikçi” anlayışa dönüştü. Şuan ki süreci nasıl görüyorsunuz ya da Öcalan'ın bir muhatap bulduğunu düşünüyor musunuz? 
 
 
Devlet şunu gördü: Kürt siyaseti devlet dışı bir aktör olarak da en az devletler kadar siyasi ve politik denkleme dahil ediliyor. Bunda elbette ki Kürt hareketinin çok ciddi başarısı var. 
 
Aslında 90’lı yılların başından itibaren parçalı da olsa devletin güvenlik, bürokrasi ve sivil siyaseti içerisinde Sayın Öcalan’ın muhataplık arayışına olumlu cevap veren, bu konuda çaba gösteren aktörler oldu. Ama bu aktörlerin çoğunun tasfiye edildiğini gördük. Bugünün o günden farkı; bence savaş ve çözümsüzlük ortamında gün geçtikçe Kürt meselesiyle daha fazla yüzleşildi. Bunda en büyük pay Sayın Öcalan’ın demokrasi ve özgürlükler lehine duruşu oldu. Bunu hiç pazarlık konusu etmedi. Yine hakikaten Kürt özgürlük hareketi, demokratik siyaset, sosyalist örgütlerin mücadelesinin kendisinin bu sonuçta ciddi payı olmuştur. Tüm bu kesimlerin direnişi -ki bu direnişin önderliğini Sayın Öcalan yaptı- Sayın Öcalan'ın tekrardan muhatap görülmesinin en temel nedeni oldu.
 
Yine bölgesel ve küresel gelişmeler devletin çok tarihsel korkularını ayağa kaldırdı gibi gözüküyor. Bunu zaten Bahçeli'nin kendisi de çok net ifade etti. İç cepheyi güçlendirmek söylemleri aynı zamanda Kürt sorununun bir iç sorun olmaktan çıktığını da itiraf etmek demekti. Geçmişten en temel farkı bu. Devlet, artık Bahçeli’nin Ekim çıkışı ile şunu gördü: Kürt siyaseti devlet dışı bir aktör olarak da en az devletler kadar siyasi politik denkleme dahil ediliyor. Bunda elbette ki Kürt hareketinin çok ciddi başarısı var. Şimdi bununla nasıl ilişki kuracak? Yani bu gerçeği gören Bahçeli şahsında veya devletin bütünü, bilemiyoruz.
 
Bu konuda Erdoğan ve Bahçeli arasında bir görüş ayrımı ya da farklı bir yaklaşımın olduğunu düşünüyor musunuz? 
 
Kürt meselesinin demokratik çözümüne olumsuz anlamda en uç yaklaşan Milliyetçi Hareket Partisi'nin ve onun liderinin, bu noktada olması bence değeri bilinmesi gereken bir şey. Mesela Güney Afrika'da da öyle. Aparthayd rejiminin son temsilcisi De Klerk, en karşıt görünendi. Ama çözüm deneyimlerine de baktığımızda en karşıt görünenlerin belki de masada buluşmasıyla, diyalog ve müzakere zeminde buluşmasıyla ilerleme kat ediliyor. Bahçeli’nin bütün söylemleri bence devlet içerisinde, devletin bütün olmasa bile önemli bir ağırlık noktasının bu sorunu bahsettiğimiz temelde gördü ve yüzleştiğinin göstergesi. Yani Sayın Öcalan gerçekliğini, Kürt özgürlük hareketi gerçekliğini ve Kürt sorununun ulaştığı kapasitesi bakımından. Devlet bence bu düzeyde yüzleşmemişti Kürt sorunuyla.
 
Erdoğan bu işin neresinde?  
 
Bahçeli'nin daha cesur, çıtayı daha fazla yükselten tavrının ve tarzının karşısında Erdoğan'ın ketum halinin kendi aralarında bir çelişki, kendi aralarında bir anlaşmazlık olarak değerlendirmiyorum. Burada devletin bir bütünsel yaklaşımı var. Belki bir rol dağılımı olabilir. Burada devlet, sistem nasıl yaklaşıyor diye bakmak gerekiyor.
 
Kürt sorunun bölgesel ve küresel düzeye geldiğini belirttiniz. Bu komplonun hedefi ile çelişmedi mi?
 
Sayın Öcalan ve Kürt özgürlük hareketinin yürüttüğü mücadeleyle 27’nci yılında komplo boşa çıkarıldı. Sayın Öcalan, yıllar önce İmralı’da, komplonun büyük oranda boşa çıkarıldığını söylemişti zaten. Uluslararası komplo ile halkların boğazlaşması hedeflendi. Bugün itibariyle aradan geçen 27 yılda egemenlerin istediği gibi Türkiye'de halklar birbirini boğazlamadı. Bu konuda Kürt hareketi ve Sayın Öcalan’ın muazzam bir katkısı var. Sistem güçlerinin, topluma salgıladığı bütün sömürge ilişkilerini, bütün hiyerarşik ilişkileri, savaşa, egemenliğe dayalı bütün ilişkileri tersine çeviren, yani halkların boğazlaşması politikaları oyunlarına karşı, halkların bir arada yaşamını eşit, özgür, adil ve onurlu yaşamını savunan bir fikir ve paradigma sundu Sayın Öcalan. Bu karşılık buluyor. 
 
Mesela Sayın Öcalan, savunmalarında ‘Dünya Demokratik Uluslar Birliği’ diyor. Dünya halklarına hitap eden bir akıl, fikir ve çözüm önerisi olduğunu bildiği için aslında ‘Dünya Demokratik Uluslar Birliği"ni önerdi. Bu aynı zamanda "Yeni Enternasyonel" demek. Yani dünyadaki bütün halklara, uluslara, ezilenlere aslında şu çağrıyı yapıyor: Demokratik ulus, Demokratik modernite fikriyatı etrafında, küresel zeminde, aynı zamanda Marx'ın ve Lenin'in yürüttüğü mücadeleye yeniden bir selam göndermek, ona yoldaşlık yapmak yani. Yani dünyadaki başka hiçbir liderde bu ısrar kalmamıştır. Bu çok ender bir durum.
 
Zaten komplonun asıl amacı da buradaki bilinci, buradaki tarihsel ısrarı, inadı kırmaya dönük, tasfiye etmeye dönüktü. Gelinen aşamada komplo bu yönüyle boşa çıkarıldı. Ama hem Sayın Öcalan'a dönük hem Kürt halkına dönük hem de onun fikriyatına ve onun gerçekleştirmek istediği hedeflere dönük komplo hala bitmedi. Komplocu akıl ve komplocu çabalar hala bitmedi.
 
Yeniden güncel gelişmelere gelecek olursak, bu süreçte CHP’ye dönük bir yönelim olduğunu görüyoruz. İktidar “normalleşme” söylemleri sonrası neden böylesi bir yönelim geliştirdi? Süreçle bir ilgisinin olduğunu düşünüyor musunuz?
 
AKP, 2000’li yılların başından bu yana sistem içindeki farklı güçleri ve farklı muhalefet odaklarını birbirinden ayrıştıran, yalnızlaştıran ve kendi içinde birbiriyle çelişkili tutan bir akıl yürüttü. Kürt meselesi noktasında Sayın Öcalan'ın çağrısının beklendiği, çözüm tartışmaları ve bu yönlü beklentilerin olduğu bir yerde muhalefete dönük ayrıştırma, parçalama ve parçaladıkça yönetme, iktidarını ayakta tutma konseptinin daha fazla hız alması AKP'nin bildiğimiz 20 yıllık en temel özelliklerinden biri.
 
Muhalefetin Kürt sorununun demokratik çözümüne dair program ve hazırlığı iktidardan daha fazla olmalı. Muhalefet olmanın gereği bu. Siyasette hamle yapmazsanız, hamle üstünlüğü kiminse o belirleyici olur. 
 
Ama önemli olan buradan nasıl çıkılacağına odaklanmak. Sayın Öcalan, aslında bunun çözümünü de söyledi. Gündelik, dar çıkarlarla bu işi ele alamazsınız. Sayın Öcalan'ın çözüm önerileri gündelik siyasetin üstünde şeylerdir. Yani bu sadece AKP'nin iktidar oyunlarıyla açıklanabilecek ve iktidara gelme hedefiyle açıklanabilecek, buraları daraltacak bir şey değil ki. İktidar Kürt meselesine dair iktidar olmanın avantajıyla hamleler yapıyor. Sayın Öcalan'a çağrı yapıyor. Bunun karşısında muhalefetin Kürt sorununun demokratik çözümüne dair program ve hazırlığı iktidardan daha fazla olmalı. Muhalefet olmanın gereği bu. Yani siyasette hamle yapmazsanız, siyasette günceli yakalayıp onun gerektirdiği sorumlulukları almazsanız, hamle üstünlüğü kiminse o belirleyici oluyor.
 
Mesela 2013-2015 sürecinde CHP karşıydı. Karşı olmaları onları iktidara getirmedi. Bugün bakın "Kent Uzlaşısı" hedef gösteriliyor değil mi? Sanki biz nükleer silah icat etmişiz! O kadar şeytanlaştırılıyor. Ama kendileri her türlü ittifakı yapıyor. Muhalefetin buna bir ses yükseltmesi gerekiyor. Bunu bizim boşa çıkartmamızın en temel yolu kendi değerlerimizi, kendi politik icraatlarımız, kendi yaklaşımlarımızı daha şeffaf ve savunulur zeminde tutmamız gerekiyor. Kendi meşru zeminimize güvenmemiz gerekiyor. Haklı zeminimize güvenmemiz gerekiyor. Resmi muhalefette olmayan da biraz bu. CHP, bugünkü sürece "karşı değiliz" diyor. Ama bir demokratikleşme programı yok.  Kürt meselesinin demokratik ve barışçıl temelde çözümünü, hukuki çözümünü iktidardan daha çok muhalefetin, yani ana muhalefetin ve resmi muhalefetin istemesi ve çabalaması gerekiyor.
 
Çözüm tartışmalarının yürütüldüğü günden bu yana iktidardan "silahları bırakın" söylemi dışında bir söylemi olmadı. Kürt sorunu, PKK’den önce de vardı ve tarihsel,  toplumsal olmak üzere birçok boyutu var. Bu konuda ki yaklaşımı nasıl değerlendiryorsunuz?
 
 
Sayın Öcalan’ın tüm açıklamalarına ve mesajlarına baktığımızda temel amacının bu sorunu daha konuşulabilir bir zemine çekme çabası var. Hatta 80’li yıllarda meşhur bir sözü var. ‘Savaş, politikanın başka araçlarla yapılmasıdır’ diyor. Yani diyalog, siyaset kapısı açılmış olsaydı bunların hiçbiri yaşanmazdı.
 
 Abdullah Öcalan'ın "Resmi düzene karşı çıkış, ahlaki ve demokratik siyaset açısından zorunlu, bilimsel olarak da meşru” diye bir sözü var. Bunu söylerken “Kültür kimlik inkarının tepki doğurmaması anormaldir” şeklinde bir belirlemesi de var... 
 
Öcalan’ı sadece silahlı mücadelenin akıbetiyle sınırlandırmak, onun muhataplığını böyle daraltmak son derece tehlikeli. Öcalan bir halk önderi, bir siyasi önder, bir politik önder. Böyle yaklaşılması gerekiyor.
 
Zaten silaha başvuru yapan, silahlı güçler üzerinden katliamlara başvuru yapan, yüz yıllık sistemin kendisinde kimlerin olduğu belli. Kürt halkı, Ermeni halkı olduğu yerde zaten katledilmiş. O zaman PKK yok, herhangi bir örgüt de yok. O silah teorisi, savaş teorisi bağlamında baktığımızda, devletin ya da ilgili dönemin iktidarları, tek yönlü halklara dönük katliam politikası uygulamış. Bu topraklar aynı zamanda katliam ve soykırım toprakları. Yani yaşanmış bir tarih var. Herkesin bu gerçeğin hakkını teslim etmesi gerekiyor. Burada devletin demokratik dönüşüme uğraması yani devletlerin de silahı bir çözüm yöntemi olarak görmekten vazgeçmesi meselesi var. 
 
İkincisi ise silah bırakma meselesi elbette ki Sayın Öcalan’ın ve Kürt özgürlük hareketinin vereceği bir karardır. Sayın Öcalan da politik kavganın, politik mücadelenin bir tarafı. Hatta bunun önderliğini yapmış bir hareket. Şu çok tehlikeli; Sayın Öcalan’ı sadece silahlı mücadelenin akıbetiyle sınırlandırmak, silahlı mücadelenin ne olacağına dair onun muhataplığını daraltmak son derece tehlikeli. Sayın Öcalan bir halk önderi, bir siyasi önder, bir politik önder ve böyle yaklaşılması gerekiyor.
 
 Abdullah Öcalan’ın sürece pozitif katkı sunması bakımından tüm kesimlere çağrısı vardı. Siyasal ve toplumsal muhalefet güçlerine nasıl bir sorumluluk düşüyor?
 
Bu konuda bizlere büyük sorumluluklar düşüyor. Kalıcı bir barış için, halklar arası diyalog kapısını ve gözeneklerini açmak, barışın toplumsallaşmasını sağlamak gerekiyor. Biz oturup böyle  'Olacak mı, olmayacak mı’ gibi papatya falı açamayız. Biz barışın toplumsallaşması için kendi rolümüzü oynayacağız. Barışın toplumsallaşmasından; barışın ve demokrasinin formülünü üreten ezilenler, halklar ve yurttaşlar arası bir müzakere kapısının oluşturulmasını kastediyoruz. Yani meşru ve yasal zemini bizim örgütlememiz gerekiyor. 
 
Bu konuda Meclis’te bir komisyon kurulması önerisi vardı. Yasal zemini örgütlemek için bir adım olabilir mi?
 
Yasal zeminin nasıl örgütlenmesi gerektiği noktasında Sayın Öcalan’ın çağrıları çok net. Geçmişte de söylemişti, parlamentoda bir komisyon kurulmalı. Parlamentoda temsiliyeti bulunan bütün siyasi partiler bu komisyonda olmalı ve görev almalı. Komisyon gerekli yasal ve anayasal düzenlemeleri yapmalı. Bunu sadece iktidara bırakmamak gerekiyor. Meşru zemin de çok net. Bütün toplumsal muhalefetin barışın toplumsallaşması amacıyla harekete geçmesi, toplantılar ve eylem yapması ve birbirini ikna etmesi gerekiyor.
 
Atılması gereken en temel adım ya da adımlar ne olmalı?
 
 Koşullar eşit ve adil değil. Öcalan ağır tecrit koşulları altında tutuluyor. Öcalan'ın fiziki özgürlüğünü öngören bir ortamı yaratmak gerekiyor. 
 
Sayın Öcalan’ın aktif rol alabilmesi için koşulları iyileştirilmeli. Koşullar eşit ve adil değil. Sayın Öcalan ağır tecrit koşulları altında tutuluyor. Bir taraftan yasal ve anayasal çözüm deniliyor ama kendisi hala anayasal ve yasal haklarını bile kullanamıyor. Bu, beraberinde güvensizliği inşa eden bir şey. Sayın Öcalan’ın fiziki özgürlüğünü öngören bir ortamı yaratmak gerekiyor. PKK yetkilileri de açıkladı, kendisinin örgütü ile temas kurması, ulaşabilmesi gerekiyor.
 
50 yıllık bir mücadele deneyimi ve hareketten bahsediyoruz. Kendi karar mekanizmaları var. Sayın Öcalan’a giderek, onun PKK Lideri olduğunu kabul ediyorsunuz. Tarihsel rol alacağına inanıyorsunuz demek oluyor bu. Bir lideri kendi örgütü ile buluşturmak, onlara seslenecek kanalları açmanın kendisi çözüm için olacak. 
 
MA / Diren Yurtsever - Esra Solin Dal

Diğer başlıklar

08/05/2025
23:44 ‘Suriye’de 5 ayda 5 bin 500 sivil öldürüldü’
22:48 SOHR: Silahlı gruplar Şam’da yurttaşların evlerine el koydu
22:07 Birçok kentte Abdullah Öcalan posterleri asıldı
21:34 Êlih’te kadınlar buluştu: Kayyım zihniyetine karşı dayanışacağız
21:22 Wan’da Kürt Dili Bayramı şöleni
21:08 Yeni Papa Robert Francis Prevost oldu: Barış sizinle olsun
21:02 Federe Kürdistan’da yaşamını yitiren Işık’ın taziyesine kitlesel ziyaret
20:57 Sırrı Süreyya Önder anısına Beynelmilel gösterimi
20:54 ‘Kürtçe hukuk literatürünün oluşturulması gerekiyor’
19:32 15 yaşında girdiği cezaevinden 46 yaşında çıktı
19:21 Eskişehir'de kadın katliamları protesto edildi
19:15 Dêrsim Belediye Eşbaşkanı Birsen Orhan davasında karar
19:03 Türkiye ile Irak arasında 11 anlaşma imzalandı
18:55 İstismar failine verilen cezanın bozulması protesto edildi
18:45 Şarbajêr’de bir kolber katledildi
18:10 ‘Cezaevinde kalamaz’ raporu dikkate alınmadı: Elisa Ayık tahliye edilmedi
17:44 Qoser Meclisi: Zeyni İpek, araçları yandaşlara peşkeş çekmek için istedi
17:36 Qoser’de bir öğretmen öldürüldü
17:21 Pasûr Belediyesi eşbaşkanları halk buluşması düzenledi
17:12 DEM Parti’den kayıt dışı çalışma koşullarının tespiti için önerge
17:01 Ankara'da bir kadın katledildi
16:54 Wan'da Kürt Dili Sempozyumu düzenleyecek
16:33 Arınç’tan taziye ziyareti: Süreçte yer alanları devlet korumalı
16:01 Amed’de hukuk öğrencileri Önder’i andı
15:51 9 kadın tutsağa ‘sarılma’ ve ‘zılgıt’ cezası
15:39 CHP İl Başkanı Çelik ve 25 kişi hakkında iddianame
15:28 Mersin’de ağaç katliamına karşı nöbet
15:19 Zirai don için 'özel afet bölgesi' çağrısı
14:50 Nisan ayında 8'i çocuk, 152 işçi hayatını kaybetti
14:49 Özel’den İmamoğlu’na ziyaret
14:21 124 isimden Önder’e veda: Hepimizin yüreğine barışı yazdın
14:12 'Çocuk Hastanesi'nin deprem raporu 27 aydır gizleniyor'
14:12 Zırhlı araçla katledilen Öner davası istinafa taşındı
13:31 Hastane yolunda tutsaklara saldırı
13:12 Tutsaklara hücre cezası
12:55 Cezaevindeki şiddet davasında görüntüler istenecek
12:45 Erdoğan: Bizi kolay bir süreç beklemiyor
12:29 TBB'den avukata saldırıya tepki
12:25 Werîşe Muradî’nin tedavi hakkı engelleniyor
12:19 Avukatlardan İmralı başvurusu
12:18 Gazeteci Güneş davasında emniyetten 'bilgi' istenecek
12:14 Amed’de tutsaklar için yapılacak açıklamaya çağrı
12:05 DEM Parti'den Önder'e suikast iddialarına dair açıklama
12:02 Amed'de ArtTigris Sanat Fuarı'nın lansmanı yapıldı
11:08 Hasta tutsak Karatay'ın yeniden yargılanmasına devam edildi
11:03 Serê Gulanê etkinliklerinin startı verildi
10:57 Hindistan-Pakistan çatışmasında en az 43 ölü
10:52 'Kuyu tipi' cezaevlerine karşı açlık grevi başlatılıyor
10:43 Gazeteci Zeynep Kuray hakkında beraat kararı
10:28 Dezenformasyonla Mücadele Merkezi’nden İmamoğlu açıklaması
10:16 İşçiler greve gitti, çöp yığınları oluştu
10:14 GES'e karşı direnenler: Göç etmek istemiyoruz
10:05 DAİŞ’in Dêrazor’a saldırıları sürüyor
09:26 Hasta tutsak Ayık’ın annesi: Barış için önce hasta tutsaklar bırakılmalı
09:25 ‘Sürgüne’ karşı oturma eylemi başlattı
09:13 ‘Sırrı’nın cenazesine katılanlar barış mücadelesi sözünü verdi’
09:12 ‘Şiddetin son bulması için sorumluluk alınmalı’
09:08 30 yılın ardından tahliyesi ertelendi: Ölsem de pişmanlığı kabul etmem
09:06 Amed’de halk ulaşım zammına tepkili: Geri çekin
09:05 'Önder'e sözümüz; bu topraklara onurlu barışı getirmektir'
09:04 33 yıllık sürgünden sonra Amed’te sahneye çıktı
09:03 Ev ev gezerek Öcalan'ın çağrısını anlatıyorlar
09:02 Ateşkese rağmen 23 bin 369 saldırı
09:02 Dünyada barış görüşmeleri: Karşılıklı adımlarla çözüm sağlandı
09:00 08 MAYIS 2025 GÜNDEMİ
07:49 Amêdiyê Bölgesi’ne hava saldırısı
06:12 İmamoğlu'nun X hesabına erişim engeli getirildi
00:10 AYM'nin kararına tepki: Bu düzenlemeye boyun eğmeyeceğiz
07/05/2025
22:37 Suriye sahil kentlerinde 10 kişi kaçırıldı
21:33 'Özgür Özel'e yapılan saldırı araştırılsın' önergesine ret
21:21 Fed faiz kararını açıkladı
21:17 Tutsak kadınlardan Sırrı Süreyya Önder için taziye mesajı
20:47 AK’nin Türkiye raporu onaylandı
20:36 ÖHD ve TUHAD-FED: Hasta tutsakların yeri cezaevi değil hastanedir
20:01 Meclis’te 2025 yıllı ‘Sırrı Süreyya Önder Barış Yılı’ talebi
19:22 Mor Dayanışma: Bir üyemiz ajanlaştırılmaya çalışıldı
18:50 KHK eylemi 330'uncu haftasında: Sırrı’ya sözümüz barış olacak
18:47 Kadın katliamları ve cezasızlık protesto edildi
18:35 Mêrdîn’de köylüler direndi, kepçeler çekildi
18:20 ÇED raporundaki sahte fotoğraflara suç duyurusu
17:43 Emekliler TÜİK önünde: Maaşlarımız sadakaya dönüştürüldü
17:37 AYM’ye yürüyüşleri engellenen kitle oturma eylemi başlattı
17:33 Cenevre eyleminde Sırrı Süreyya Önder anıldı
17:13 İzmir’de 3 belediyede iş bırakma eylemi
17:02 Amik Ovası çiftçileri isyan etti
16:31 Önder için mevlit ve taziye
16:27 Oda ve borsalardan Sudani-Erdoğan görüşmesi öncesi 5 talep
16:21 TÜSİAD'ı ziyaret eden Özel: Bundan sonra yeni bir iktidar var
16:09 Dêrsim'de askeri operasyon
16:07 AYM'ye yürümek isteyen hayvan hakları savunucularına polis engeli
15:29 Meclis'te Önder anması: Eksik bıraktığı süreci tamamlamamız gerekiyor
14:59 AYM'den Hayvan Yasası’nın iptali başvurusuna ret
14:43 Sağlıkçılardan şiddete karşı eylem
14:40 Hayvan hakları için AYM önünde eylem
14:39 İHD’den gözaltılara tepki: Tutsaklarla dayanışma insanidir
14:10 Wan’da 15 Mayıs Kürt Dili Bayramı startı
13:48 SGDF Eşbaşkanı Müslüm Koyun tahliye edildi
13:46 Semra Güzel davasında tanık hakkında zorla getirme kararı
13:34 Bahçeli'den Önder'in Meclis'teki taziyesine ziyaret
13:24 GES'e karşı çıkan yurttaşlar kepçeleri durdurdu
13:07 Avukat İçli'ye dönük silahlı saldırıya tepki
13:02 İstanbul’da 3.4 büyüklüğünde deprem
12:34 Almanya’da Kürt üniversitesi açılıyor
12:34 Rektörden İmamoğlu diploması açıklaması
12:26 'Örgüte yardım' iddiasının 'örgüt üyeliği' kabul edilmesinde ihlal kararı
12:25 Suriye'de 24 saate 13 kişi katledildi
11:23 Gazeteci Diren Yurtsever beraat etti
10:49 JINNEWS şiddet çetelesi: 34 kadın katledildi, 14 şüpheli ölüm
10:39 Bir yılda 6 bin kişi trafik kazalarında yaşamını yitirdi
10:29 Hilal Kar’ın katiline ağırlaştırılmış müebbet hapis
10:16 Hindistan-Pakistan arası çatışma: Onlarca ölü, 3 uçak düştü
10:01 'Kadınların Ayak İzi' yürüyüşü: İşimizi istiyoruz
09:57 Cixsêliler GES’e karşı mücadelede kararlı
09:11 Önder'i anlattı: Hayalini kurduğu Demokratik Cumhuriyet'i Öcalan’ın paradigmasında gördü
09:09 Kerboran'da 3 mahalle yolu 'güvenlik' gerekçesiyle kapatıldı
09:08 Ayla Akat Ata: Önder’in mücadelesi vasiyettir
09:07 Çilek üreticileri artan maliyetlerden şikayetçi
09:06 Zeyneb Murad: Öcalan’ın çağrısı konferansa zemin hazırladı
09:02 Barış Anneleri: Önder'in mücadelesi başarıya ulaşacak
09:00 Hasta tutsaklar için 16 kentte eylem yapılacak
09:00 07 MAYIS 2025 GÜNDEMİ
06/05/2025
23:57 Yüzde 78 engelli hasta tutsak tahliye edildi
23:43 Hindistan'dan Pakistan'a saldırı
23:25 ABD ile Husiler arasında ateşkes sağlandı
23:16 Suriye’de 5 kişi katledildi
22:54 HSK için adaylar belli oldu: CHP seçimden çekildi
21:34 Suriye’de bir cezaevinde isyan çıktı
21:18 Amed’de avukata silahlı saldırı
20:57 Gazeteciler Ercüment Akdeniz ve Yıldız Tar’a ‘örgüt üyeliği’ suçlaması
20:40 Minguzzi cinayetinde iki gözaltı daha
20:36 ‘Sokak hayvanlarının katledilmesini öngören yasa iptal edilsin’
20:26 İşçilerin yürüyüşü 6’ncı gününde
20:06 Rişmîl’de GES protestosu: AKP’li başkanının istifası istendi
19:53 Trump: Husilere saldırıları durduruyoruz
19:22 Açlık grevindeki tutsakların sevk talebi karşılandı
19:13 İsrail, Gazze’ye saldırı planını genişletti
19:06 Birçok kentte Üç Fidan anması: Yolumuz Denizlerin yoludur
18:53 Erdoğan-Bahçeli görüşmesi yarım saat sürdü
18:49 AFAD: Türkiye’de 485 diri fay var
18:42 Bahar Aksu protestosu: Aile yılında 98 kadın katledildi
18:28 İsrail, Yemen’deki Sana Uluslararası Havalimanı’nı vurdu
17:43 Almanya'nın yeni başbakanı Friedrich Merz oldu
17:39 İran ile ABD arasındaki müzakere görüşmeleri Umman’da olacak
17:35 QSD: DAİŞ saldırısında 2 savaşçımız şehit oldu
17:12 Önder’in taziyesinde ikinci gün: Her kesimden ziyaret
16:52 Gazeteci Derya Ren’in davası: İddianamede sadece polis beyanları var
16:50 9 aydır ücretlerini alamayan işçiler: Muhatap dahi olmuyorlar
16:43 Amed’de ulaşıma zam
16:42 Erdoğan ile Bahçeli bir araya geliyor
15:54 Yargıtay 'Canavarca his yok' kararında ısrarcı