Yüksekdağ: Kadınlar toplumsal cesareti örgütledi

img

İSTANBUL - İktidar ile kurulu düzen muhalefetinin sonunun geldiğini ifade eden Figen Yüksekdağ, demokratik yeniden kuruluş için kadın iradesine işaret ederek, “Sokak mücadelesi toplumsal cesareti örgütledi" dedi. 

Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski Eş Genel Başkanları Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş'ın da aralarında bulunduğu 9 HDP'li milletvekili, 4 Kasım 2016 tarihinde gece yarısı evlerine düzenlenen operasyonlarla gözaltına alındı, tutuklanmaları için dokunulmazlıkları AKP, MHP ve CHP'nin oylarıyla düşürüldü. Yaptığı açıklamalar, katıldığı eylemler ve mitinglerdeki konuşmaları suçlama konusu yapılan Yüksekdağ’ın milletvekilliği de 21 Şubat 2017 tarihinde düşürüldü. 
 
Tutukluluğunun 6’ncı yılına giren Yüksekdağ, Kandıra 1 No'lu F Tipi Hapishanesi'nden 8 Mart dolayısıyla sorularımızı yanıtladı.
 
Garibe Gezer, Aysel Tuğluk ve cezaevlerinde yaşamlarını yitiren hasta tutuklularla birlikte gözler cezaevlerinde yaşananlara çevrildi. Bulunduğunuz Kandıra Cezaevi’nde Garibe Gezer yaşamını yitirdi. Yine aynı cezaevinde siyasetçi Aysel Tuğluk, hastalığına rağmen tahliye edilmiyor. Siyasi tutuklulara dönük bu uygulamaları nasıl değerlendiriyorsunuz?
 
Cezaevlerindeki siyasi tutsaklara yönelik ağır faşizm uygulamalarıyla içeriden çok dışarıya mesaj veriliyor. Amaç siyasi mahpuslara ölümü, zulmü gösterip, halkı sıtmaya razı etmek. Topluma, ‘Tekçi faşist rejime itiraz edersen ya da hak ararsan, mücadele ve verirsen sonun onlar gibi olur’ demek istiyorlar. Yaratılan korku ve suskunluk iklimini daha fazla korku, endişe ve acı yayarak tahkim etmeye çalışıyorlar. Ama hapishanelerde sadece ölüm ve zulüm yok. Aynı zamanda güçlü bir direniş geleneği de var. Kendini mücadeleci zeminde sürdürme pratiği var. Her boyutuyla darbe dönemlerini aşan tecrit ve saldırılara rağmen siyasi tutsaklar hala moral üstünlüğü koruyabiliyor. Çünkü haklı ve meşru tarafta olmak önemli bir güçtür.
 
Hapsetme ve siyasi cezalandırma politikaları dün olduğundan daha maksimal ve güncel bir sorun. Bu nedenle güncel siyasetin merkezinde daha ciddi yer edinmesi de kaçınılmaz. Bugün siyasi iktidarın varlığı, cezaevlerinin varlığıyla doğru orantılıdır. Hiçbir zaman ve dünyada hiçbir ülkede bu kadar cezaevi yok mesela. Nüfusu milyonlarla ölçülen despotik ülkelerde bile 300 binlik mahpus oranını zor bulursunuz. Hapsetmek ve yeni hapishane yapmak AKP-MHP iktidarının yönetim şekli haline geldi. Cezaevleri üzerine hem siyasi hem ticari bir düzen kurdular. İşin sömürü, rant, iktidar kadrolarını besleme boyutları iyi araştırılmalı. Paralel bir piyasa oluşturdular. Bir taraftan muhalifleri, hak ve özgürlük isteyenleri tecrit ve insanlık dışı siyasi yöntemlerle saf dışı bırakma, diğer taraftan bununla da yetinmeyip mahpuslar üzerinden rant sağlama sistemi işliyor.
 
Cezaevleri dışarıda ‘ölüm evleri’ olarak tanımlanmaya başlandı. Siz içerdeki tabloyu nasıl görüyorsunuz?
 
 
Cezaevlerinde derinleşen zulüm politikalarıyla halkların, kadınların, özgürlük ve demokrasi güçlerinin direnç damarı kesilmeye çalışılıyor. Kurdukları korku kalelerindeki direnişin topluma yayılmasını istemiyorlar. 
 
İşin en kritik kısmı cezaevlerinin adeta ‘ölüm evi’ne dönüşmüş olması. Pandemi bahanesiyle mahpuslar neredeyse nefes alamaz hale geldi. Eşitsiz uygulanan yargı paketleriyle adli mahkumların çoğu salıverildi ama siyasi tutsaklar ve geride kalanlar en ağır ve insanlık dışı şartlarda yaşamaya mecbur bırakıldı. Son zamanlarda artan hasta tutsak sayısı ve ölümler bu politikaların sonucu. Diğer yandan hücre şartları, işkence ve zülüm uygulamaları arttı. Garibe Gezer ile ilgili suç duyurusu ve soruşturmalarda, sorumlular kollanıp, hiçbir hesap verilmezken; protesto hakkını kullanan biz siyasi tutsaklara ‘gereksiz slogan atmak’ suçundan iletişim cezası verildi. Siyasi mahpuslara karşı derinleşen ölüm, zulüm politikalarıyla halkların, kadınların özgürlük ve demokrasi güçlerinin direnç damarı kesilmeye çalışılıyor. Kurdukları korku kalelerinin tam içinde insanların direnebileceği, yaşayabileceği kendini üreterek teslim olmayacağı, fikri bastırılan toplum tarafından bilinmesine, yayılmasına tahammülleri yok. Bu nedenle saldırının dozu her gün daha fazla artıyor. Direniş ve dayanışma da buna paralel olarak artmak durumunda. Bilhassa, hasta tutsaklar konusunda siyasi sınırların ötesine geçmeye, bir toplumsal vicdan hareketi için seferber olmaya ihtiyaç var.
 
Bir taraftan ülkeyi bu şekilde yöneten bir AKP-MHP ittifakı diğer taraftan CHP ve İyi Parti’nin bir araya geldiği Millet İttifakı var. Muhalefetin pozisyonunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
 
Öncelikle, Millet İttifakı ve son dönemde 6 siyasi parti çerçevesiyle yürütülen muhalefet girişiminin iktidara alternatif olma zorunluluğunu ne düzeyde kavradığına bakmak lazım. AKP-MHP ittifakı, bu kadar aleni şekilde yönetim kabiliyetini ve yurttaşlar üzerindeki karşılığını yitirirken, ‘anketler mücadelesinde’ bile olması gereken başarı sağlanamıyor. Ekonomik ve siyasal çöküşün korkunç seviyeye gelmesinden hareketle, iktidarın bu enkazın altında kalacağı ve sorunun da böylece çözüleceğini bekleyen bir muhalefet zihniyeti var. Oysa ki muhalefet de çöküşün altında kalabilir ve uzun süre kendine gelemez. Tarihte ve bugün, dünyanın farklı yerlerinde bunun pek çok örneği var. Aslında iktidarla birlikte, kurulu düzen muhalefeti de sona geldi. Döviz kuruna endeksli muhalefet parametrelerinin, boş tencere siyasetiyle siyasetsizliğin üstünü kapamaların sonuna gelindi. Halka daha fazla şey söylemek ve yapmak zorundalar. En azından dünyada gelişen düzen içi demokratik değişim cereyanından bir parça havaları değişir mi emin değilim. Ama topluma, bu kadar büyük bir yıkım ve karanlığa karşılık, parlamenter sisteme geçiş dışında ele gelir bir şey önermiyorsanız ciddi sorun var demektir.
 
Bugün yaşanan ekonomik ve sosyal krizin kaynağında sadece tek adam rejiminin değil, faşizmin durduğu gerçeğiyle yüzleşme çizgisi ve kabiliyeti sergilenmesi gerekir. Türkiye tarihi boyunca burjuvazinin her rengi kendi rejimini, yani faşizmi doğurdu. Bu zeminden beslenen AKP-MHP iktidarı da, kısmen kara-mafya benekleri olan burjuvazisi için yeşil faşizmi yarattı. Tutarlı, anti-faşist, demokratik bir programa sahip olmayan, başta Kürt sorunu gibi temel meselelerde farkını ortaya koymayan, iktidar zihniyetinden ileriye dönük kopuş gerçekleştirmeyen hiçbir siyasal oluşum gerçek bir alternatif olamaz ve halkta güçlü bir taraflaşma, toparlanma sağlayamaz. Bir süre daha kendini idame ettirenler, muhalefet koltuğu konforunu garantiye alanlar ya da iktidarla muhtemel bir pazarlıktan kendince karlı çıkanlar olabilir ama bunun faturası memlekete ve halklara çok ağır çıkar. Ama iyi bir ihtimal daha var; değişmeyen muhalefet, çakılıp kalmış siyasi statüko, değişen halk gerçeği ve hareketiyle aşılabilir.
 
 O halde üçüncü bir seçeneğe ihtiyaç var. 
 
Türkiye'de siyasi zeminin bu denli daraltıldığı, gelişmenin bile muhalefetteki Millet İttifakı'nın 6 partili ittifaka dönüşmesiyle sınırlandırıldığı bir denklem karşısında ‘Üçüncü İttifak’ kaçınılmaz ve zorunludur. Zira memleketteki derin politik sorunlar, bu iki faktörlü denklemle çözüme kavuşturulamaz. Türkiye ve Kürdistan halklarının özgürlük ve refahını güvenceleyecek, kapsayıcı, tutarlı bir demokrasi programına dayanan ‘Üçüncü İttifak’a duyulan ihtiyaç daha da derinleşmiştir.
 
HDP'nin çağrısıyla sol, sosyalist parti ve oluşumlar bir araya geldi. Yürütülen tartışmalarda ülkenin temel sorunlarına karşı ortak mücadele vurgusu öne çıktı. Bu gelişmeyi nasıl değerlendiriyorsunuz?
 
 
Demokrasi İttifakı, antifaşist cephe politikasına dayalı bir ittifaktır. Bu, dar, faydacı ve seçim endeksli bir anlayıştan ziyade, sistem siyasetinin çıkmazına karşı bağımsız bir ‘Üçüncü Seçenek’ olmaktır.
 
HDP'nin sol, sosyalist partilerle bir araya gelişi ve ziyaret trafiği, aynı zamanda güncel siyasetteki işbirliği bu anlamada çok önemli ve doğal olarak ciddi bir beklenti de doğuruyor. Tabii, beklendiği gibi HDP'nin ‘Üçüncü İttifak’ tanımı hiçbir zaman seçim hedefi ve atmosferine endeksli olmadı. Uzun zamandır HDP ve Halkların Demokratik Kongresi'nin (HDK) üzerinde çalıştığı, çeşitli biçimlerde pratik örnekleri ve sonuçlarının ortaya çıktığı “Demokrasi İttifakı”, antifaşist cephe politikasına dayalı bir ittifaktır. HDP'nin çıkış fikri, Üçüncü Yoldur. Yani, sistem siyasetinin sıkışmış, eskimiş, kendini üretemeyen, tam da bu nedenle birbirine alternatif olamayan kutuplaşma karşısında bağımsız bir ‘Üçüncü Seçenek’ olmaktır.
 
HDP’nin parti içyapısı dahi, demokratik koalisyon işleyişine sahiptir. Bu nedenle HDP'nin ittifak meselesini taktiksel, konjonktürel, dar, faydacı ve seçim endeksli ele alması yapısal olarak mümkün değil. Bugün de geliştirilen ittifak tavrı, var olan ‘Üçüncü İttifakı’ büyütmek, kapsam alanını genişletmek ve birlikten doğan kuvveti faşizmin durdurulmasına, demokratik kazanıma seferber etmek içindir.
 
Bugün ekonomik, siyasal ve toplumsal krize neden olan yönetime ve politikalarına karşı kime, nasıl bir rol düşüyor? 
 
Halkların ve emekçilerin son dönemde zamlara karşı gelişen tepki ve hareketini kapsayabilecek, öncülük yapabilecek merkez sorunu ‘Üçüncü İttifak’ pratiğiyle çözülebilir. Görüldüğü gibi halklar, emekçiler ve kadınlar, sokakta, hayatın içinde kendi doğal ittifakını kuruyor. Özellikle de demokratik, sol, sosyalist politik öznelerin bunun gerisinde kalma lüksü yok. Aksine önünde olmalı, kendini halk iradesinin yerine koymadan, tepeden bakmadan sorumluluğunu üstlenmelidir. Bu tutum birlikte geliştirildiğinde sonuçları parlak ve güçlü olacaktır.
 
İttifak kavramının demokratik muhtevasını öne çıkaran, kadın ve gençlik dinamiklerini merkezine yerleştiren, bilhassa da iktidar ve muhalefetiyle hiçbir düzen partisinin samimi ve tutarlı bir biçimde ilgilenmedikleri Kürt sorununun çözümünü ayırt edici ve ilkesel çerçeve olarak gören bir ittifaka duyulan ihtiyaç yaşamsaldır. Yine halk iradesinin değiştirici gücünü ortaya çıkarmak için sandığa gün saymanın ötesinde bir hareket enerjisi yaymayan, kendi statüko ve korkularını toplumsal hareket dinamiklerinin önünde bariyere dönüştüren muhalefet zihniyetinin alternatif siyasi yoldan aşılması da yaşamsaldır. Bu nedenle ‘Demokrasi İttifakı’ süreç ve çabalarını merkezlere ve genel protokollere daraltmadan, doğrudan yerellerden, halkın ve emekçilerin hareketinin içinden büyütmek gerekiyor. Temsili-merkezi irade beyanları ve protokoller şüphesiz siyaseten değerlidir. ‘Üçüncü İttifak’ ya da ‘Demokrasi İttifakı’, mağduriyetlerden doğan kuvvetlerin, hareketlerin ittifakıdır. Bizim böylesi bir dönemde dikkatimizi dağıtmadan bu ana eksendeki yoğunlaşmayı sürdürmemiz gerekir.
 
Ana muhalefet olan CHP’nin Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Demokrasinin yolu Diyarbakır’dan geçer” derken, diğer tarafından “Kürdistan” ve “Kandil” ile ilgili geleneksel devlet refleksini sürdürdü. Bununla ilgili neler söyleyeceksiniz?
 
 
CHP, hala Kürt sorununun etrafında dolaşıyor. Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem vadeden 6 siyasi parti, sistemi neyle güçlendirecek? Demokrasiyle, halk iradesiyle ve Kürt sorununun çözümüyle güçlendirilmemiş hiçbir sistemin ömrü olamaz. 
 
Tutarlı demokratik çizgi derken, tam da sorunuzdakine benzer durumlardan bahsediyoruz aslında. Bu sadece Kılıçdaroğlu'nun değil, şovenizmin ve Türk milliyetçiliğinin konforundan, egemenliğin ayrıcalıklarından kopmayan tüm muhalefetin açmazı. Diğer bir ifadeyle, konu Kürt sorunu olunca muhalefet anında iktidar oluyor. İşin muhalefet açısından kötü tarafı, temelde aynı zihniyeti paylaşmalarına rağmen, iktidarın sergilediği şeklen rutinin dışına çıkma cesaretine bile sahip olmayışı. Bu nedenle halka güven vermiyor, ikna sorunu yaşıyor. İktidar blokundan kayda değer bir fark ortaya koymuyor. Kılıçdaroğlu, son dönemde Kürt sorunu konusunda daha belirgin bir söylem benimsese de hala konunun etrafında dolaşıyor. Saf-milliyetçi merkezin yörüngesinden kopamadığı sürece tutarlı, bütüncül bir yaklaşım sergilemesi beklenemez.
 
Demokrasinin yolu hiç eğip bükmeden herkes için başta da Kürt halkı için adil, onurlu, barışçıl bir yaşamı her boyutuyla var etmekten geçiyor. Bu yol artık çürüğe çıkmış sembollerle, içinde çözüm programı barındırmayan tekil hamlelerle sürdürülemez. Ezilen, farklılığı ve hakları tanınmayan bütün halklar ve inançlar için yeni bir hukuk tanımlanması gerekiyor. Mesela bugün HDP'yle Kürtlerle mesafesini açarak, bir araya gelen ve Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem vadeden 6 siyasi parti, sistemi neyle güçlendireceğini söylemesi gerekiyor. Demokrasiyle, halk iradesinin merkeze alınmasıyla ve Kürt sorununun eşit yurttaşlık-kolektif haklar temelinde çözümüyle güçlendirilmemiş hiçbir sistemin ömrü olamaz. Buna siyasetçiler de dahil. Yıllar boyunca sayısız siyasetçi, Kürt kentlerine gidip oralarda görüntü verdi. Mesele ne söylediğiniz ve söylediğinizin arkasında ne kadar durduğunuzdur.
 
 İmralı Cezaevi’nde ağır tecrit altında olan PKK Lideri Abdullah Öcalan’dan 11 aydır hiçbir haber alınamıyor. Öcalan’la ilgili tüm talepleri duymamazlıktan gelen Erdoğan’ın her sıkıştığında İmralı’yı işaret etmesini nasıl okuyorsunuz?
 
Erdoğan'ın, sıkıştığı anlarda Öcalan'ı araçsallaştırmaya çalışması yeni bir taktik değil. Çözüm masasının devrilmesinin nedeni de bu. Ama ‘Akan suda iki kez yıkanılmaz.’ Türkiye'nin kritik, yaşamsal sorununun ve onun çözüm muhatabının, manipülasyon ve ucuz siyasi taktiklerle hedef olması kabul edilemez. Hiçbir cari ve tutar tarafı kalmamış bu zihniyetin artık sahiplerine de faydası yok. İmralı söylemiyle ve PKK Lideri Öcalan üzerinden Kürtleri ve HDP'yi kafa karışıklığına sürüklemek, bölüp dikkatini dağıtmak çok kötü bir algı yönetimi şeklidir. Türkiye halklarının barış ve kardeşlik umuduyla, beklentisiyle oynamaktır. Yıllardır böyle siyasi aymazlıkların acı sonuçları tecrübe ediliyor. Çokça ifade edildiği gibi; Erdoğan, Öcalan adına konuşmaktan medet ummayı bırakıp, acilen İmralı kapısını açsın. Kürt halkına yaklaşımı özetleyen mutlak tecrit, devam ettiği müddetçe onun geriye sayımı da hızlandırılmış olarak devam ediyor.
 
İttifak gündemine dönecek olursak, bununla ilgili kadınların gündemine dair neler söylemek istersiniz? Kadın ittifakını biraz açar mısınız?
 
Geçtiğimiz yıldan bugüne kadın ittifakı, kadın hareketinin ve toplumsal hareketin gündeminde. Daha çok 8 Mart ve 25 Kasımlarda öne çıkan bir söylem ve fiili siyasi hat olarak gelişiyor. Kadınların alanlarda, temel ve yakıcı taleplerde ortaklaşması bakımından, doğal dinamiklere dayalı bir kadın ittifakı dünden bu yana var aslında. Ayrıca yaşanan cins kırımı karşısında bir araya geliş, ortak hedefe yöneliş kadınlar açısından daha dolaysız oluyor. Eril sistemin ve siyasetin cins ayrımcı tutum ve saldırıları, acil kodlu hareketi zorunlu kılıyor. AKP-MHP döneminde, eril tahakkümün ve faşizmin kadına dönük benzerlerinden çok daha beter yüzüyle karşılaştık. Bu gerçeklik, kadınların mücadele cephesini genişleme ve safları eskisinden sıkı örme zorunluluğunu da beraberinde getiriyor. Umarım 8 Mart böylesi bir yeni genişlemeye vesile olur. Bugün kadın özgürlük yolunun kaçınılmaz olarak, erkek egemenliğinin en katı ve karanlık biçimi olan faşizmin yenilmesinden geçtiğini dikkate almak gerekiyor. Dolayısıyla faşizmin bütün kurum ve kararlarını aşabilecek, ülkenin demokratik yeniden kuruluşunun siyasal mayası olabilecek bir kadın iradesine ihtiyaç var. Kadın ittifakının güncel ve tarihsel rolü esasta buradan görülmelidir. 
 
 Kadınlar, yıl boyunca alanlarda yer alarak, sözlerini eksik etmedi. Kadın mücadelesinin bulunduğu aşamayı nasıl değerlendiriyorsunuz? Bu sesin cezaevlerine yansıması oldu mu? 
 
 
 Kadınların alanlarda, doğal dinamiklere dayalı bir ittifakı dünden bu yana var. Eril sistemin ve siyasetin cinsiyetçiliği ve saldırıları, acil kodlu hareketi zorunlu kılıyor.
 
Politik hareketin en durgun olduğu anlarda kadınların sesini duymak umudumuzu diri tuttu. Kadınların bütün toplum için böyle bir rol oynadığı kesin. Bir taraftan hareket İstanbul Sözleşmesi'nden çekilme örneğindeki gibi, kazanılmış hakları savunma çizgisine itilmiş görünse de bu mücadele içinde yeni durum ve dinamikler gelişti. Bu düzeyi bırakmamak, açılan patikaları ısrarlı takip etmek önemli. Kadınların, baskının en kolaylaştığı dönemlerde ve dönemeçlerde fiili meşru mücadeleyle sokağı terk etmemeleri toplumsal cesareti örgütlemiştir. Geride bıraktığımız siyasi kesit, tarihte kadınların bilinçli, politik cesaretiyle anılacaktır bence. Biz kadın tutsaklar da bundan güç aldık. Geceleri ve sokakları özgürleştiren kitlesel kadın eylemleriyle, beton duvarların içini özgürleştiren kadınların öncülüğü ve hareketi harmanlanarak, bir döneme damgasını vurdu. Bugün kadınların sesinin daha güçlü ve güzel gelmesi için yeterli bir altyapı bu.
 
 8 Mart’ta doğru giderken, kadınlara ve kadın mücadelesine dair ne söylemek isterseniz?
 
Bu yıl 8 Mart'ta acılardan ve kayıplardan çok, inadı ve kazanımları konuşmamız, bu ruhla donanmamız daha iyidir. Gasp edilen haklarımızı daha ileriden kazanmak için bir itilim noktası olmasını umuyoruz. Kadının kararlı adımları, yasakları çiğnesin yeniden. Bastığı her yerde özgürlük yeşersin. Derinleşen erkek şiddetine, ekonomik ve siyasi şiddete karşı direniş çizgisi, toplumsal politik hareketin yönünü de belirleyecek ve ivmelendirecektir. Özgürlükten, adaletten, emekten yana değişim rüzgarlarının esmeye başladığı bir dönemde, kadın kurtuluş hareketinin enerjisi fırtınalara gebedir. 8 Mart'a bu istek ve dinamizmin damgasını vuracağına inanıyor, bugünden Dünya Emekçi Kadınlar Günü'nü kutluyorum. Bütün kadın yoldaşlarımızı sevgiyle, özlemle kucaklıyorum.
 
MA / Mehmet Aslan

Diğer başlıklar

09:25 Çiftyürek: Devletin bir beyanda bulunması lazım ki süreç hukuki olarak ilerlesin
09:19 Alman Sosyolog: Abdullah Öcalan'ın çağrısı nadir umut anlarından biridir
09:16 Buluşmaya katılanlar: Meclis Komisyonu tutanakları açıklamalı
09:13 Anneler: İmralı'ya gitmemiz kabul edilsin, Abdullah Öcalan'ı alıp gelelim
09:11 Şiyar Be! Platformu Licê'de temsilcilik açacak
09:09 'Sinemanın dil ve kültür üzerindeki etkisi büyük'
09:07 MAF-DAD Eşbaşkanı Geisweid: 'Umut hakkı'nı uygulamayan Türkiye Konseyden ihraç edilmeli
09:06 Garzan Mezarlığı’nın yok edilip 267 cenazenin çalınmasının üzerinden 8 yıl geçti
09:05 'Nazım ve Cihan'ın tek amacı halkın yaşadıklarını dünyaya duyurmaktı'
09:01 Kültür rüzgarının estiği bir yılda Kürtçe için statü çağrısı büyüdü
09:00 Almanya: Güç de yetki de belediyelerde
09:00 17 ARALIK GÜNDEMİ
16/12/2025
23:36 İstanbul Valiliği’nin yasakları hukuka aykırı bulundu
22:53 Bismîl’de Barış ve Demokratik Toplum Buluşmalarına çağrı
22:48 Konya’da iş cinayeti
22:34 DEM Parti milletvekilleri: Yanlış politikaların dönüşü kaos oluyor
21:31 Koma Amed Ankara'da konser verecek
20:57 Humus ve Lazkiye’de Alevi yurttaşlar kaçırılıyor
20:22 İsrail cezaevlerinde 9 bin 300 Filistinli tutuluyor
19:59 Tülay Hatimoğulları: Demokratik seviyenin hukuki bir sürece kavuşmasını istiyoruz
19:41 Suriye Geçiş Hükümeti QSD’ye saldırdı
19:36 223 işçinin direnişi 140'ıncı gününde
18:52 ‘KCK Basın Davası’ ertelendi
18:49 İnsan Hakları Haftası etkinlikleri sürüyor
17:57 Suriye Geçiş Hükümeti, uluslararası hukuk uzmanını tutukladı
17:09 Gazeteci Aykol'un tedavisi devam ediyor
17:04 Arkaş : Her iki taraf da hakikatle yüzleşmeli
16:46 İran’da bir tutsak dudaklarını dikerek açlık grevine başladı
15:55 PFDK 224 futbolcu ve 24 hakeme daha bahis cezası verdi
15:33 Ahmet Özer’den DEM Parti’ye ziyaret: Süreç tarihidir
15:01 Agirî’de görkemli halk buluşması: Sürecin yol haritası manifestodur
14:45 HPG'li Hacı Başaran'ın taziyesine kitlesel ziyaret
14:43 Sağlıkçılar ısrarlı: Eziyet yönetmeliği geri çekilsin
14:37 İHD’den tutsaklara dayanışma kartı
14:36 Berfin Nûrhaq ve Sema Roza İzmir'de anıldı
14:14 ‘İnsan hakları savunucusu Suna Bilgin tahliye edilsin’
14:03 Cezaevi raporu: Kelepçeli muayene, ağız içi arama, ilaç verilmemesi, tehdit
14:02 Mali Müşavirlerden yetkilerinin devredilmesine tepki
13:45 Komünal çalışmanın ürünü Ronahî Halkevi açıldı
13:43 Bozan'dan kelepçeli tedaiye tepki: İşkence ve kötü muameledir
13:20 5 gazetecinin adli kontrol tedbiri kaldırıldı
12:47 DEM Parti İmralı Heyeti ile AKP görüşmesinin tarihi belli oldu
12:40 ‘Umut ve özgürlük’ mitingi düzenlenecek
11:56 Sancar: Gündemimizde olan barış yasasıdır
Davutoğlu: Türkiye içindeki yasal düzenlemeler süratle yapılmalı
11:55 İşçilerin eylemleri 9'uncu gününde
11:54 İstanbul'da ev baskınlarında 12 kişi gözaltına alındı
11:32 Ayşe Şan Amed'de çeşitli etkinliklerle anılacak
11:01 DEM Parti ve AKP milletvekilleri Wan’ın sorunları için bir araya geldi
10:26 Bir mezar hasreti: Nazım ve Cihan'ın köşesi
10:19 İmralı Heyeti ile Gelecek Partisi görüşmesi başladı
09:41 Aykol tutsakların sesi olmaya devam ediyor: Hücre cezasından beraat etti ama tahliyesi engellendi
09:36 İlçeden geçen uluslararası yol tehlike saçıyor
09:35 Kayyımın bitmeyen 12 milyon TL'lik mezbahası!
09:26 Rojhilat Aksoy: Festivalde komün ruhu oluştu
09:25 Nazım'ın gülüşünde devrim gizliydi
09:25 Doğa talanına karşın palamut ekimi
09:19 Sait Yıldırım’ın tahliyesi ‘örgütsel’ konuştuğu iddiasıyla engellendi
09:17 Çilek üreticileri: İthalat durdurulmazsa üretici ayakta kalamaz
09:14 Şiddet uygulayan zabıtalar mağdur, kendisi şüpheli oldu
09:11 Kooperatifçilikle geçinen köyde 92 yıldır tiyatro sahnesi kuruluyor
09:08 Aydın'dan çağrı: Bütçe halka ayrılsın
09:04 Türkiye hangi ‘özerklik’ maddelerinde çekimser?
09:02 2025 Ekoloji Karnesi: Dünya yok oluşa gidiyor
09:00 16 ARALIK 2025 GÜNDEMİ
08:17 Meteoroloji'den sağanak ve kar yağışı uyarısı
08:07 GAİN'e operasyon: Şirket yetkilileri gözaltında, TMSF kayyım olarak atandı
15/12/2025
23:41 BES-AR: Asgari ücretle insanca yaşam mümkün değil
23:36 Buğday silosunun altında kalan işçi hayatını kaybetti
21:52 Tom Barrack ile Netanyahu görüştü
21:07 Xarpêt’ta iş cinayeti
21:04 Paramiliter grupların işkence ettiği Efrînli hayatını kaybetti
21:01 Wan’da engellilerle atölye çalışması
20:58 Erciyes Üniversitesi’nde bir kadın katledilmek istendi
20:34 ATK raporlarının kadın davalarındaki rolü: Asıl sorun sistemde
20:15 Gülderen Varlı: Kayyımların usulsüzlükleri Şam'a kadar yol olur
20:04 DEM Partili Uçar: Norm dışı devlet hala devrede
19:57 Sel sonrası Endonezya’dan 'orman ruhsatı' hamlesi
19:48 Rojava Kadın Platformu’ndan sel mağdurları için yardım çağrısı
19:43 DEM Parti milletvekilleri: Asker ve polisler çetelerle işbirliği yapıyor
19:33 Sevcan Demir'i katleden faile ağırlaştırılmış müebbet istendi
19:25 Erdoğan: Ayrıştırıcı söylemlere izin vermeyeceğiz
18:15 İran'da 1’i çocuk 4 Kürt yurttaş gözaltına alındı
18:08 Suudi Arabistan’da 340 kişi idam edildi
18:04 Okul müdürü, öğrenciyi darp etti
18:00 Adana Kadın Platformu: Meclis’teki çocuk istismarının üstü örtülmesin
17:15 İsrail saldırılarında 70 bin 665 kişi hayatını kaybetti
17:09 Sincan Cezaevi'ndeki şüpheli ölüm için soruşturma talebi
17:06 Siyasi tutsaklara üzerinde ‘İtirafçı sol terör örgütü’ yazılı kimlik dayatması
17:04 Adalet Bakanlığı önünden seslendiler: Hakan Tosun’a ne oldu?
17:00 Arkaş: Demokratik cumhuriyete entegreye varız
16:44 Kayyım müdürünün ‘para’ dağıttığı görüntüler için Bakanlığa çağrı
16:28 KAYY-DER'den 'Gaxand Gecesi'
15:51 Gazeteci Aykol'a bir kez daha kan takviyesi yapıldı
15:49 Tülay Hatimoğulları: Yasal düzenlemeler bir an önce yapılmalı
15:32 'Umut hakkı mutlaka güvenceye kavuşturulmalı'
15:12 Wan’daki halk buluşmasına binler katıldı: Mücadelemiz Önder Apo’nun fiziki özgürlüğüyle sonuçlanacak
15:00 Berfîn Nûrhaq ve Sema Roza Mêrdîn ve Amed'de anıldı
14:12 Kazanhan'ı katleden polis 11 yıldır yakalanamıyor
14:00 5 No'lu'daki katliam ve işkencelerle yüzleşme çağrısı
12:37 Hatay'da 4.2 büyüklüğünde deprem
12:35 Aykol’a mektup: Bizim dünyamızda en çok sen varsın
12:20 'Silahların susması başlangıçtır, hedef pozitif barış'
11:52 İmralı Heyeti, Davutoğlu ile görüşecek
11:37 BİSAM Raporu: Yoksulluk sınırı 94 bin 393 lira
11:30 DEM Parti İmralı Heyeti ile Özel görüşmesi ertelendi
11:25 İnşaat çalışanı artı, sanayininki düştü
11:00 Gazeteci Kurt'un tahliyesinin ertelenmesi kararına itiraz reddedildi
10:32 Nazım Daşdan ve Cihan Bilgin anılacak
10:27 Ekmek ve barış için yürüyenler: Savaşa değil, barışa yatırım yapılsın
09:32 Avustralya'daki silahlı saldırıda ölü sayısı 15'e yükseldi
09:07 Prof. Jorge Riechmann: Abdullah Öcalan’ın adımları yeni barış yolları açtı
09:05 Kirli havadan 230 kişi ölmüştü: Nedeni doğa talanıdır, dur denilmeli
09:04 Halkın süreçten ortak beklentisi: Abdullah Öcalan’ın özgürlüğü
09:01 Barış Anneleri: Abdullah Öcalan halkıyla beraber olmalı
09:00 15 ARALIK 2025 GÜNDEMİ
08:55 Serhat Bölgesi yağışlara teslim: Sıcaklıklar 4 derece düşüyor
08:36 Xwebûn Gazetesi’nin yeni sayısı ‘Licê’de özel savaş' manşetiyle çıktı
14/12/2025
23:56 İdlib'de Geçiş Hükümeti devriyesine saldırı: 4 ölü
23:18 Osmaniye’de kaza: 3 kişi hayatın kaybetti
21:31 3. Amed Uluslararası Film Festivali ödüllerle son buldu
21:02 Tom Barrack: Suriye'deki saldırı karşılıksız kalmayacak
20:55 Gazeteci Osman Çaklı serbest bırakıldı
20:46 Belediye Başkanı Gülşah Durbay hayatını kaybetti
20:22 Wan’da müzik festivalinde renkli görüntüler
20:08 Yaşamını yitiren Karabaş için anma
20:05 Kaldıraç'tan Eroğlu ve Akdoğdu için anma
18:23 'Demokrasiye sahip çıkıp, sürecin önemini bilmeliyiz'
18:12 Gazeteci Aykol iki aydır yoğun bakımda
17:44 Antalya’da 'Geçinemiyoruz' mitingi: Bu bütçe emeğin değil sermayenin
17:40 Polis, buluşma ardından posterlere el koydu
17:35 Asgari Ücret İnisiyatifi: Asgari ücret yılda dört kez güncellenmeli
17:03 ‘Mısır Koçanlarını Kızartan Koku’ kitabının imza etkinliği düzenlendi
16:46 DBP Eş Genel Başkanı Bayındır: Kürtlerin özgürlüğü çok yakındır
16:19 Mûş'ta halk buluşması: Süreci başarıya ulaştıracağız
16:03 Yanan bölgede 5 bin palamut ekildi
15:52 3’üncü Amed Film Festivali film gösterimleriyle sürüyor
15:51 Mersin’de bağımlılıkla mücadele atölyesi
14:56 'Ekmek ve Barış' yürüyüşçüleri Ankara’da: Savaşa değil halka, emekçiye bütçe
14:48 Sokağa çıkma yasaklarında yaşamını yitirenler anıldı
14:36 'Komün ve meclisler ekmek ve su kadar gereklidir'
14:08 Cizîr ve Êlih'te kurulan taziyelere kitlesel ziyaret
14:05 Ömer Öcalan: Önder Apo 'Her evde Kürtçe konuşulmalı' diyor
13:41 Avustralya’da silahlı saldırı: En az 10 ölü
13:36 Ailesinden 4 kişiyi kaybeden tutsak Rukiye Fidan taziyeye götürüldü
13:26 'Uyuşturucu ve fuhşa karşı birlikte mücadele edecek, birlikte kazanacağız'
13:15 AB ve HRW’den İran’a Nergîs Muhammedi için çağrı
11:56 Pervin Buldan: Yasal düzenlemeleri yapma zamanı
11:42 Taliban eğitimcileri tutukladı
11:18 'Şam'la uzlaşı sağlamaya çalışıyoruz, Türkiye müdahale ediyor'
10:58 Roboskî'de şüpheli ölüm