Yüksekdağ: Kadınlar toplumsal cesareti örgütledi

img

İSTANBUL - İktidar ile kurulu düzen muhalefetinin sonunun geldiğini ifade eden Figen Yüksekdağ, demokratik yeniden kuruluş için kadın iradesine işaret ederek, “Sokak mücadelesi toplumsal cesareti örgütledi" dedi. 

Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski Eş Genel Başkanları Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş'ın da aralarında bulunduğu 9 HDP'li milletvekili, 4 Kasım 2016 tarihinde gece yarısı evlerine düzenlenen operasyonlarla gözaltına alındı, tutuklanmaları için dokunulmazlıkları AKP, MHP ve CHP'nin oylarıyla düşürüldü. Yaptığı açıklamalar, katıldığı eylemler ve mitinglerdeki konuşmaları suçlama konusu yapılan Yüksekdağ’ın milletvekilliği de 21 Şubat 2017 tarihinde düşürüldü. 
 
Tutukluluğunun 6’ncı yılına giren Yüksekdağ, Kandıra 1 No'lu F Tipi Hapishanesi'nden 8 Mart dolayısıyla sorularımızı yanıtladı.
 
Garibe Gezer, Aysel Tuğluk ve cezaevlerinde yaşamlarını yitiren hasta tutuklularla birlikte gözler cezaevlerinde yaşananlara çevrildi. Bulunduğunuz Kandıra Cezaevi’nde Garibe Gezer yaşamını yitirdi. Yine aynı cezaevinde siyasetçi Aysel Tuğluk, hastalığına rağmen tahliye edilmiyor. Siyasi tutuklulara dönük bu uygulamaları nasıl değerlendiriyorsunuz?
 
Cezaevlerindeki siyasi tutsaklara yönelik ağır faşizm uygulamalarıyla içeriden çok dışarıya mesaj veriliyor. Amaç siyasi mahpuslara ölümü, zulmü gösterip, halkı sıtmaya razı etmek. Topluma, ‘Tekçi faşist rejime itiraz edersen ya da hak ararsan, mücadele ve verirsen sonun onlar gibi olur’ demek istiyorlar. Yaratılan korku ve suskunluk iklimini daha fazla korku, endişe ve acı yayarak tahkim etmeye çalışıyorlar. Ama hapishanelerde sadece ölüm ve zulüm yok. Aynı zamanda güçlü bir direniş geleneği de var. Kendini mücadeleci zeminde sürdürme pratiği var. Her boyutuyla darbe dönemlerini aşan tecrit ve saldırılara rağmen siyasi tutsaklar hala moral üstünlüğü koruyabiliyor. Çünkü haklı ve meşru tarafta olmak önemli bir güçtür.
 
Hapsetme ve siyasi cezalandırma politikaları dün olduğundan daha maksimal ve güncel bir sorun. Bu nedenle güncel siyasetin merkezinde daha ciddi yer edinmesi de kaçınılmaz. Bugün siyasi iktidarın varlığı, cezaevlerinin varlığıyla doğru orantılıdır. Hiçbir zaman ve dünyada hiçbir ülkede bu kadar cezaevi yok mesela. Nüfusu milyonlarla ölçülen despotik ülkelerde bile 300 binlik mahpus oranını zor bulursunuz. Hapsetmek ve yeni hapishane yapmak AKP-MHP iktidarının yönetim şekli haline geldi. Cezaevleri üzerine hem siyasi hem ticari bir düzen kurdular. İşin sömürü, rant, iktidar kadrolarını besleme boyutları iyi araştırılmalı. Paralel bir piyasa oluşturdular. Bir taraftan muhalifleri, hak ve özgürlük isteyenleri tecrit ve insanlık dışı siyasi yöntemlerle saf dışı bırakma, diğer taraftan bununla da yetinmeyip mahpuslar üzerinden rant sağlama sistemi işliyor.
 
Cezaevleri dışarıda ‘ölüm evleri’ olarak tanımlanmaya başlandı. Siz içerdeki tabloyu nasıl görüyorsunuz?
 
 
Cezaevlerinde derinleşen zulüm politikalarıyla halkların, kadınların, özgürlük ve demokrasi güçlerinin direnç damarı kesilmeye çalışılıyor. Kurdukları korku kalelerindeki direnişin topluma yayılmasını istemiyorlar. 
 
İşin en kritik kısmı cezaevlerinin adeta ‘ölüm evi’ne dönüşmüş olması. Pandemi bahanesiyle mahpuslar neredeyse nefes alamaz hale geldi. Eşitsiz uygulanan yargı paketleriyle adli mahkumların çoğu salıverildi ama siyasi tutsaklar ve geride kalanlar en ağır ve insanlık dışı şartlarda yaşamaya mecbur bırakıldı. Son zamanlarda artan hasta tutsak sayısı ve ölümler bu politikaların sonucu. Diğer yandan hücre şartları, işkence ve zülüm uygulamaları arttı. Garibe Gezer ile ilgili suç duyurusu ve soruşturmalarda, sorumlular kollanıp, hiçbir hesap verilmezken; protesto hakkını kullanan biz siyasi tutsaklara ‘gereksiz slogan atmak’ suçundan iletişim cezası verildi. Siyasi mahpuslara karşı derinleşen ölüm, zulüm politikalarıyla halkların, kadınların özgürlük ve demokrasi güçlerinin direnç damarı kesilmeye çalışılıyor. Kurdukları korku kalelerinin tam içinde insanların direnebileceği, yaşayabileceği kendini üreterek teslim olmayacağı, fikri bastırılan toplum tarafından bilinmesine, yayılmasına tahammülleri yok. Bu nedenle saldırının dozu her gün daha fazla artıyor. Direniş ve dayanışma da buna paralel olarak artmak durumunda. Bilhassa, hasta tutsaklar konusunda siyasi sınırların ötesine geçmeye, bir toplumsal vicdan hareketi için seferber olmaya ihtiyaç var.
 
Bir taraftan ülkeyi bu şekilde yöneten bir AKP-MHP ittifakı diğer taraftan CHP ve İyi Parti’nin bir araya geldiği Millet İttifakı var. Muhalefetin pozisyonunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
 
Öncelikle, Millet İttifakı ve son dönemde 6 siyasi parti çerçevesiyle yürütülen muhalefet girişiminin iktidara alternatif olma zorunluluğunu ne düzeyde kavradığına bakmak lazım. AKP-MHP ittifakı, bu kadar aleni şekilde yönetim kabiliyetini ve yurttaşlar üzerindeki karşılığını yitirirken, ‘anketler mücadelesinde’ bile olması gereken başarı sağlanamıyor. Ekonomik ve siyasal çöküşün korkunç seviyeye gelmesinden hareketle, iktidarın bu enkazın altında kalacağı ve sorunun da böylece çözüleceğini bekleyen bir muhalefet zihniyeti var. Oysa ki muhalefet de çöküşün altında kalabilir ve uzun süre kendine gelemez. Tarihte ve bugün, dünyanın farklı yerlerinde bunun pek çok örneği var. Aslında iktidarla birlikte, kurulu düzen muhalefeti de sona geldi. Döviz kuruna endeksli muhalefet parametrelerinin, boş tencere siyasetiyle siyasetsizliğin üstünü kapamaların sonuna gelindi. Halka daha fazla şey söylemek ve yapmak zorundalar. En azından dünyada gelişen düzen içi demokratik değişim cereyanından bir parça havaları değişir mi emin değilim. Ama topluma, bu kadar büyük bir yıkım ve karanlığa karşılık, parlamenter sisteme geçiş dışında ele gelir bir şey önermiyorsanız ciddi sorun var demektir.
 
Bugün yaşanan ekonomik ve sosyal krizin kaynağında sadece tek adam rejiminin değil, faşizmin durduğu gerçeğiyle yüzleşme çizgisi ve kabiliyeti sergilenmesi gerekir. Türkiye tarihi boyunca burjuvazinin her rengi kendi rejimini, yani faşizmi doğurdu. Bu zeminden beslenen AKP-MHP iktidarı da, kısmen kara-mafya benekleri olan burjuvazisi için yeşil faşizmi yarattı. Tutarlı, anti-faşist, demokratik bir programa sahip olmayan, başta Kürt sorunu gibi temel meselelerde farkını ortaya koymayan, iktidar zihniyetinden ileriye dönük kopuş gerçekleştirmeyen hiçbir siyasal oluşum gerçek bir alternatif olamaz ve halkta güçlü bir taraflaşma, toparlanma sağlayamaz. Bir süre daha kendini idame ettirenler, muhalefet koltuğu konforunu garantiye alanlar ya da iktidarla muhtemel bir pazarlıktan kendince karlı çıkanlar olabilir ama bunun faturası memlekete ve halklara çok ağır çıkar. Ama iyi bir ihtimal daha var; değişmeyen muhalefet, çakılıp kalmış siyasi statüko, değişen halk gerçeği ve hareketiyle aşılabilir.
 
 O halde üçüncü bir seçeneğe ihtiyaç var. 
 
Türkiye'de siyasi zeminin bu denli daraltıldığı, gelişmenin bile muhalefetteki Millet İttifakı'nın 6 partili ittifaka dönüşmesiyle sınırlandırıldığı bir denklem karşısında ‘Üçüncü İttifak’ kaçınılmaz ve zorunludur. Zira memleketteki derin politik sorunlar, bu iki faktörlü denklemle çözüme kavuşturulamaz. Türkiye ve Kürdistan halklarının özgürlük ve refahını güvenceleyecek, kapsayıcı, tutarlı bir demokrasi programına dayanan ‘Üçüncü İttifak’a duyulan ihtiyaç daha da derinleşmiştir.
 
HDP'nin çağrısıyla sol, sosyalist parti ve oluşumlar bir araya geldi. Yürütülen tartışmalarda ülkenin temel sorunlarına karşı ortak mücadele vurgusu öne çıktı. Bu gelişmeyi nasıl değerlendiriyorsunuz?
 
 
Demokrasi İttifakı, antifaşist cephe politikasına dayalı bir ittifaktır. Bu, dar, faydacı ve seçim endeksli bir anlayıştan ziyade, sistem siyasetinin çıkmazına karşı bağımsız bir ‘Üçüncü Seçenek’ olmaktır.
 
HDP'nin sol, sosyalist partilerle bir araya gelişi ve ziyaret trafiği, aynı zamanda güncel siyasetteki işbirliği bu anlamada çok önemli ve doğal olarak ciddi bir beklenti de doğuruyor. Tabii, beklendiği gibi HDP'nin ‘Üçüncü İttifak’ tanımı hiçbir zaman seçim hedefi ve atmosferine endeksli olmadı. Uzun zamandır HDP ve Halkların Demokratik Kongresi'nin (HDK) üzerinde çalıştığı, çeşitli biçimlerde pratik örnekleri ve sonuçlarının ortaya çıktığı “Demokrasi İttifakı”, antifaşist cephe politikasına dayalı bir ittifaktır. HDP'nin çıkış fikri, Üçüncü Yoldur. Yani, sistem siyasetinin sıkışmış, eskimiş, kendini üretemeyen, tam da bu nedenle birbirine alternatif olamayan kutuplaşma karşısında bağımsız bir ‘Üçüncü Seçenek’ olmaktır.
 
HDP’nin parti içyapısı dahi, demokratik koalisyon işleyişine sahiptir. Bu nedenle HDP'nin ittifak meselesini taktiksel, konjonktürel, dar, faydacı ve seçim endeksli ele alması yapısal olarak mümkün değil. Bugün de geliştirilen ittifak tavrı, var olan ‘Üçüncü İttifakı’ büyütmek, kapsam alanını genişletmek ve birlikten doğan kuvveti faşizmin durdurulmasına, demokratik kazanıma seferber etmek içindir.
 
Bugün ekonomik, siyasal ve toplumsal krize neden olan yönetime ve politikalarına karşı kime, nasıl bir rol düşüyor? 
 
Halkların ve emekçilerin son dönemde zamlara karşı gelişen tepki ve hareketini kapsayabilecek, öncülük yapabilecek merkez sorunu ‘Üçüncü İttifak’ pratiğiyle çözülebilir. Görüldüğü gibi halklar, emekçiler ve kadınlar, sokakta, hayatın içinde kendi doğal ittifakını kuruyor. Özellikle de demokratik, sol, sosyalist politik öznelerin bunun gerisinde kalma lüksü yok. Aksine önünde olmalı, kendini halk iradesinin yerine koymadan, tepeden bakmadan sorumluluğunu üstlenmelidir. Bu tutum birlikte geliştirildiğinde sonuçları parlak ve güçlü olacaktır.
 
İttifak kavramının demokratik muhtevasını öne çıkaran, kadın ve gençlik dinamiklerini merkezine yerleştiren, bilhassa da iktidar ve muhalefetiyle hiçbir düzen partisinin samimi ve tutarlı bir biçimde ilgilenmedikleri Kürt sorununun çözümünü ayırt edici ve ilkesel çerçeve olarak gören bir ittifaka duyulan ihtiyaç yaşamsaldır. Yine halk iradesinin değiştirici gücünü ortaya çıkarmak için sandığa gün saymanın ötesinde bir hareket enerjisi yaymayan, kendi statüko ve korkularını toplumsal hareket dinamiklerinin önünde bariyere dönüştüren muhalefet zihniyetinin alternatif siyasi yoldan aşılması da yaşamsaldır. Bu nedenle ‘Demokrasi İttifakı’ süreç ve çabalarını merkezlere ve genel protokollere daraltmadan, doğrudan yerellerden, halkın ve emekçilerin hareketinin içinden büyütmek gerekiyor. Temsili-merkezi irade beyanları ve protokoller şüphesiz siyaseten değerlidir. ‘Üçüncü İttifak’ ya da ‘Demokrasi İttifakı’, mağduriyetlerden doğan kuvvetlerin, hareketlerin ittifakıdır. Bizim böylesi bir dönemde dikkatimizi dağıtmadan bu ana eksendeki yoğunlaşmayı sürdürmemiz gerekir.
 
Ana muhalefet olan CHP’nin Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Demokrasinin yolu Diyarbakır’dan geçer” derken, diğer tarafından “Kürdistan” ve “Kandil” ile ilgili geleneksel devlet refleksini sürdürdü. Bununla ilgili neler söyleyeceksiniz?
 
 
CHP, hala Kürt sorununun etrafında dolaşıyor. Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem vadeden 6 siyasi parti, sistemi neyle güçlendirecek? Demokrasiyle, halk iradesiyle ve Kürt sorununun çözümüyle güçlendirilmemiş hiçbir sistemin ömrü olamaz. 
 
Tutarlı demokratik çizgi derken, tam da sorunuzdakine benzer durumlardan bahsediyoruz aslında. Bu sadece Kılıçdaroğlu'nun değil, şovenizmin ve Türk milliyetçiliğinin konforundan, egemenliğin ayrıcalıklarından kopmayan tüm muhalefetin açmazı. Diğer bir ifadeyle, konu Kürt sorunu olunca muhalefet anında iktidar oluyor. İşin muhalefet açısından kötü tarafı, temelde aynı zihniyeti paylaşmalarına rağmen, iktidarın sergilediği şeklen rutinin dışına çıkma cesaretine bile sahip olmayışı. Bu nedenle halka güven vermiyor, ikna sorunu yaşıyor. İktidar blokundan kayda değer bir fark ortaya koymuyor. Kılıçdaroğlu, son dönemde Kürt sorunu konusunda daha belirgin bir söylem benimsese de hala konunun etrafında dolaşıyor. Saf-milliyetçi merkezin yörüngesinden kopamadığı sürece tutarlı, bütüncül bir yaklaşım sergilemesi beklenemez.
 
Demokrasinin yolu hiç eğip bükmeden herkes için başta da Kürt halkı için adil, onurlu, barışçıl bir yaşamı her boyutuyla var etmekten geçiyor. Bu yol artık çürüğe çıkmış sembollerle, içinde çözüm programı barındırmayan tekil hamlelerle sürdürülemez. Ezilen, farklılığı ve hakları tanınmayan bütün halklar ve inançlar için yeni bir hukuk tanımlanması gerekiyor. Mesela bugün HDP'yle Kürtlerle mesafesini açarak, bir araya gelen ve Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem vadeden 6 siyasi parti, sistemi neyle güçlendireceğini söylemesi gerekiyor. Demokrasiyle, halk iradesinin merkeze alınmasıyla ve Kürt sorununun eşit yurttaşlık-kolektif haklar temelinde çözümüyle güçlendirilmemiş hiçbir sistemin ömrü olamaz. Buna siyasetçiler de dahil. Yıllar boyunca sayısız siyasetçi, Kürt kentlerine gidip oralarda görüntü verdi. Mesele ne söylediğiniz ve söylediğinizin arkasında ne kadar durduğunuzdur.
 
 İmralı Cezaevi’nde ağır tecrit altında olan PKK Lideri Abdullah Öcalan’dan 11 aydır hiçbir haber alınamıyor. Öcalan’la ilgili tüm talepleri duymamazlıktan gelen Erdoğan’ın her sıkıştığında İmralı’yı işaret etmesini nasıl okuyorsunuz?
 
Erdoğan'ın, sıkıştığı anlarda Öcalan'ı araçsallaştırmaya çalışması yeni bir taktik değil. Çözüm masasının devrilmesinin nedeni de bu. Ama ‘Akan suda iki kez yıkanılmaz.’ Türkiye'nin kritik, yaşamsal sorununun ve onun çözüm muhatabının, manipülasyon ve ucuz siyasi taktiklerle hedef olması kabul edilemez. Hiçbir cari ve tutar tarafı kalmamış bu zihniyetin artık sahiplerine de faydası yok. İmralı söylemiyle ve PKK Lideri Öcalan üzerinden Kürtleri ve HDP'yi kafa karışıklığına sürüklemek, bölüp dikkatini dağıtmak çok kötü bir algı yönetimi şeklidir. Türkiye halklarının barış ve kardeşlik umuduyla, beklentisiyle oynamaktır. Yıllardır böyle siyasi aymazlıkların acı sonuçları tecrübe ediliyor. Çokça ifade edildiği gibi; Erdoğan, Öcalan adına konuşmaktan medet ummayı bırakıp, acilen İmralı kapısını açsın. Kürt halkına yaklaşımı özetleyen mutlak tecrit, devam ettiği müddetçe onun geriye sayımı da hızlandırılmış olarak devam ediyor.
 
İttifak gündemine dönecek olursak, bununla ilgili kadınların gündemine dair neler söylemek istersiniz? Kadın ittifakını biraz açar mısınız?
 
Geçtiğimiz yıldan bugüne kadın ittifakı, kadın hareketinin ve toplumsal hareketin gündeminde. Daha çok 8 Mart ve 25 Kasımlarda öne çıkan bir söylem ve fiili siyasi hat olarak gelişiyor. Kadınların alanlarda, temel ve yakıcı taleplerde ortaklaşması bakımından, doğal dinamiklere dayalı bir kadın ittifakı dünden bu yana var aslında. Ayrıca yaşanan cins kırımı karşısında bir araya geliş, ortak hedefe yöneliş kadınlar açısından daha dolaysız oluyor. Eril sistemin ve siyasetin cins ayrımcı tutum ve saldırıları, acil kodlu hareketi zorunlu kılıyor. AKP-MHP döneminde, eril tahakkümün ve faşizmin kadına dönük benzerlerinden çok daha beter yüzüyle karşılaştık. Bu gerçeklik, kadınların mücadele cephesini genişleme ve safları eskisinden sıkı örme zorunluluğunu da beraberinde getiriyor. Umarım 8 Mart böylesi bir yeni genişlemeye vesile olur. Bugün kadın özgürlük yolunun kaçınılmaz olarak, erkek egemenliğinin en katı ve karanlık biçimi olan faşizmin yenilmesinden geçtiğini dikkate almak gerekiyor. Dolayısıyla faşizmin bütün kurum ve kararlarını aşabilecek, ülkenin demokratik yeniden kuruluşunun siyasal mayası olabilecek bir kadın iradesine ihtiyaç var. Kadın ittifakının güncel ve tarihsel rolü esasta buradan görülmelidir. 
 
 Kadınlar, yıl boyunca alanlarda yer alarak, sözlerini eksik etmedi. Kadın mücadelesinin bulunduğu aşamayı nasıl değerlendiriyorsunuz? Bu sesin cezaevlerine yansıması oldu mu? 
 
 
 Kadınların alanlarda, doğal dinamiklere dayalı bir ittifakı dünden bu yana var. Eril sistemin ve siyasetin cinsiyetçiliği ve saldırıları, acil kodlu hareketi zorunlu kılıyor.
 
Politik hareketin en durgun olduğu anlarda kadınların sesini duymak umudumuzu diri tuttu. Kadınların bütün toplum için böyle bir rol oynadığı kesin. Bir taraftan hareket İstanbul Sözleşmesi'nden çekilme örneğindeki gibi, kazanılmış hakları savunma çizgisine itilmiş görünse de bu mücadele içinde yeni durum ve dinamikler gelişti. Bu düzeyi bırakmamak, açılan patikaları ısrarlı takip etmek önemli. Kadınların, baskının en kolaylaştığı dönemlerde ve dönemeçlerde fiili meşru mücadeleyle sokağı terk etmemeleri toplumsal cesareti örgütlemiştir. Geride bıraktığımız siyasi kesit, tarihte kadınların bilinçli, politik cesaretiyle anılacaktır bence. Biz kadın tutsaklar da bundan güç aldık. Geceleri ve sokakları özgürleştiren kitlesel kadın eylemleriyle, beton duvarların içini özgürleştiren kadınların öncülüğü ve hareketi harmanlanarak, bir döneme damgasını vurdu. Bugün kadınların sesinin daha güçlü ve güzel gelmesi için yeterli bir altyapı bu.
 
 8 Mart’ta doğru giderken, kadınlara ve kadın mücadelesine dair ne söylemek isterseniz?
 
Bu yıl 8 Mart'ta acılardan ve kayıplardan çok, inadı ve kazanımları konuşmamız, bu ruhla donanmamız daha iyidir. Gasp edilen haklarımızı daha ileriden kazanmak için bir itilim noktası olmasını umuyoruz. Kadının kararlı adımları, yasakları çiğnesin yeniden. Bastığı her yerde özgürlük yeşersin. Derinleşen erkek şiddetine, ekonomik ve siyasi şiddete karşı direniş çizgisi, toplumsal politik hareketin yönünü de belirleyecek ve ivmelendirecektir. Özgürlükten, adaletten, emekten yana değişim rüzgarlarının esmeye başladığı bir dönemde, kadın kurtuluş hareketinin enerjisi fırtınalara gebedir. 8 Mart'a bu istek ve dinamizmin damgasını vuracağına inanıyor, bugünden Dünya Emekçi Kadınlar Günü'nü kutluyorum. Bütün kadın yoldaşlarımızı sevgiyle, özlemle kucaklıyorum.
 
MA / Mehmet Aslan

Diğer başlıklar

09:33 Çocuğunu Filistin askısında görmek ve bir damla su verememek
09:29 Aksoyoğlu: Meclis Abdullah Öcalan'ı Ankara'da dinlemeli
09:23 EHP Genel Başkanı: Atılan adıma karşı yasal adımlar atılmalı
09:06 Barış Anneleri'nden Erdoğan'a çağrı: Adım atın
09:05 ÖHD'li Köçeroğlu: Süreç cezaevlerine uğramamış
09:05 Siyaset Bilimci Köker: Komisyon yasa tekliflerini somutlaştırmalı
09:04 Wan çarpık kentleşmeyle kimliğini kaybediyor
09:02 Akdeniz eşbaşkanlarının yarın görülecek duruşmasına çağrı
09:02 HDK İstanbul Eşsözcüsü: Devlet demokratik yasal düzenlemeleri yapmalı
09:01 Saadet, Gelecek ve DEVA Amed il başkanları: Devlet gecikmeden adım atsın
09:00 'Birliğimizi sağlayamadığımız müddetçe statüye kavuşamayız'
09:00 Cezaevi idaresi Ceylan Önkol'un fotoğraflarını 'sakıncalı' buldu
09:00 30 EKİM 2025 GÜNDEMİ
00:20 Saldırıya uğrayan öğrenciler ve DEM Parti'li Özgül Saki hedef gösterildi
00:02 Kamyaran’da aktivist Zîlan Kemanger gözaltına alındı
29/10/2025
23:55 QSD: Tişrîn'deki patlama Geçiş Hükümeti mayınından kaynaklandı
23:52 Şerife Muhammed'inin idam kararı 30 yıl hapse çevrildi
23:15 Sındırgı'da 3.8 büyüklüğünde deprem
22:11 Dîlok'ta 18 saati aşan elektrik kesintisi
21:52 Dünya genelinde internet kesintisi
21:47 Türkiye'ye bağlı grupların işkence ettiği M.S. artık hareket edemiyor
21:24 Fed, politika faizini indirdi
21:19 Gebze’de çöken binanın enkazından bir kişi sağ çıkarıldı
20:05 Gazeteci Ezgi Soysal'a saldırı: Ölebilirdim
19:53 Kayyımın işsiz bıraktığı işçiler: Eve ekmek götüremiyoruz
19:04 İhraç edilen bin 700 emekçi mahkeme kararı bekliyor
17:41 Payizava’da üç kişinin katledildiği saldırıya dair bir gözaltı
17:39 25 Kasım’da gözaltına alınan 168 kadına dava
17:21 Entübe edilen Gazeteci Aykol'un kritik hali sürüyor
16:46 KESK, Meclis Komisyonu'ndan KHK'liler için yasal düzenleme istedi
16:46 DEM Parti’den ‘Yerel Demokrasi Konferansı’
16:27 Gebze'de yıkılan binada 2 kişinin cenazesine ulaşıldı
16:18 İmralı Heyeti ve Erdoğan görüşmesinin saati belli oldu
15:26 Aykol’a cezaevinden mektup: Bizi hiç yalnız bırakmadı
14:59 MSD’den Şam-Süveyda yolundaki saldırıya kınama
14:54 Almanya'da Köln yürüyüşü için seferberlik
14:36 Darp edilerek gözaltına alınan gazeteci Yıldız suç duyurusunda bulundu
14:03 Tutsak Ayşe Gökkan’dan gazeteci Aykol için mektup
13:50 Özgür Basın'ın Mamoste'si mezarı başında anıldı
13:41 Tarım işçilerini taşıyan araç kaza yaptı: 3 ölü, 12 yaralı
11:39 DEM Parti PM: Özgürlükçü yasal düzenlemeler yapılmalı
10:04 Abdullah Öcalan: Cumhuriyeti iki kritik kavşak bekliyor, ciddi olan kazanır
09:44 Sosyalist parti ve örgütlerden 'süreç' çalıştayı
09:29 Rojin Kabaiş haberimize erişim engelli
09:27 İsrail’in Gazze'ye saldırıları sürüyor: 63 Filistinli katledildi
09:19 MEBYA-DER Êlih Eşbaşkanı: Sürece rağmen taziyelere saldırı var
09:17 ÖHD Eş Genel Başkanı: Abdullah Öcalan'ın koşulları sürecin ruhuna uygun hale getirilmeli
09:16 Akademisyen Coşkun: Sürece özgü geçiş hukuku benimsenmeli
09:06 120'den 50 kiloya düşen hasta tutsak tahliye edilmiyor
09:04 Bakır, onların elinde yeniden hayat buluyor
09:04 'Kadına dönük şiddet İstanbul’dan Wan’a farklılaşabiliyor'
09:01 Akademisyen Yasemin Özgün: İktidarın adım atmaması süreci tıkıyor
09:00 29 EKİM 2025 GÜNDEMİ
08:23 Meteoroloji’den kar ve yağmur uyarısı
08:12 Gebze'de bina çöktü: Enkazda kalanlar var
28/10/2025
23:16 Tuncer Bakırhan: Cumhuriyetin 102. yılında: Nasıl birlikte yaşayacağız?
22:31 DEM Parti Kadın Meclisi'nden Hüda Kaya'ya verilen cezaya tepki
22:17 Sındırgı depreminde Manisa’da 83 yapı etkilendi
21:51 Konya'da yolcu otobüsünde yangın
21:46 Van Valiliği, 29 Ekim’i şarkıları yasaklanan Grup Yorum’un marşıyla kutladı
21:00 Ateşkese rağmen Netanyahu'dan yeni saldırı emri
20:56 Hüda Kaya hakkında tutuklama kararı
20:46 Gazeteci Hıdır Yıldız gözaltına alındı
20:28 Berçem Şaşmaz taziyesine kitlesel ziyaret
19:50 17 il için 'sarı kod' uyarısı
19:42 Kadınlardan 11. Yargı Paketi tepkisi: Yasaklara karşı birlikte duracağız
19:20 Gözaltındaki 24 öğrenci serbest bırakıldı
19:18 Muğla'da çocuk cenazesi bulundu
19:11 İşçiler direniyor: İrademizi teslim etmeyeceğiz
18:26 Hak savunucusu Halime Pejvak İran’da gözaltına alındı
18:16 CHP’li Enginyurt, hakkında taciz iddiaları olan Tekinoğlu'nu danışmanı yaptı
16:59 Emniyet müdürü şiddetten tutuklandı
16:55 Hacettepe öğrencilerine palalı saldırı protesto edildi
16:49 Eşref ve Mustafa Akyıldız için kurulan taziyeye kitlesel ziyaret
16:22 İhraç edilen emekçiler için çağrı: Tüm haklarıyla görevlerine iade edin
16:19 Gazeteci Aykol'un durumu kritik aşamada
16:06 ‘Çıplak aramaya sessiz kalmayacağız’
15:51 Emek ve Demokrasi Güçleri’nden Hacettepe Üniversitesi'ndeki ırkçı saldırıya tepki
15:07 İHD: İfade özgürlüğü yaşamsal bir öneme sahiptir
15:02 Roboskî İçin Adalet Girişimi: Barış için yüzleşme şart
15:00 ‘Ölene kadar tutsaklık ilkesi tutsakların yaşam hakkını engelliyor’
14:43 Kadın öğrencilere çıplak arama dayatmasında takipsizlik kararı
14:34 Haber-Sen TELE1'e kayyım atanmasını protesto etti
14:04 Katledilen Sevcan Demir için adalet ve duyarlılık çağrısı
14:03 Durdurma kararına rağmen geyik avı sürüyor
13:23 Manavgat Belediyesi soruşturmasında 24 gözaltı
13:08 'Kuyu Tipi' cezaevlerine ilişkin açıklama: Tutsakların seslerini duyurun
13:00 Feminist filozof Eva Kittay’dan Abdullah Öcalan’ın çağrısına destek mesajı
12:58 DEM Parti, 11 yıl önce su baskınında yaşamını yitiren 18 işçiyi andı
12:29 Amed Barosu ‘süreç’ komisyonu kurdu
11:51 İki kentte ev baskınları: En az 15 gözaltı
11:37 Cemil Bayık: Entegrasyon yasaları bir an önce çıkarılmalı
11:22 'Eşit yurttaşlık temelinde hukuki, yasal ve idari düzenlemeler yapılmalı'
10:42 Özgür Basın'ın Mamoste'si: Kadri Kaya
10:11 İranlı Prof. Dr. Mansuran: Öcalan'ın paradigması yeni bir çağın başlangıcıdır
10:03 İzmir ve Manisa'da su baskınları
10:02 Mêrdîn Baro Başkanı: Güven için Meclis artık adım atmalı
09:57 'Ukrayna Savaşı Rusya'da iç dengeleri tetikleyebilir'
09:51 DBP'den 'süreç' için kapsamlı eylem planı
09:46 ‘Tecrit altında barış sürecinin işlemesi mümkün değil’
09:39 Türkdoğan: ‘Şiddet’ bahanesi kalmayan iktidar adım atmazsa teşhir olur
09:36 Hasta tutsak Çam günde 17 ilaçla hayata tutunuyor
09:34 EMEP Genel Başkanı: Taraflara eşit koşullarda görüşme şansı tanınmalı
09:31 DİSK Basın İş Genel Başkanı Dedeoğlu: Yüzde 95’lik medya gücü iktidara yetmiyor
09:31 Gabar Dağı’ndaki ağaç kıyımı Sêrt tarafına kaydırıldı
09:28 Koma Amed: Burada ilk güne döndük, Evdilmelik Şêx Bekir’i hissederek
09:13 Eğitim Sen Kadın Sekreteri: Cezasızlık çocuğa yönelik suçları yaygınlaştırıyor
09:03 Wan'da 21 ayda 2 bin 299 kadın ve çocuk hedef alındı!
09:02 Cumhuriyet’in 102’nci yılı: Tek güvence kadın kurtuluş hareketi
09:00 28 EKİM 2025 GÜNDEMİ
08:12 Dêrik Zeytin Festivali’nde binler buluştu
08:07 Adana'da bir kadın katledildi
27/10/2025
23:01 Balıkesir'de 6.1 büyüklüğünde deprem
22:20 BM'den PKK'nin kararına dair açıklama: Tüm taraflar iyi niyetle hareket etmeli
21:15 Süveyda’ya 12 kez dron saldırısı düzenlendi
21:11 Irkçı saldırıda yaralanan arkadaşları için hastaneye giden öğrencilere gözaltı
20:22 Papa 14. Leo Türkiye'ye geliyor
20:09 Türkiye 44 Eurofighter savaş uçağı alacak
20:02 Wan-Colemêrg yolunda kaza: 2 kişi hayatını kaybetti
19:28 KESK'ten Şık Makas işçilerine destek
18:48 TFF'de bahis skandalı
18:39 223 işçinin eylemi aylardır sürüyor
18:13 İsrail'in Gazze'ye saldırıları sürüyor
18:10 Tarsus'ta 26 öğrenci zehirlendi
17:58 İzBB'de 40 işçinin işine son verildi
17:55 Hakları gasp edilen işçiler ve sendika temsilcileri gözaltına alındı
17:52 Engin Baltaş, evli olduğu kadını katletti
17:48 Türkiye’den çekilme kararı nasıl alındı, bundan sonra hangi adımlar atılacak?
17:46 Tutsak yakını çocuğa çıplak arama dayatması
17:35 DBP Kadın Meclisi: Özgür bireyin varlık zemini demokratik komündür
17:23 Hacettepe Üniversitesi'nde ırkçı saldırı
16:17 Kadın Ormanı Projesi'nde 500 meşe fidanı dikildi
15:58 Gazeteci Hüseyin Aykol'un hayati riski devam ediyor
15:38 Halay videosu gerekçesiyle tutuklamaya tepki
15:35 DİSK-AR: Geniş tanımlı işsizlik 11 milyona ulaştı
15:25 Hol Kampı’ndan 840 kişi Irak’a gönderildi
15:15 Zozan Ayaz’ın taziyesine kitlesel ziyaret
15:03 DFG: Barışın sesine sansür vurulamaz
14:21 Kurtulmuş: Fikirlerin konuşulduğu yeni bir döneme girilecek
14:06 Marmara için fırtına ve sağanak uyarısı
13:54 Siyasetçi Tepeli'nin tutukluluğuna itiraz edildi
13:30 Arjantin’de ara seçim: Trump'un müttefiki kazandı
13:09 ‘Merîwan ormanları tehlikede’
12:26 TÜİK’e göre işsizlik oranı Ağustos ayı ile aynı
11:50 İstanbul Adliyesi önünde silahla kendisini yaraladı
11:00 Tuncer Bakırhan: Sürecin ikinci aşaması hukuki adımlardır
Tülay Hatimoğulları: Atılan adım Cumhuriyeti demokratikleştirmek için fırsat
10:30 BUDO'nun 8 seferine fırtına iptali
10:28 Amed’li yurttaşlar: Kürt hareketi ve Abdullah Öcalan barışta net, devlet adım atmalı
10:03 Mehmet Bayrak: Cumhuriyetin içi demokrasi ile doldurulmalı, çözüm süreci hızlandırılmalı
09:29 ‘Satılıktır’ afişi örgütsel pankart sayılıp tutuklandı