Yüksekdağ: Kadınlar toplumsal cesareti örgütledi

img

İSTANBUL - İktidar ile kurulu düzen muhalefetinin sonunun geldiğini ifade eden Figen Yüksekdağ, demokratik yeniden kuruluş için kadın iradesine işaret ederek, “Sokak mücadelesi toplumsal cesareti örgütledi" dedi. 

Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski Eş Genel Başkanları Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş'ın da aralarında bulunduğu 9 HDP'li milletvekili, 4 Kasım 2016 tarihinde gece yarısı evlerine düzenlenen operasyonlarla gözaltına alındı, tutuklanmaları için dokunulmazlıkları AKP, MHP ve CHP'nin oylarıyla düşürüldü. Yaptığı açıklamalar, katıldığı eylemler ve mitinglerdeki konuşmaları suçlama konusu yapılan Yüksekdağ’ın milletvekilliği de 21 Şubat 2017 tarihinde düşürüldü. 
 
Tutukluluğunun 6’ncı yılına giren Yüksekdağ, Kandıra 1 No'lu F Tipi Hapishanesi'nden 8 Mart dolayısıyla sorularımızı yanıtladı.
 
Garibe Gezer, Aysel Tuğluk ve cezaevlerinde yaşamlarını yitiren hasta tutuklularla birlikte gözler cezaevlerinde yaşananlara çevrildi. Bulunduğunuz Kandıra Cezaevi’nde Garibe Gezer yaşamını yitirdi. Yine aynı cezaevinde siyasetçi Aysel Tuğluk, hastalığına rağmen tahliye edilmiyor. Siyasi tutuklulara dönük bu uygulamaları nasıl değerlendiriyorsunuz?
 
Cezaevlerindeki siyasi tutsaklara yönelik ağır faşizm uygulamalarıyla içeriden çok dışarıya mesaj veriliyor. Amaç siyasi mahpuslara ölümü, zulmü gösterip, halkı sıtmaya razı etmek. Topluma, ‘Tekçi faşist rejime itiraz edersen ya da hak ararsan, mücadele ve verirsen sonun onlar gibi olur’ demek istiyorlar. Yaratılan korku ve suskunluk iklimini daha fazla korku, endişe ve acı yayarak tahkim etmeye çalışıyorlar. Ama hapishanelerde sadece ölüm ve zulüm yok. Aynı zamanda güçlü bir direniş geleneği de var. Kendini mücadeleci zeminde sürdürme pratiği var. Her boyutuyla darbe dönemlerini aşan tecrit ve saldırılara rağmen siyasi tutsaklar hala moral üstünlüğü koruyabiliyor. Çünkü haklı ve meşru tarafta olmak önemli bir güçtür.
 
Hapsetme ve siyasi cezalandırma politikaları dün olduğundan daha maksimal ve güncel bir sorun. Bu nedenle güncel siyasetin merkezinde daha ciddi yer edinmesi de kaçınılmaz. Bugün siyasi iktidarın varlığı, cezaevlerinin varlığıyla doğru orantılıdır. Hiçbir zaman ve dünyada hiçbir ülkede bu kadar cezaevi yok mesela. Nüfusu milyonlarla ölçülen despotik ülkelerde bile 300 binlik mahpus oranını zor bulursunuz. Hapsetmek ve yeni hapishane yapmak AKP-MHP iktidarının yönetim şekli haline geldi. Cezaevleri üzerine hem siyasi hem ticari bir düzen kurdular. İşin sömürü, rant, iktidar kadrolarını besleme boyutları iyi araştırılmalı. Paralel bir piyasa oluşturdular. Bir taraftan muhalifleri, hak ve özgürlük isteyenleri tecrit ve insanlık dışı siyasi yöntemlerle saf dışı bırakma, diğer taraftan bununla da yetinmeyip mahpuslar üzerinden rant sağlama sistemi işliyor.
 
Cezaevleri dışarıda ‘ölüm evleri’ olarak tanımlanmaya başlandı. Siz içerdeki tabloyu nasıl görüyorsunuz?
 
 
Cezaevlerinde derinleşen zulüm politikalarıyla halkların, kadınların, özgürlük ve demokrasi güçlerinin direnç damarı kesilmeye çalışılıyor. Kurdukları korku kalelerindeki direnişin topluma yayılmasını istemiyorlar. 
 
İşin en kritik kısmı cezaevlerinin adeta ‘ölüm evi’ne dönüşmüş olması. Pandemi bahanesiyle mahpuslar neredeyse nefes alamaz hale geldi. Eşitsiz uygulanan yargı paketleriyle adli mahkumların çoğu salıverildi ama siyasi tutsaklar ve geride kalanlar en ağır ve insanlık dışı şartlarda yaşamaya mecbur bırakıldı. Son zamanlarda artan hasta tutsak sayısı ve ölümler bu politikaların sonucu. Diğer yandan hücre şartları, işkence ve zülüm uygulamaları arttı. Garibe Gezer ile ilgili suç duyurusu ve soruşturmalarda, sorumlular kollanıp, hiçbir hesap verilmezken; protesto hakkını kullanan biz siyasi tutsaklara ‘gereksiz slogan atmak’ suçundan iletişim cezası verildi. Siyasi mahpuslara karşı derinleşen ölüm, zulüm politikalarıyla halkların, kadınların özgürlük ve demokrasi güçlerinin direnç damarı kesilmeye çalışılıyor. Kurdukları korku kalelerinin tam içinde insanların direnebileceği, yaşayabileceği kendini üreterek teslim olmayacağı, fikri bastırılan toplum tarafından bilinmesine, yayılmasına tahammülleri yok. Bu nedenle saldırının dozu her gün daha fazla artıyor. Direniş ve dayanışma da buna paralel olarak artmak durumunda. Bilhassa, hasta tutsaklar konusunda siyasi sınırların ötesine geçmeye, bir toplumsal vicdan hareketi için seferber olmaya ihtiyaç var.
 
Bir taraftan ülkeyi bu şekilde yöneten bir AKP-MHP ittifakı diğer taraftan CHP ve İyi Parti’nin bir araya geldiği Millet İttifakı var. Muhalefetin pozisyonunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
 
Öncelikle, Millet İttifakı ve son dönemde 6 siyasi parti çerçevesiyle yürütülen muhalefet girişiminin iktidara alternatif olma zorunluluğunu ne düzeyde kavradığına bakmak lazım. AKP-MHP ittifakı, bu kadar aleni şekilde yönetim kabiliyetini ve yurttaşlar üzerindeki karşılığını yitirirken, ‘anketler mücadelesinde’ bile olması gereken başarı sağlanamıyor. Ekonomik ve siyasal çöküşün korkunç seviyeye gelmesinden hareketle, iktidarın bu enkazın altında kalacağı ve sorunun da böylece çözüleceğini bekleyen bir muhalefet zihniyeti var. Oysa ki muhalefet de çöküşün altında kalabilir ve uzun süre kendine gelemez. Tarihte ve bugün, dünyanın farklı yerlerinde bunun pek çok örneği var. Aslında iktidarla birlikte, kurulu düzen muhalefeti de sona geldi. Döviz kuruna endeksli muhalefet parametrelerinin, boş tencere siyasetiyle siyasetsizliğin üstünü kapamaların sonuna gelindi. Halka daha fazla şey söylemek ve yapmak zorundalar. En azından dünyada gelişen düzen içi demokratik değişim cereyanından bir parça havaları değişir mi emin değilim. Ama topluma, bu kadar büyük bir yıkım ve karanlığa karşılık, parlamenter sisteme geçiş dışında ele gelir bir şey önermiyorsanız ciddi sorun var demektir.
 
Bugün yaşanan ekonomik ve sosyal krizin kaynağında sadece tek adam rejiminin değil, faşizmin durduğu gerçeğiyle yüzleşme çizgisi ve kabiliyeti sergilenmesi gerekir. Türkiye tarihi boyunca burjuvazinin her rengi kendi rejimini, yani faşizmi doğurdu. Bu zeminden beslenen AKP-MHP iktidarı da, kısmen kara-mafya benekleri olan burjuvazisi için yeşil faşizmi yarattı. Tutarlı, anti-faşist, demokratik bir programa sahip olmayan, başta Kürt sorunu gibi temel meselelerde farkını ortaya koymayan, iktidar zihniyetinden ileriye dönük kopuş gerçekleştirmeyen hiçbir siyasal oluşum gerçek bir alternatif olamaz ve halkta güçlü bir taraflaşma, toparlanma sağlayamaz. Bir süre daha kendini idame ettirenler, muhalefet koltuğu konforunu garantiye alanlar ya da iktidarla muhtemel bir pazarlıktan kendince karlı çıkanlar olabilir ama bunun faturası memlekete ve halklara çok ağır çıkar. Ama iyi bir ihtimal daha var; değişmeyen muhalefet, çakılıp kalmış siyasi statüko, değişen halk gerçeği ve hareketiyle aşılabilir.
 
 O halde üçüncü bir seçeneğe ihtiyaç var. 
 
Türkiye'de siyasi zeminin bu denli daraltıldığı, gelişmenin bile muhalefetteki Millet İttifakı'nın 6 partili ittifaka dönüşmesiyle sınırlandırıldığı bir denklem karşısında ‘Üçüncü İttifak’ kaçınılmaz ve zorunludur. Zira memleketteki derin politik sorunlar, bu iki faktörlü denklemle çözüme kavuşturulamaz. Türkiye ve Kürdistan halklarının özgürlük ve refahını güvenceleyecek, kapsayıcı, tutarlı bir demokrasi programına dayanan ‘Üçüncü İttifak’a duyulan ihtiyaç daha da derinleşmiştir.
 
HDP'nin çağrısıyla sol, sosyalist parti ve oluşumlar bir araya geldi. Yürütülen tartışmalarda ülkenin temel sorunlarına karşı ortak mücadele vurgusu öne çıktı. Bu gelişmeyi nasıl değerlendiriyorsunuz?
 
 
Demokrasi İttifakı, antifaşist cephe politikasına dayalı bir ittifaktır. Bu, dar, faydacı ve seçim endeksli bir anlayıştan ziyade, sistem siyasetinin çıkmazına karşı bağımsız bir ‘Üçüncü Seçenek’ olmaktır.
 
HDP'nin sol, sosyalist partilerle bir araya gelişi ve ziyaret trafiği, aynı zamanda güncel siyasetteki işbirliği bu anlamada çok önemli ve doğal olarak ciddi bir beklenti de doğuruyor. Tabii, beklendiği gibi HDP'nin ‘Üçüncü İttifak’ tanımı hiçbir zaman seçim hedefi ve atmosferine endeksli olmadı. Uzun zamandır HDP ve Halkların Demokratik Kongresi'nin (HDK) üzerinde çalıştığı, çeşitli biçimlerde pratik örnekleri ve sonuçlarının ortaya çıktığı “Demokrasi İttifakı”, antifaşist cephe politikasına dayalı bir ittifaktır. HDP'nin çıkış fikri, Üçüncü Yoldur. Yani, sistem siyasetinin sıkışmış, eskimiş, kendini üretemeyen, tam da bu nedenle birbirine alternatif olamayan kutuplaşma karşısında bağımsız bir ‘Üçüncü Seçenek’ olmaktır.
 
HDP’nin parti içyapısı dahi, demokratik koalisyon işleyişine sahiptir. Bu nedenle HDP'nin ittifak meselesini taktiksel, konjonktürel, dar, faydacı ve seçim endeksli ele alması yapısal olarak mümkün değil. Bugün de geliştirilen ittifak tavrı, var olan ‘Üçüncü İttifakı’ büyütmek, kapsam alanını genişletmek ve birlikten doğan kuvveti faşizmin durdurulmasına, demokratik kazanıma seferber etmek içindir.
 
Bugün ekonomik, siyasal ve toplumsal krize neden olan yönetime ve politikalarına karşı kime, nasıl bir rol düşüyor? 
 
Halkların ve emekçilerin son dönemde zamlara karşı gelişen tepki ve hareketini kapsayabilecek, öncülük yapabilecek merkez sorunu ‘Üçüncü İttifak’ pratiğiyle çözülebilir. Görüldüğü gibi halklar, emekçiler ve kadınlar, sokakta, hayatın içinde kendi doğal ittifakını kuruyor. Özellikle de demokratik, sol, sosyalist politik öznelerin bunun gerisinde kalma lüksü yok. Aksine önünde olmalı, kendini halk iradesinin yerine koymadan, tepeden bakmadan sorumluluğunu üstlenmelidir. Bu tutum birlikte geliştirildiğinde sonuçları parlak ve güçlü olacaktır.
 
İttifak kavramının demokratik muhtevasını öne çıkaran, kadın ve gençlik dinamiklerini merkezine yerleştiren, bilhassa da iktidar ve muhalefetiyle hiçbir düzen partisinin samimi ve tutarlı bir biçimde ilgilenmedikleri Kürt sorununun çözümünü ayırt edici ve ilkesel çerçeve olarak gören bir ittifaka duyulan ihtiyaç yaşamsaldır. Yine halk iradesinin değiştirici gücünü ortaya çıkarmak için sandığa gün saymanın ötesinde bir hareket enerjisi yaymayan, kendi statüko ve korkularını toplumsal hareket dinamiklerinin önünde bariyere dönüştüren muhalefet zihniyetinin alternatif siyasi yoldan aşılması da yaşamsaldır. Bu nedenle ‘Demokrasi İttifakı’ süreç ve çabalarını merkezlere ve genel protokollere daraltmadan, doğrudan yerellerden, halkın ve emekçilerin hareketinin içinden büyütmek gerekiyor. Temsili-merkezi irade beyanları ve protokoller şüphesiz siyaseten değerlidir. ‘Üçüncü İttifak’ ya da ‘Demokrasi İttifakı’, mağduriyetlerden doğan kuvvetlerin, hareketlerin ittifakıdır. Bizim böylesi bir dönemde dikkatimizi dağıtmadan bu ana eksendeki yoğunlaşmayı sürdürmemiz gerekir.
 
Ana muhalefet olan CHP’nin Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Demokrasinin yolu Diyarbakır’dan geçer” derken, diğer tarafından “Kürdistan” ve “Kandil” ile ilgili geleneksel devlet refleksini sürdürdü. Bununla ilgili neler söyleyeceksiniz?
 
 
CHP, hala Kürt sorununun etrafında dolaşıyor. Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem vadeden 6 siyasi parti, sistemi neyle güçlendirecek? Demokrasiyle, halk iradesiyle ve Kürt sorununun çözümüyle güçlendirilmemiş hiçbir sistemin ömrü olamaz. 
 
Tutarlı demokratik çizgi derken, tam da sorunuzdakine benzer durumlardan bahsediyoruz aslında. Bu sadece Kılıçdaroğlu'nun değil, şovenizmin ve Türk milliyetçiliğinin konforundan, egemenliğin ayrıcalıklarından kopmayan tüm muhalefetin açmazı. Diğer bir ifadeyle, konu Kürt sorunu olunca muhalefet anında iktidar oluyor. İşin muhalefet açısından kötü tarafı, temelde aynı zihniyeti paylaşmalarına rağmen, iktidarın sergilediği şeklen rutinin dışına çıkma cesaretine bile sahip olmayışı. Bu nedenle halka güven vermiyor, ikna sorunu yaşıyor. İktidar blokundan kayda değer bir fark ortaya koymuyor. Kılıçdaroğlu, son dönemde Kürt sorunu konusunda daha belirgin bir söylem benimsese de hala konunun etrafında dolaşıyor. Saf-milliyetçi merkezin yörüngesinden kopamadığı sürece tutarlı, bütüncül bir yaklaşım sergilemesi beklenemez.
 
Demokrasinin yolu hiç eğip bükmeden herkes için başta da Kürt halkı için adil, onurlu, barışçıl bir yaşamı her boyutuyla var etmekten geçiyor. Bu yol artık çürüğe çıkmış sembollerle, içinde çözüm programı barındırmayan tekil hamlelerle sürdürülemez. Ezilen, farklılığı ve hakları tanınmayan bütün halklar ve inançlar için yeni bir hukuk tanımlanması gerekiyor. Mesela bugün HDP'yle Kürtlerle mesafesini açarak, bir araya gelen ve Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem vadeden 6 siyasi parti, sistemi neyle güçlendireceğini söylemesi gerekiyor. Demokrasiyle, halk iradesinin merkeze alınmasıyla ve Kürt sorununun eşit yurttaşlık-kolektif haklar temelinde çözümüyle güçlendirilmemiş hiçbir sistemin ömrü olamaz. Buna siyasetçiler de dahil. Yıllar boyunca sayısız siyasetçi, Kürt kentlerine gidip oralarda görüntü verdi. Mesele ne söylediğiniz ve söylediğinizin arkasında ne kadar durduğunuzdur.
 
 İmralı Cezaevi’nde ağır tecrit altında olan PKK Lideri Abdullah Öcalan’dan 11 aydır hiçbir haber alınamıyor. Öcalan’la ilgili tüm talepleri duymamazlıktan gelen Erdoğan’ın her sıkıştığında İmralı’yı işaret etmesini nasıl okuyorsunuz?
 
Erdoğan'ın, sıkıştığı anlarda Öcalan'ı araçsallaştırmaya çalışması yeni bir taktik değil. Çözüm masasının devrilmesinin nedeni de bu. Ama ‘Akan suda iki kez yıkanılmaz.’ Türkiye'nin kritik, yaşamsal sorununun ve onun çözüm muhatabının, manipülasyon ve ucuz siyasi taktiklerle hedef olması kabul edilemez. Hiçbir cari ve tutar tarafı kalmamış bu zihniyetin artık sahiplerine de faydası yok. İmralı söylemiyle ve PKK Lideri Öcalan üzerinden Kürtleri ve HDP'yi kafa karışıklığına sürüklemek, bölüp dikkatini dağıtmak çok kötü bir algı yönetimi şeklidir. Türkiye halklarının barış ve kardeşlik umuduyla, beklentisiyle oynamaktır. Yıllardır böyle siyasi aymazlıkların acı sonuçları tecrübe ediliyor. Çokça ifade edildiği gibi; Erdoğan, Öcalan adına konuşmaktan medet ummayı bırakıp, acilen İmralı kapısını açsın. Kürt halkına yaklaşımı özetleyen mutlak tecrit, devam ettiği müddetçe onun geriye sayımı da hızlandırılmış olarak devam ediyor.
 
İttifak gündemine dönecek olursak, bununla ilgili kadınların gündemine dair neler söylemek istersiniz? Kadın ittifakını biraz açar mısınız?
 
Geçtiğimiz yıldan bugüne kadın ittifakı, kadın hareketinin ve toplumsal hareketin gündeminde. Daha çok 8 Mart ve 25 Kasımlarda öne çıkan bir söylem ve fiili siyasi hat olarak gelişiyor. Kadınların alanlarda, temel ve yakıcı taleplerde ortaklaşması bakımından, doğal dinamiklere dayalı bir kadın ittifakı dünden bu yana var aslında. Ayrıca yaşanan cins kırımı karşısında bir araya geliş, ortak hedefe yöneliş kadınlar açısından daha dolaysız oluyor. Eril sistemin ve siyasetin cins ayrımcı tutum ve saldırıları, acil kodlu hareketi zorunlu kılıyor. AKP-MHP döneminde, eril tahakkümün ve faşizmin kadına dönük benzerlerinden çok daha beter yüzüyle karşılaştık. Bu gerçeklik, kadınların mücadele cephesini genişleme ve safları eskisinden sıkı örme zorunluluğunu da beraberinde getiriyor. Umarım 8 Mart böylesi bir yeni genişlemeye vesile olur. Bugün kadın özgürlük yolunun kaçınılmaz olarak, erkek egemenliğinin en katı ve karanlık biçimi olan faşizmin yenilmesinden geçtiğini dikkate almak gerekiyor. Dolayısıyla faşizmin bütün kurum ve kararlarını aşabilecek, ülkenin demokratik yeniden kuruluşunun siyasal mayası olabilecek bir kadın iradesine ihtiyaç var. Kadın ittifakının güncel ve tarihsel rolü esasta buradan görülmelidir. 
 
 Kadınlar, yıl boyunca alanlarda yer alarak, sözlerini eksik etmedi. Kadın mücadelesinin bulunduğu aşamayı nasıl değerlendiriyorsunuz? Bu sesin cezaevlerine yansıması oldu mu? 
 
 
 Kadınların alanlarda, doğal dinamiklere dayalı bir ittifakı dünden bu yana var. Eril sistemin ve siyasetin cinsiyetçiliği ve saldırıları, acil kodlu hareketi zorunlu kılıyor.
 
Politik hareketin en durgun olduğu anlarda kadınların sesini duymak umudumuzu diri tuttu. Kadınların bütün toplum için böyle bir rol oynadığı kesin. Bir taraftan hareket İstanbul Sözleşmesi'nden çekilme örneğindeki gibi, kazanılmış hakları savunma çizgisine itilmiş görünse de bu mücadele içinde yeni durum ve dinamikler gelişti. Bu düzeyi bırakmamak, açılan patikaları ısrarlı takip etmek önemli. Kadınların, baskının en kolaylaştığı dönemlerde ve dönemeçlerde fiili meşru mücadeleyle sokağı terk etmemeleri toplumsal cesareti örgütlemiştir. Geride bıraktığımız siyasi kesit, tarihte kadınların bilinçli, politik cesaretiyle anılacaktır bence. Biz kadın tutsaklar da bundan güç aldık. Geceleri ve sokakları özgürleştiren kitlesel kadın eylemleriyle, beton duvarların içini özgürleştiren kadınların öncülüğü ve hareketi harmanlanarak, bir döneme damgasını vurdu. Bugün kadınların sesinin daha güçlü ve güzel gelmesi için yeterli bir altyapı bu.
 
 8 Mart’ta doğru giderken, kadınlara ve kadın mücadelesine dair ne söylemek isterseniz?
 
Bu yıl 8 Mart'ta acılardan ve kayıplardan çok, inadı ve kazanımları konuşmamız, bu ruhla donanmamız daha iyidir. Gasp edilen haklarımızı daha ileriden kazanmak için bir itilim noktası olmasını umuyoruz. Kadının kararlı adımları, yasakları çiğnesin yeniden. Bastığı her yerde özgürlük yeşersin. Derinleşen erkek şiddetine, ekonomik ve siyasi şiddete karşı direniş çizgisi, toplumsal politik hareketin yönünü de belirleyecek ve ivmelendirecektir. Özgürlükten, adaletten, emekten yana değişim rüzgarlarının esmeye başladığı bir dönemde, kadın kurtuluş hareketinin enerjisi fırtınalara gebedir. 8 Mart'a bu istek ve dinamizmin damgasını vuracağına inanıyor, bugünden Dünya Emekçi Kadınlar Günü'nü kutluyorum. Bütün kadın yoldaşlarımızı sevgiyle, özlemle kucaklıyorum.
 
MA / Mehmet Aslan

Diğer başlıklar

12:34 Bayrampaşa Belediyesi soruşturmasında hakkında gözaltı kararı verilenler netleşti
12:27 33’ncü Kürt Kültür Festivali Dortmund’da başladı
11:52 Abdullah Öcalan’dan Arap aşiretlerine mektup
11:21 Farqîn'de tarihi yerleşim yeri bulundu
11:11 CHP'den Bayrampaşa operasyonuna tepki: Millet iradesine darbedir
10:47 Profesör Eva Illouz: Öcalan çatışmayı değil, barışı seçti
09:58 Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Hamdi Kılıç yaşamını yitirdi
09:39 Şemrex’teki doğa talanına karşı eyleme çağrı
09:34 Erdoğan'dan grev yasağı
09:23 Nepal’in ilk kadın başbakanı Sushila Karki oldu
09:11 Eşber Yağmurdereli: Ön şart aranmadan 'umut hakkı' uygulanmalı
09:09 4 bin tutsağın 'umut hakkı' ihlal ediliyor: Komite ara karar kurmalı
09:08 36 yıl sonra kendi topraklarında nöbet tuttular: Köylerimizi inşa edelim
09:04 Durdu cinayeti: Delilleri karartmak yetmedi, 'askeri yasak bölge' haritası değiştirildi
09:03 Agirî’de ayçiçeğini dolu vurdu, girdi maliyeti arttı
09:02 ÖHD'den 'umut hakkı' hazırlığı
09:01 IHRNGO Direktörü: İnsanlar yaşadıklarını Jina Emînî’de gördü
09:00 13 EYLÜL 2025 GÜNDEMİ
07:59 CHP'li belediyeye baskın
07:48 Kamçatka bölgesinde 7,4 büyüklüğünde deprem
12/09/2025
22:57 EŞİK’ten Diyanet’e cuma hutbesi tepkisi
22:51 İmamoğlu'nun 'diploma' davası görüldü
21:43 Kültür ve Sanat Günleri’nde Abdullah Öcalan’ın özgürlüğü talep edildi
21:28 Bilgi Üniversitesi'ne kayyım atandı
20:15 ANKA DER Eğitim Bakanlığı önünde: Anadilimizde eğitim istiyoruz
19:56 Hasta tutsak Kaya’nın hastane sevki yine engellendi
19:39 Kayyımın işten çıkardığı işçiler: Direnişteyiz, kararlıyız
19:13 DEM Parti'den '6-7 Eylül'den 12 Eylül'e hafıza' paneli
19:03 Zeki Bayhan sağlık sorunları nedeniyle İmralı’dan İzmir’e sevk edildi
18:46 BM’den Şam'a çağrı : Siyasi güçlerle diyalog kurun
18:39 YSK, CHP kongre kararının gerekçesini tamamladı
18:17 MÜSİAD ve TÜSİAD: Demokrasi konusu bölge için önemlidir
18:08 'Kuyu tipi cezaevleri tecridin dayatıldığı işkence merkezleridir'
17:38 Agirî’de kadın buluşması
17:32 Hatay merkezli soruşturmada 6 kişi serbest bırakıldı
17:20 Diyarbakır Cezaevi önünde 12 Eylül ile yüzleşme çağrısı
17:13 Akdeniz Belediye Eşbaşkanları hakkında iddianame hazırlandı
17:07 İş İnsanları Meclis komisyonunda: Barış olursa yatırım yüzde 50 artar
17:02 Amed Büyükşehir Belediyesi'nin dil kursu başvuruları başladı
16:34 Amedspor transferin son gününde 2 oyuncu ile anlaştı
16:27 12 Eylül eylemlerinde 'demokratik anayasa' çağrısı
16:19 'Anadilde vaaz ve hutbe istiyoruz'
15:45 ‘Umut hakkı’ forumu: Karar amasız uygulanmalı
15:43 Trump: Charlie Kirk cinayeti şüphelisini sanırım yakaladık
15:29 ‘Çocuklar kendi dillerinde yaşasın’
15:19 İsrail Lübnan'da bir aracı hedef aldı: 2 yaralı
15:04 Gençlerin ‘Özgürlük’ yürüyüşü üçüncü gününde
14:40 Saraçhane tutuklularından 7'si tahliye edildi
14:39 Meclis komisyonunun 9'uncu toplantısı başladı
13:45 Can Holding'in Tekfen Holding'deki hisselerine de el konuldu
13:30 Kadınlar 'umut hakkı'nı tartıştı: Düzenlemeler gündeme alınmalı
13:15 Beykoz Belediye Başkanvekili AKP'ye geçecek
12:38 Darbenin üzerinden 45 yıl geçti: Demokratik bir geleceği birlikte kuralım
12:32 5 Nolu cezaevi tanığı: Bugünkü süreçte o günkü direnişin etkisi var
12:31 Trump ve Katar Başbakanı bir araya gelecek
12:22 Pakistan'da sel: 2 milyon kişi tahliye edildi
12:01 Nepal’de geçici hükümet için müzakere yapılacak
11:59 Kadınların doğayla kurduğu bağı atölyelerle yeniden canlanacak
11:34 Ünlü müzisyen Wecker: Barış için Abdullah Öcalan’ın özgürlüğü şart
11:04 MAF-DAD'dan Bakanlar Komitesi'ne 'umut hakkı' mektubu
10:34 Bahçeli: Barışı uçurabilmek için ikinci kanadının da olması gerekiyor
10:21 Remzi Kartal: Devleti temsil edenler yanlış üsluptan vazgeçmeli
10:11 'Öcalan için bir yer' kampanyası başlatılacak
10:09 ESP'ye operasyon: 12 gözaltı
09:58 Rezan Sarıca: Türkiye'yi tecritten kurtaracak yol Öcalan'ın özgürlüğünden geçiyor
09:51 KJK: Önder Apo özgür olmadan çözüm sağlanmaz
09:16 PJAK Eşbaşkanı: ‘Jin, jiyan, azadî’ yeni bir devrim çağını başlattı
09:13 Piroğlu: Barış ve demokrasi mücadelesi birlikte yürümeli
09:08 Yazar Çelik: Demokrasi güçleri 12 Eylül uygulamalarına direniyor
09:03 Doğa talanına karşı İstanbul’dan Besta’ya geldi
09:03 Mexmur'de ambargo derinleşiyor: Kamp yaşanmaz hale getirilmeye çalışılıyor
09:02 Murat için siyanür tehdidi: Nehrin ulaştığı alanlar tehlikede
09:01 Wanlılar: Rojin Kabaiş öldürüldü, katiller aramızda
09:00 12 EYLÜL 2025 GÜNDEMİ
08:59 Bhaskar Sunkara: Öcalan’ın çağrısı ulusal soruna alternatif bir yol sunuyor
08:35 Kocaeli'de bir lojistik deposunda yangın çıktı
11/09/2025
23:29 İspanyol STK’lerden Avrupa Konseyi’ne Abdullah Öcalan için ‘umut hakkı’ çağrısı
22:13 Gazze'de açlıktan hayatını kaybedenlerin sayısı 411'e çıktı
21:39 Êlih'te YJA Starlı üç kadın için anma
20:21 Amûdê-Qamişlo yolunda kaza: Bir kişi hayatını kaybetti
20:05 Finalist belgesel ‘YÎBO’ izleyiciyle buluşacak
19:41 Bağcılar Tramvay Durağı’nda kaza: 1 yaralı
19:38 Meclis komisyonunun 8'inci toplantısı'ndan öne çıkanlar
19:04 İşten çıkarılan emekçilerin eylemi 43’ücü gününde
18:35 Gülistan Kılıç Koçyiğit: Antidemokratik uygulamalar süreci zehirliyor
18:22 Arzu Çerkezoğlu: Evrensel ve kalıcı bir barış sosyal adalet temeline dayanır
18:12 Binlerce kişi, Akıncı’nın taziyesine katıldı
18:09 Devrimci Parti'den 'kuyu tipi hapishaneler kapatılsın' çağrısı
18:05 Ayla Akat Ata: Pozitif barış sürecine geçiş yapmamız gerek
17:34 KESK, komisyona öneriler sundu
17:20 DEM Parti ile CHP görüşmesi sonrası açıklama: Antidemokratik uygulamalar ortadan kalkmalı
17:02 Giyadîn’de maden ocağına tepki: Bu coğrafyadan elinizi çekin
17:01 'Anadilde eğitim için bir an önce adım atılsın'
16:51 Agirî’de çatılar uçtu
16:02 Kurtulmuş: Komisyonun görevi çalışmaları nihai sonuca ulaştırmaktır
15:35 İstanbul Barosu’ndan ‘kuyu tipi’ cezaevlerine ilişkin açıklama
15:28 DEM Parti ile CHP görüşmesi başladı
14:49 DEM Parti ziyareti öncesi CHP etrafındaki abluka kaldırıldı
14:40 Konseye bildirimde bulunan kurumların 'umut hakkı' talepleri
14:37 Meclis komisyonu 8'nci kez toplandı
14:30 Ayşe Gökkan tahliye edilmedi: Öcalan özgür olmalı
14:28 Merkez Bankası faizi yüzde 40,5 düşürdü
13:55 Eylemdeki Omsa Metal işçileri İsveç Konsolosluğu önüne yürüdü
13:36 ‘Ekonomik sorunlar mali müşavirlerin sırtına yüklenemez’
13:24 CHP İstanbul İl Kongresi'nin iptali davasına esastan ret kararı
12:44 İstinaf ÖHD’li avukata verilen beraat kararını bozdu
12:43 Bahçeli provakasyonlara karşı uyardı
12:31 28. Uluslararası Dişhekimliği Kongresi Amed’de düzenlenecek
12:25 TUC konferansında 'Abdullah Öcalan’a özgürlük' çağrısı
12:03 Gülistan Kılıç Koçyiğit: Komisyon acilen İmralı'ya gitmeli
11:52 Batı Şeria’da 26 Filistinli gözaltına aldı
11:49 İsrail’den Husilere saldırı: 35 ölü, 131 yaralı
11:48 203 kadın edebiyatçıdan cinsel şiddet ve tacize karşı ortak çağrı
11:20 3 gazetecinin davasına 'eksik husus' ertelemesi
11:18 Gazeteci Güneş hakkında beraat kararı
10:03 Efe Tektekin'i ezen polis yeniden yargılanacak
09:53 Gazeteci Gök’ün yurt dışı yasağı kaldırılmadı
09:22 'Ağaçlarımızı keseceklerse barış nasıl gelecek?'
09:21 Taziyelere engel, mezarlıklara saldırı: Ailelerin yanında yer almalıyız
09:08 Kadıköy'de sokağın nabzı: Komisyon Öcalan ile görüşsün
09:07 Bedirhanoğlu: Kürt birliği sürece katkı sunar
09:05 Türkiye 11 yıldır adım atmıyor: Komite net tavır almalı
09:03 12 Eylül'ün üzerinden 45 yıl geçti: Ne unuttular ne geri adım attılar
09:02 Ankara'da 4,1 büyüklüğünde deprem
09:01 Türkiye'nin Suriye politikası: Kürt kazanmasın
09:00 11 EYLÜL 2025 GÜNDEMİ
08:42 37 ilin emniyet müdürü değişti
08:23 Can Holding’e operasyon: Habertürk ve Show Tv’ye el konuldu
10/09/2025
23:26 39 Filistinli katledildi
23:01 Zelenski: Avrupa üzerinde etkili bir hava kalkanı oluşturmalıyız
21:08 Çiğdem Doğu: Önder Apo baş müzakerecidir, eşit koşullarda olması gerekir
19:53 CHP, 14 Eylül'de Ankara'da miting düzenleyecek
19:48 Kayyımın işten çıkardığı işçiler: Dönene kadar alanlarda olacağız
19:17 Qoser’de anadil yürüyüşüne valilik yasağı
18:56 Tecavüz faili vali korumasına tutuklama da yok ihraç da!
18:18 Çelik'e 32 yılın ardından kitlesel karşılama
18:12 30 yıl sonra tahliye edilen Siraç: Mücadeleye devam edeceğiz
18:08 İsrail, Yemen'e saldırdı: 9 ölü
18:00 YJA Starlı üç kadın anıldı: Onların çizgisi yol gösteriyor
17:18 ESP Eş Genel Başkanı Deniz Aktaş hakkında tahliye ve ev hapsi
16:33 Türkiye Komünistlerinin Platformu ilan edildi
15:59 'Sahte diploma çetesi' davasının ilk duruşması 12 Eylül'de
15:44 DEM Parti Eş Genel Başkanları, Özel'i ziyaret edecek
15:43 TJA’dan Emine Erciyes için anma
14:38 İstanbul Barosu davası ertelendi, tüm talepler reddedildi
14:35 Suriye’deki 'Öcalan ile görüşmek istiyorum' kampanyası tamamlandı
14:28 Reqa’da ‘güvenlik’ operasyonu başlatıldı
14:19 'Abdullah Öcalan'a özgürlük' yürüyüşü başladı
14:16 32 yıl sonra tahliye edildi
14:00 Kürtçe şarkı yazımına ceza AYM'den döndü