Yüksekdağ: Son sözü direnenler söyler

img
ANKARA - Yarın karar çıkması beklenilen Kobanê Davası'nda tutuklu yargılanan HDP eski Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ, "Son sözü direnenler söyler, dün de bugün de" diye kaydetti.  
 
DAİŞ’in Kobanê’ye dönük saldırılarına karşı 6-8 Ekim 2014 tarihlerinde gelişen demokratik protestoların paramiliter gruplar aracılığıyla AKP iktidarı tarafından siyasi “rant” aracına dönüştürülmesi sonrası Halkların Demokratik Partisi’ne (HDP) açılan Kobanê Davası’nın karar duruşması yarın görülecek. HDP önceki dönem eş genel başkanları Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş’ın da aralarında bulunduğu 18’i tutuklu 108 siyasetçinin 3 yıldır yargılandığı davada verilecek karar, Türkiye siyasetinin gidişatına dair ipuçları vermesi yönüyle önemli olduğu ifade ediliyor. 
 
4 Kasım 2016 tarihinde gerçekleşen ve Kürt seçilmişlere dönük “siyasi soykırım operasyonu” olarak tarihe kazınan gözaltı ve tutuklamalar sonucu 8 yıldır tutsak bulunan HDP önceki dönem Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ, hem 31 Mart seçimlerinin ardından Türkiye siyasetinde açığa çıkan tabloyu, hem de karar aşamasında olan Kobanê Davası duruşmasına dair sorularımızı yanıtladı.
 
“Baştan sona demokratik siyaseti rehin tutmak, kaybettikleri yarışların öcünü almak için bu davayı kullandılar” mesajı veren Yüksekdağ’a göre, HDP’ye ve dolayısıyla Kürt seçmene dönük olası bir “cezalandırma” kararı; Kürtler, devrimciler ve emekçi kitlelerin hafızasında derin etkilere yol açacak. 
 
Yüksekdağ’ın Kocaeli Cezaevi’nden sorularımıza verdiği yanıtlar şöyle:
 
31 Mart 2024 yerel seçimlerinin üzerinden bir buçuk ay geçerken, seçim sonuçlarının tüm siyasi partiler açısından her geçen gün önemli taktiksel ve stratejik değişikliklere yol açtığını görebiliyoruz. Özet olarak seçim sonuçları kime ve hangi anlayışa ne mesaj verdi?
 
Siyasi iktidar, faşizmle muhalefeti ezme politikalarıyla edindiği uzatma süresinin sonuna gelindi.
 
Mart seçimi her şeyden önce toplumda yaygınlık kazanmış, “değişim olmaz” umutsuzluğunun değişimi anlamına geliyor. 2023 genel seçimlerinde yaşanan umut kırılması yerini başka bir iklime bıraktı. Umut ve halkçı demokratik değişim iklimine girildiğini söyleyebiliriz. Toplumun üzerinde yıllardır biriken ağır baskı ve tekçi faşizan yönetim dayatılması, elbette bir kırılma anına gelecekti. 31 Mart seçimleri böylesi bir andır. Siyasi iktidarın faşizmle muhalefeti ezme politikalarıyla edindiği uzatma süresinin sonuna gelindi. Dolayısıyla toplumun çoğunluğu AKP-MHP ittifakına “dur” diyerek ağır bir yenilgi yaşattı. Bu, sessiz çoğunluğun seçim sandıkları aracılığıyla yönetenlere karşı geliştirdiği bir toplumsal siyasal tepkidir. Tabii ki bu tepkinin temelinde ve arkasında eksikliklerine, kitlesel karakter kazanamamasına ve iddia zayıflığına rağmen politik mücadele dinamiklerinin direnişte ısrarının önemli bir payı vardır. 
 
Halklar ve kadınlar iktidarın toplumu bölme, çatıştırma, nefret ve düşmanlığı kışkırtma, adaletsizliği, yaşamın en küçük hücresine kadar yayma çizgisine son verme isteğini sergiledi. Aynı zamanda yıllardır süren ve iktidarın devamlılık garantörüne dönüşmüş savaş siyasetinin eski hükmünü yitirdiğini görüyoruz. Artık halklar, “bir mermi kaç para biliyor musunuz” sözleriyle açlığa ve yoksulluğa mahkûm edilmeyi reddediyor. Bütünsel bilinç ya da politik bir içeriğin yansıması değilse bile genelleşmiş böyle bir doğal refleks var. Eskisi gibi yönetilmek istemeyenler yönetenlerin, statükosunu güçlü bir biçimde sarstı. Statükoyu revize etmek için seçim sonuçlarını fırsata dönüştürmeye çalışan iktidar bu yolla sarsıntının şokunu atlatmaya çalışıyor. İktidar halkın güçlü, demokratik değişim ve ekonomik refah taleplerine rağmen topu kendi ikbaline, matuf anayasa gündemine çektiriyor. Halklar, saray iktidarına çok güçlü bir mesaj verdi ama muhatapları bu mesajı almış görünmüyor.
 
DEM Parti de yerel seçimlerde, “kaybettirmek” ya da “kazandırmak” değil, “kazanmak” stratejisiyle hareket etti. Özellikle 14 Mayıs Genel Seçimleri ardından açığa çıkan tablodan pay edinmiş DEM Parti’nin “Üçüncü Yol” yaklaşımı, mevcut sonuçlar göz önünde bulundurulduğunda başarılı oldu mu?
 
31 Mart seçimlerinden çıkan sonuç, denklemlerde değişiklik yaratmıştır. Böyle bir değişim sürecinde kendisine ufuk açmayan, öz varlığını geliştirip takip etmeyen her yol kaçınılmaz olarak önce silkelenip tartışmalı hale gelir, sonra da yeni denklemlerden çıkarılır.
 
DEM Parti’nin seçim stratejisi açık bir başarı elde etmiştir. Bu halkların, kadın özgürlükçü çizginin, Üçüncü Yol’da temsil edilen tüm emek ve demokrasi güçlerinin başarısıdır. Seçim sonuçlarını, özellikle demokratik siyaseti tasfiye saldırılarına kuvvetli bir cevap olması bakımından önemsiyorum. Parti kapatma, Kobanê Kumpas Davası’nın gölgesinde, aralıksız tutuklamalar ve siyasi soykırım operasyonları altında kazanılmış bu başarı, direnişin zaferidir. Bizlerin her kazanımı gibi fazlasıyla hak edilmiştir ve helaldir. Bu düzeye tutunarak daha yükseğe ulaşmanın yeni imkanları doğmuştur.
 
Üçüncü Yol stratejisinin gelişerek güçlü bir biçimde vücut bulacağı bir sürecin içerisindeyiz. Kabul etmek gerekir ki 31 Mart seçimlerinden çıkan sonuç, politika haritada ve denklemlerde değişiklik yaratmıştır. Böyle bir değişim sürecinde kendisine ufuk açmayan, öz varlığını geliştirip takip etmeyen her yol kaçınılmaz olarak önce silkelenip tartışmalı hale gelir, sonra da yeni denklemlerden çıkarılır. Yani Üçüncü Yol dediğimiz ve anlık günlük edinimleri ile işlenmeyecek politik strateji, Kurdistan ve Türkiye halkları için dün olduğundan daha hayatidir. 
 
Seçim günü Kurdistan’da seçim sonuçlarını taşımalı seçmenlerle lehine çevirmek isteyen iktidar, sonrasında ise Wan’da halkın iradesine karşı darbe gerçekleştirdi. Ancak halkın ortaya koyduğu irade ile adeta dumura uğradı. Darbe girişimine karşı Cumhur İttifakı içerisinde farklı görüşler ortaya çıktı. Sizce kimler bu sürece müdahale etti?
 
Kürtlere seçme seçilme hakkını layık görmeyen bir iktidar, halk nezdinde tüm meşruiyetini yitirmiştir. Buna sitem eden ve buna isyan eden Kürt halkının tarihsel cevabı dönemsel gidişatı belirlemiştir. 
 
Kayyum darbeciliğine karşı halkın eşsiz mücadele ve kazanımlarının örneklerinden biri yaşandı. Bu sadece güncel değil, tarihsel bir zaferdir. Yıllardır halkın kendi belediyesini geçemeyeceği seçse bile elinde tutamayacağı yönündeki karamsarlık, yılgınlık atmosferine teslim olmayanlar kazandı bu zaferi. Mücadele sürekliliğinin, her şart altında haklılık ve meşruiyetten taviz vermemenin semeresi daha da büyüyen kazanım olmuştur. Bu durum iktidarın 8-9 yıldır yapmaya çalıştıklarının, çöktürme, dibe vurdurma stratejisinin tersidir. Bir halkı çöktürmeye çalışırsanız onda daha güçlü ayağa kalkma duygusunu ve bilincini de beslersiniz. Dolayısıyla kayyum rejimine karşı var olan itiraz, 31 Mart seçimlerinde çok yönlü bir toplumsal ahlaki duruşa dönüştü.  İktidarın kayyum rejimini geliştirerek seçimden önce sandıklara kendi memurlarını kaydederek Kayyum atama hamlesi halkın büyük ahlaki duruşu karşısında istediğine ulaşamadı. Ortada kaçak sahte seçmenlere siyasi demografi ile oynama taktiklerine, kayyumların yarattığı yıkım ve yorgunluğa rağmen kazanılmış bir başarı vardır. Kürtlere seçme seçilme hakkını layık görmeyen bir iktidar, halk nezdinde tüm meşruiyetini yitirmiştir. Buna sitem eden ve buna isyan eden Kürt halkının tarihsel cevabı dönemsel gidişatı belirlemiştir. 
 
Politik, bilinçli halk; hakikati dönemi belirlediği gibi geleceği de belirleyecektir. Nasıl kazandığını ve egemenlerin siyasi ilkelerini aştığında daha neler kazanabileceğini bilen bir halk hakikati vardır. Wan'daki kayyum girişimine asıl olarak halk müdahale etti. Seçimlerden sonra iktidarın şu veya bu gerekçelerle belediyelere el koyma girişimlerinde bulunacağı tahminleri zaten vardı. Yeterince bilinmeyen halkın bu olası darbe girişimine ne düzeyde yanıt vereceği idi. Eğer halk başta Wan olmak üzere bütün Kürt kentlerinde ve batıda güçlü bir demokratik direniş sergilemeseydi ben AKP’de de farklı sesler çıkacağını, çıksa da gündeme oturacağını düşünmüyorum. Halkın görkemli ayağa kalkışı ve geniş kesimlerin demokratik paydada birleşerek seçilmiş belediye eş başkanı sahiplenmesi karşısında iktidar bloku kayıtsız kalamadı ya da dümen kırdı. Dikkate değer başka bir noktada şu;  Faşizmin kayyum mekanizması artık halkın direnci karşısında da anlamını yitirdi. 
 
Cumhur ittifakı içindeki kliklerin arpalığı, rüşvet, yolsuzluk barınağı haline getirildi belediyeler. Çürüme ve yozlaşma sembolüne dönüşen bu mekanizma AKP’yi bölgede tabelası dahi sallanan bir partiye dönüştürdü. Kürt açılımı yerine ikame ettikleri HÜDA-PAR açılımı ise tam bir fiyaskoya dönüştü. Böylesi koşullarda üstelik sıcağı sıcağına, Wan Belediyesi’ne siyasi darbe yapmanın akıllıca olmadığını düşünen AKP’liler oldu. Karşılarında yılmayan hakkından vazgeçmeyen iradesini alanlarda savunan halk olmasa, yeni kayyum ve türevlerinden yiyeceklerinden kimsenin şüphesi olmaz.
 
Wan’a yapılan darbe girişimi, bir “ön yoklama” mıydı? 
 
Elbette en bilinen anlamıyla belediyeleri gasp etmenin bir yoklamasıydı. Hepimiz biliyoruz ki tehlike henüz geçmedi ama gideceği yolu nasıl bir hareket tarzı izleyeceğini bilen ve her deneyimde bildiğini yineleyen bir toplumsal mücadele gücü gelişiyor. Özgürlük yürüyüşünde, Newroz’da zorlu yollarda bütün diriliği ve heybetiyle siyasete müdahale eden halk bölükleri artık iradesinin yoklanmasını ve sabrının zorlanmasını istemiyor. İktidar kendini Kürtlere yoklama çekerek, DEM ve demokrasi güçleri üzerindeki baskıyı arttırarak kurtaramaz. İktidar ve saray rejimi asıl çürüyüp dökülen iç dinamiklerini yoklamalı. Bunu yapma kabiliyeti var mı? Tartışılır.
 
Seçim sonuçlarının güç ilişkilerini ve dengeleri de değiştirdiği iddia ediliyor. AKP’nin bir politika değişikliğine gideceği yönünde tartışmaların sürdüğü bir süreçte son olarak Erdoğan’ın, “siyasette yumuşamaya ihtiyaç var” söylemlerini nasıl değerlendirmek gerekiyor? Yumuşama sizin de yargılandığınız Kobanê Davası’nda yaşanan hukuksuzlukların son bulmasıyla da ilintili mi?
 
Dengelerin değiştiği doğrudur. DEM Parti, Kürt, sol, sosyalist ağırlık mevcut dengelerin bozulmasında belirleyici rol oynadı. Bilhassa Kürt oyları CHP’nin kazanımlarının da ana belirleyen oldu. Aynı ölçüde iktidarın kaybetmesinin de ana belirleyeniydi. Yumuşama söylemleri ise şimdiye kadar saray iktidarının yaşadığı ağır yenilgiyi yumuşatma gayretinden öte gidemedi. Henüz kimse bu soyut söylemin nerede karşılık bulduğunu göremiyor. Sopayla silahla yönetilmeye tahammül kalmadığı ortada ama iktidarın yumuşama kapasitesi, kabiliyeti kaldı mı? Asıl mesele bu sürekli gaza basmaya çalışanların normal viraj almaları mümkün mü?
 
Peki muhalefetin bu söylemlere bu kadar kolay adapte olmasını nasıl değerlendiriyorsunuz? 
 
İktidarla birlikte ana muhalefet de yumuşamada uzlaşmalı söylemine sarıldı. İlginç olan, Erdoğan ve saray rejimi “adı var, kendi yok” yumuşama uzlaşı beyanlarını ve görüşmelerini halihazırda kendi eksenini belirlemek için kullanıyor. Kobanê Davası’na gelince, eğer gerçekten iktidarın yumuşamaya gitme niyeti varsa, bunu her şeyden önce yargı alanında görmek gerekir. Zira muhalefeti toplumu baskılamanın, bölmenin düşman hukukunu uygulama alanı yargıdır? Tabii bizim asıl ilgilenmemiz gereken husus, toplumsal mücadeleyi antifaşist hareketi, kadın özgürlük yürüyüşünü hiçbir sınır ve beklentiye tabi olmaksızın kendi bağımsız mecrasında geliştirmektir. Bugüne kadar olduğu gibi bundan sonrada güçlü halk hareketleri olmadan hiçbir otoriter faşist yapı değişmedi, değişmez. Biz her zaman olduğu gibi kendi mücadele kanalımızı ve kararlılığımızı geliştireceğiz.
 
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, 16 Mayıs’taki Kobanê Davası duruşmasına bir heyet göndereceğini açıkladı. “Kürtler hariç” ısrarını CHP açısından nasıl değerlendiriyorsunuz? CHP'de Kürt sorununa ilişkin bir politika değişikliğinden bahsedebilir miyiz?  
 
CHP iktidar iddiası taşıyan bir ana muhalefet partisi olarak Kürt sorununun demokratik çözümü konusunda hala bütüncül bir program açıklamadı. Bu konu siyasi iddiasında zayıf tarafı olmaya devam ediyor.
 
Geliştirilen bu tutum her şeyden önce CHP’nin demokrasi iddiasıyla uyumu ve tutarlılığı açısından normal olandır. Ne yazık ki memlekette demokratik normalitenin şirazesi epeyce kaydığı için siyasetin zorunlu gerekliliklerini yerine getirmek bile sıra dışı bir duruma dönüşür. Elbette CHP’nin daha önceki yaklaşımlarıyla kıyaslandığında bir gelişme yaşandığını da kabul edebiliriz. 
Kayyum darbesi yapanların bile artık böyle gitmez diye kendi aralarında tartıştığı bir konjonktürde,  ana muhalefet partisinin buradan çok ileri bir tutum sergilemesi hem normal, hem de zorunludur. Aynı zamanda CHP’nin son yıllardaki seçim başarılarında tartışmasız belirleyici olan Kürt seçmene daha fazla saygı ve sorumluluk borçludur. CHP iktidar iddiası taşıyan bir ana muhalefet partisi olarak Kürt sorununun demokratik çözümü konusunda hala bütüncül bir program açıklamadı. Bu konu siyasi iddiasında zayıf tarafı olmaya devam ediyor. Kobanê Davası’nı yakından izlemeleri Türkiye demokrasisinin gelişimi ve bu alandaki kriz unsurlarının çözümü bakımından önemli. Tabii CHP yönetiminin son dönemde spesifik olarak Gezi Davası’na odaklandığını görüyoruz. Yaygın hukuksuzluk ve kumpas davaları konusunda bütünlüğü bozmayan toplumsal vicdanı yaralayan bir yönelime ihtiyaç var. Gezi, Kobanê ve tüm hukuksuz siyasi davalar karşısında bütünlüklü bir muhalefet cephesi örülmeli.
 
Türkiye’deki devrimci, sosyalist ve demokrasi güçleriyle birlikte bir bileşen hukuku inşa edildi. Fakat son genel ve yerel seçimler sürecinde bu konu etrafında çok büyük tartışmalar gelişti. Önümüzdeki dönemde Türkiye devrimci hareketi ile Kürt siyasal hareketinin yanyanalığına hangi açıdan ihtiyaç var? Ve bu birliktelik geçmiş dönemdeki deneyimlerden yola çıkılarak nasıl bir gelişim sağlamalı? 
 
Tarih büyük tufanlara gemisiz, düzensiz yakalananların silinişiyle doludur. Bu nedenle oluşturulmuş politik birikim ve donanımın değerini iyi bilmek ve yükseltmek gerekiyor.
 
Yaşamın bütün sorun ve yetmezliklerinden bağışık olarak, HDK- HDP geleneğinin ve bugün DEM Parti’nin en güçlü yanı, bileşenliğin yarattığı bütünlüğün sinerjisini taşımasıdır. Elbette her bir aşamada bizleri tıkayan sorunlarla yüzleşip çözmemiz gerekir. Ama şunu unutmamak gerekir, bizlerin demokratik siyaset stratejisi, bu fikrin ve paradigmanın etkisiyle, tarihsel kazanımlara ulaştı. Eril egemen statükonun en amansız saldırılarına, temsil ettiği bu çizginin gücü nedeniyle maruz kaldı. Bu gücü biz unutursak ya da önemini silikleştirirsek, kendi deneyimlerimize ve öz gücümüze yabancı kalırız.  Bugün tam tersine DEM Parti’de ve HDK’de temsilini bulan Üçüncü Yol’a daha sıkı sarılmamız, bu yoldaki yıpranmaları, aşınmaları, onarmamız gerekiyor. 
 
Siyasi iktidar ve düzen siyaseti başta Kürt politik, özgürlük hareketi olmak üzere Türkiye, devrimci, sosyalist dinamiklerine karşı uzun süredir stratejik saldırılar gerçekleştiriyor. Strateji ve oyun belli. Herkesi kendi sınırları içine göndermek, o sınırlar içinde boğmak ya da etkisizleştirmek, bu saldırı ve yönelimlere prim verme lüksümüz yok. Bütün ezilenlerin kurtuluşu ve kaderi birbirine bağlı. Etrafımıza bir bakalım, dünyaya bölgeye memleketin iç dinamiklerine ve toplumsal gelişmenin yönüne dikkat edelim. HDP, tam da böyle bir dönemin tarihsel geçiş sürecini öngörerek kuruldu. Tarih büyük tufanlara gemisiz, düzensiz yakalananların silinişiyle doludur. Bu nedenle oluşturulmuş politik birikim ve donanımın değerini iyi bilmek ve yükseltmek gerekiyor.
 
Kobanê Davası’nı biraz daha konuşalım istiyorum. Mahkemeden tahliye bekleniyordu ancak mahkeme kararını değiştirerek, tutukluluğa devam diyerek 16 Mayıs’ta hükmün açıklanacağını ifade etti. Bu karar değişikliğinin usul eksikliklerine dayandığını mı düşünüyorsunuz, yoksa iktidar henüz sizin şahsınızda HDP siyasetine dönük bir karar veremedi mi? 
 
Baştan sona demokratik siyaseti rehin tutmak, kaybettikleri yarışların öcünü almak için bu davayı kullandılar. 
 
Kobanê Davası zaten en baştan beri hukuk ve bu kavramın temel anlamı olan usul bakımından tam bir facia. Böylesine usul skandalının yaşandığı, bir davadan normal koşullarda karar verilmemesi gerekiyor. En azından görüntüyü kurtarmak için dosyayı ıslah etmeleri lazım. Ama tabi burası sarayın ve saray savcısı MHP’nin Türkiye'si. Yargı kararları ve pratiğiyle bize ve bütün topluma böyle diyorlar. Karar verilir veya verilmez. Bunun artık bir önemi yok. Baştan sona demokratik siyaseti rehin tutmak, kaybettikleri yarışların öcünü almak için bu davayı kullandılar. Halklarımıza saldırıp siyasi soykırıma tabi tuttukları sürece kaybetmeye devam edecekler. Kararlılar mı, kararsızlar mı bilmem ama bizim içimiz rahat, yüreğimiz ferah. En azından onlar her kaybettiğinde 8 yılı bulan esaretin anlam kazandığını düşünüyoruz.
 
Bizi bu kumpas davasıyla, onun baskı ve kötü muameleyi aşan ağırlığıyla, yoğunluğuyla cebelleştirmek için çok uğraştılar. Ama her duruşmayı politik mücadele ağını ve alanı olarak gördük. Aynı zamanda kadınların, halkımızın, partimizin görev çağrıları karşısında geri durmadık. Yine kendi görevimize, kendi kararlarımıza yoğunlaşacağız.
 
Demokratik siyasete dönük bir cezalandırma kararı, Türkiye siyasetine ve halklara neler kaybettirir? Ve iktidara da kaybettirir mi? 
 
Kobanê Davası ve bütün HDP’li seçilmişlere yönelik siyasi davalar, en baştan beri sadece bizleri cezalandırmayla sınırlı değildi. Bütün topluma emek ve özgürlük güçlerine esaslı bir gözdağı sınır çekme anlamı taşıyordu. Kobanê, Gezi gibi davalarda sonucu iktidar yargısının vicdanına bırakmak, dayatılan bu çizgiye teslimiyet ve mahkumiyet yolunu açar. Meşru ve haklı toplumsal hareketlerin mahkum edilmesini temelden reddetmek üzerine kurulu bir politik tavrın sergilenmesi genel toplumsal yarar açısından hayatidir. İktidar açısından baktığımızda fazla söze gerek yok. Kobanê'nin ve HDP’nin, yani Kürt halkının onuru, iradesi ve Türkiye gerçeğiyle kurduğu bağın yargılandığı, mahkum edildiği bir kararın geri dönüşü günlük olamaz. Başta Kürtler ve halkların demokratik birliğine köprü olan devrimci, özgürlükçü emekçi, sol kitlenin bilincinde ve hafızasında derin etkilere yol açar.
 
16 Mayıs’ta siz siyasetçilerin son sözleri de alınacak. Figen Yüksekdağ’ın bu tarihsel davadaki son sözü ne olacak?
 
Ben ve dava arkadaşlarımın çoğu son sözlerimizi yaklaşık 2 ay önce tamamladık. O gün söylediklerimi tekrarlayabilirim sadece. Son sözü direnenler söyler, dün de bugün de. 
 
MA / Fırat Can Arslan 

Diğer başlıklar

22:11 Küba’da 6.8 büyüklüğünde deprem
22:06 Êlih’teki mitinge katılım çağrısı
21:58 Qoser'de meşaleli yürüyüş: Kürt halkının iradesi kazanacak
21:35 Rojin Kabaiş için X’te eylem
21:06 Qamişlo’da göçmenlik ve mültecilik paneli
20:35 Werîşe Mûradî’ye idam cezası verildi
20:08 Lübnan’da ölenlerin sayısı 3 bin 189’a yükseldi
19:53 Kayyımları savunan Erdoğan, protestoları hedef aldı
19:35 Wêranşar’da bir kadın katledildi: 2 korucu gözaltında
19:30 Gever’deki kuş cennetinde yangın
19:08 İsrail’den Şam’a saldırı
18:55 ‘İktidar kayyımda ısrar ettikçe daha büyük kaybedecek’
18:39 Şehba’da Toplumsal İşler Meclisi kuruldu
18:36 Şengal’de SİHA saldırısı: Bir kişi hayatını kaybetti
18:02 Xelfetî’de yürüyüş: Kayyım gidecek biz kalacağız
17:53 Mahkeme kaçırılan Êzidî çocuğun vasiliğini DAİŞ’li aileye verdi
17:31 Kocaeli’de bir kadın katledildi
17:19 Özerk Yönetim heyetinden Hol Kampı’na ziyaret
17:08 Riha'da şüpheli çocuk ölümü
16:39 Êlih’te TOMA direnişe çarptı!
15:46 ‘Kayyım değil demokrasi’ buluşması: Gücümüzü haklılığımızdan alıyoruz
15:39 KESK Dîlok Şubeler Platformu’ndan Xelfetî’deki direnişe destek
15:29 Agirî'de 25 Kasım’ın startı yürüyüşle verildi
14:47 Polis şal û şepikle düğüne giden gençleri gözaltına almak istedi
14:09 Xelfetî'de direniş sürüyor: Polise ‘işkence’ tepkisi
13:59 Uçar: Öcalan’ın paradigmasıyla gerçek barışı kuralım
13:26 Asker ablukayı kaldırdı: Heyet Êlih'e hareket etti
13:18 Kuzey ve Doğu Suriye’de 25 Kasım programı açıklandı
12:49 Şerife Muhammedi’nin ilk duruşması 14 Kasım’da
12:23 Gar Katliamı’nın 109’uncu ayında yaşamını yitirenler anıldı
11:53 CHP kayyım uygulaması için medya takip kurulu oluşturdu
11:23 Esenyurt Belediyesi kayyımına tepki: Hangi yüzle geldin
11:01 Arap Kadınlar Meclisi’nden TAJÊ’nin kampanyasına destek
10:45 DFG Kasım ayında katledilen gazetecileri andı
09:26 Yolcu otobüsü devrildi: 2 ölü, biri ağır 15 yaralı
09:16 Jin dergi ‘Etki ajanlığı’ düzenlemesini kapağına taşıdı
09:11 KDP'nin 'korsanvari' uygulamasını anlattı
09:10 Uçar: Abdullah Öcalan eşit düzlemde sürece muhatap olarak katılmalı
09:08 Esenyurt’ta kayyımı protesto eden yurttaşlar: Oyumuzun arkasındayız
09:05 Kardeşler irade gaspına karşı nöbette
09:05 Rektör cinsel saldırı yerine özsavunmaya ceza verdi
09:03 İHD'li Çapraz: İdare ve Gözlem Kurulları kapatılsın
09:01 Raportör Schennach Öcalan ile görüşmek için başvuru yapacak
09:00 Xelfetî'de kesintisiz direniş: Gaspı ve işgali kabul etmiyoruz
09:00 Kadınlar ‘özgürlüğün özgürlüğümüzdür' şiarıyla yürüyecek
09:00 10 KASIM 2024 GÜNDEMİ
08:49 Cizîrli genç iş cinayetinde yaşamını yitirdi
01:19 Narin Güran davasında tutukluluğa devam kararı
01:14 Hezex’te irade gaspına karşı yol kapatma eylemi
01:09 Valilikten gazetecilere silahlı tehdide dair açıklama
00:46 Vekillerin gözaltındaki gençlerle görüşmesine izin verilmedi
09/11/2024
23:30 Kadın Tiyatro Festivali'nde 2 oyun sahnelendi
23:11 DEM Partili Akça: Batman Emniyeti'nde gençlere işkence yapılıyor
23:08 Êlih ve Mêrdîn'de gençler sokakları terk etmiyor
22:59 Nûpelda Tiyatro 'Çikûs' ile izleyiciyle buluştu
22:00 Êlih'te polisler boş sokakları gaza boğdu
20:54 Gençlerden kayyım protestosu: Zırhlı araç çekiciyle kaldırıldı
20:40 Sanatçı Xecê'nin konserleri de iptal edildi
20:18 Uçar: Çözüm için muhataplarıyla masaya oturmalısınız
19:17 Gazeteci Karabay tutuklandı
19:10 Zimbabve’de 'Abdullah Öcalan’a özgürlük' eylemi
18:24 Êlih’te gözaltı ve tutuklama bilançosu
18:18 Kayyıma karşı direniş her yerde: Bu karanlık dağılacak
18:06 Amedspor berabere kaldı
17:26 Mêrdîn’de binlerin katılımıyla yürüyüş: Barışa hazırız, kandırılmaya yokuz
17:02 DEM Parti’den çağrı: Tecridi kaldırın, barışı birlikte inşa edelim
16:43 Hayvan hakları savunucularından AYM’ye: Yasayı geri çek
16:30 'Kadın dostu kentler' paneli
16:16 İzmir'de 3 kişi tutuklandı
16:05 Elih’te kitle ‘Jin, jiyan, azadî’ sloganıyla eylemde
15:56 Ekolojistlerden Kazdağları tepkisi: Katil Cengiz defol!
15:50 İki kentten hasta tutsaklar için çağrı
15:31 Kayyım protestoları: 47 ilde 235 gözaltı
15:27 Narin Güran davasının üçüncü günü
15:20 DEM Parti tüm kesimlere Kürt sorunu için 'çağrı' yapacak
15:19 Bayındır: Samimiyseniz Öcalan üzerindeki tecridi kaldırın
14:58 Êlih’te yürüyüş: Direniş tarihimize ihanet etmeyiz
14:39 Wan'da 25 Kasım programı belli oldu
14:14 HDK 13’üncü Genel Kurul sonuç bildirgesi: Ortak mücadele zaruridir
13:55 KHK eylemi 110'uncu haftasında
13:30 Kadınlar Xelfetî'de: Çözümün yolu İmralı'dan geçiyor
13:21 28 yıldır kardeşini arıyor: Devletin her eve bir can borcu var
13:00 ‘Gözaltında kayıpların nedeni Kürt sorunundaki çözümsüzlüktür’
12:30 Xelfetî'de gelir-gider tablosu eylem alanına asıldı
12:29 Pakistan’da patlama: 24 ölü
12:22 Kartal'da 8 Aralık'ta 'İnsanca Yaşam' mitingi düzenlenecek
11:59 Amed’te ‘Sağlıklı toplumla özgür geleceğe’ çalıştayı
11:57 Aile hekimleri 2-6 Aralık'ta iş bırakacak
11:43 Köpekli işkenceyle gözaltına alınan Erol’a ev hapsi
11:19 Xelfetî'de nöbet altıncı gününde
10:51 Kayyım kararına karşı İdare Mahkemesi'ne başvuru
10:39 Eylemler geceye yayıldı: Kayyımlar gidecek
10:32 DEVA Partili İdris Şahin: Erdoğan Bahçeli'nin açıklamalarını ete kemiğe büründürmeli
10:17 Barış Anneleri kayyım nöbetinde: Zulme boyun eğmeyiz
10:14 Nevzat Bahtiyar 'Sakladığın bir şey var mı' sorusuna 'Hatırlamıyorum' yanıtı verdi
09:39 Meslek örgütlerinden gazeteci Mizgin Sönük için çağrı
09:34 Özgür ve eşit yaşamın modeli: Eşbaşkanlık
09:20 'Kayyım atamaları seçimleri yaptırmamaya kadar ulaşabilir'
09:15 Gençler: Belediyeyi geri alana kadar direneceğiz
09:04 ‘Türkiye umut hakkını uygulamazsa Avrupa Konseyi’nden çıkartılabilir’
09:02 Kayyımın talimatıyla belediyeye alınmayan seçilmişler: Mücadelede ortaklaşalım
09:02 DEM Partili eşbaşkanlar: Kayyıma geçit vermeyeceğiz
09:01 Agirîliler: Kayyım politikasına karşı Kürtler birlik olmalı
09:00 09 KASIM 2024 GÜNDEMİ
08/11/2024
22:29 Xelfetî'de 10 tutuklama
22:22 Halk iradesine sahip çıkıyor: Teslim olmayacağız
21:52 Rojda'nın konseri Küçükçekmece Belediyesi tarafından iptal edildi
21:43 KDP’nin sınır dışı ettiği HDP’lilerden açıklama
21:36 Astana toplantısı 11-12 Kasım’da yapılacak
21:23 Mêrdîn’de bir kişi tutuklandı
20:58 Lübnan’daki saldırılarda 3 bin 117 kişi yaşamını yitirdi
20:45 DFG: Gazetecilere saldırı girişimini kabul etmiyoruz
19:55 Kendilerini polis diye tanıtan kişiler gazetecileri silahla tehdit etti
19:42 ‘Aynı çatı altında bulunmak istemiyorum’ diyerek belediyeden istifa etti
18:35 Eskişehir’de Kazdağları için eylem: Doğamızı koruyacağız
18:26 Kadın tutsaklardan, idam cezası verilen Pexşan Ezîzî için çağrı
18:06 Mêrdîn’de 5 kişi gözaltına alındı
17:50 Amed Barosu’ndan Şêx Said’e yönelik hakaretler nedeniyle suç duyurusu
17:19 Xarpêt’te 5 büyüklüğünde deprem
17:07 Botan'dan seslendiler: Sözünüzde durun İmralı kapılarını açın
16:52 DEM Parti Kadın Meclisi: ‘Kadının soyadı’ maddesinin çıkarılması yeterli değil
16:44 DEM Parti MYK yarın 'kritik gündemle' toplanacak
16:40 Xelfetî'de esnaf ve yurttaşlara kayyım ablukası
16:37 Amed’de bir genç gözaltına alındı
16:35 Mêrdîn ve Adana'da yarın yapılacak kayyım protestolarına çağrı
16:33 Êlih'te direniş 5'inci gününde: Vali bu halkın huzurunu kaçırıyor
16:28 Alduş'ta şüpheli kadın ölümü
16:23 Êlih’te saldırıya karşı gençler eylemde
16:21 Bazîd'de kayyıma karşı yürüyüş
16:16 Narin Güran davası: Aile toplantısını askerlerin kontrolünde aldık
16:15 Artemêt Belediyesi'nden şiddete karşı tutum belgesi
16:12 HDK Kadın Konferansı sonuç bildirgesi: Direncimizle yeni yaşamı kuracağız
15:48 Arjantin'de ‘Öcalan’a özgürlük’ kampanyası başlatılıyor
15:45 Amed'de kitlesel yürüyüş: Kayyımları bu topraklardan temizleyeceğiz
15:25 1 Eylül'de tutuklanan gençler hakkında tahliye kararı
15:05 Kayyıma 'belediyeyi boşalt' diye seslenen genç tutuklandı
14:50 Keskin Bayındır Gever’den seslendi: İmralı kapılarını açın
14:43 DAD’dan Dervişoğlu'na: Elinden urgan düşürmeyen ırkçı
14:37 Xelfêtî’de ‘Hayali kayyımcılık burada meftundur’ mesajı
14:27 Xelfetî kayyımı da Kürtçeyi sildi
14:20 KDP, HDP temsilcilerini Hewler’den çıkarttı
14:14 Wan'da kayyım protestosu
13:48 Mülteci kadını taciz eden doktor tutuklandı
13:31 'Kadın katliamlarını önleyici politikalar geliştirilsin'
12:57 Tutsağa askeri nizamda yürüyüş dayatması ve ölüm tehdidi
12:35 Gazeteciye yöneltilen suçlama: Röportaj almak ve vermek
12:30 ‘Bir dahaki seçime kadar burada barikatlar mı olacak’
12:11 Erdoğan'dan yargıya 'kayyım' tebriği
12:01 Kayyım polis için ağaç budadı
11:12 Aileler İmralı’ya gitmek için başvurdu