Yüksekdağ: Kadınlar toplumsal cesareti örgütledi

img

İSTANBUL - İktidar ile kurulu düzen muhalefetinin sonunun geldiğini ifade eden Figen Yüksekdağ, demokratik yeniden kuruluş için kadın iradesine işaret ederek, “Sokak mücadelesi toplumsal cesareti örgütledi" dedi. 

Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski Eş Genel Başkanları Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş'ın da aralarında bulunduğu 9 HDP'li milletvekili, 4 Kasım 2016 tarihinde gece yarısı evlerine düzenlenen operasyonlarla gözaltına alındı, tutuklanmaları için dokunulmazlıkları AKP, MHP ve CHP'nin oylarıyla düşürüldü. Yaptığı açıklamalar, katıldığı eylemler ve mitinglerdeki konuşmaları suçlama konusu yapılan Yüksekdağ’ın milletvekilliği de 21 Şubat 2017 tarihinde düşürüldü. 
 
Tutukluluğunun 6’ncı yılına giren Yüksekdağ, Kandıra 1 No'lu F Tipi Hapishanesi'nden 8 Mart dolayısıyla sorularımızı yanıtladı.
 
Garibe Gezer, Aysel Tuğluk ve cezaevlerinde yaşamlarını yitiren hasta tutuklularla birlikte gözler cezaevlerinde yaşananlara çevrildi. Bulunduğunuz Kandıra Cezaevi’nde Garibe Gezer yaşamını yitirdi. Yine aynı cezaevinde siyasetçi Aysel Tuğluk, hastalığına rağmen tahliye edilmiyor. Siyasi tutuklulara dönük bu uygulamaları nasıl değerlendiriyorsunuz?
 
Cezaevlerindeki siyasi tutsaklara yönelik ağır faşizm uygulamalarıyla içeriden çok dışarıya mesaj veriliyor. Amaç siyasi mahpuslara ölümü, zulmü gösterip, halkı sıtmaya razı etmek. Topluma, ‘Tekçi faşist rejime itiraz edersen ya da hak ararsan, mücadele ve verirsen sonun onlar gibi olur’ demek istiyorlar. Yaratılan korku ve suskunluk iklimini daha fazla korku, endişe ve acı yayarak tahkim etmeye çalışıyorlar. Ama hapishanelerde sadece ölüm ve zulüm yok. Aynı zamanda güçlü bir direniş geleneği de var. Kendini mücadeleci zeminde sürdürme pratiği var. Her boyutuyla darbe dönemlerini aşan tecrit ve saldırılara rağmen siyasi tutsaklar hala moral üstünlüğü koruyabiliyor. Çünkü haklı ve meşru tarafta olmak önemli bir güçtür.
 
Hapsetme ve siyasi cezalandırma politikaları dün olduğundan daha maksimal ve güncel bir sorun. Bu nedenle güncel siyasetin merkezinde daha ciddi yer edinmesi de kaçınılmaz. Bugün siyasi iktidarın varlığı, cezaevlerinin varlığıyla doğru orantılıdır. Hiçbir zaman ve dünyada hiçbir ülkede bu kadar cezaevi yok mesela. Nüfusu milyonlarla ölçülen despotik ülkelerde bile 300 binlik mahpus oranını zor bulursunuz. Hapsetmek ve yeni hapishane yapmak AKP-MHP iktidarının yönetim şekli haline geldi. Cezaevleri üzerine hem siyasi hem ticari bir düzen kurdular. İşin sömürü, rant, iktidar kadrolarını besleme boyutları iyi araştırılmalı. Paralel bir piyasa oluşturdular. Bir taraftan muhalifleri, hak ve özgürlük isteyenleri tecrit ve insanlık dışı siyasi yöntemlerle saf dışı bırakma, diğer taraftan bununla da yetinmeyip mahpuslar üzerinden rant sağlama sistemi işliyor.
 
Cezaevleri dışarıda ‘ölüm evleri’ olarak tanımlanmaya başlandı. Siz içerdeki tabloyu nasıl görüyorsunuz?
 
 
Cezaevlerinde derinleşen zulüm politikalarıyla halkların, kadınların, özgürlük ve demokrasi güçlerinin direnç damarı kesilmeye çalışılıyor. Kurdukları korku kalelerindeki direnişin topluma yayılmasını istemiyorlar. 
 
İşin en kritik kısmı cezaevlerinin adeta ‘ölüm evi’ne dönüşmüş olması. Pandemi bahanesiyle mahpuslar neredeyse nefes alamaz hale geldi. Eşitsiz uygulanan yargı paketleriyle adli mahkumların çoğu salıverildi ama siyasi tutsaklar ve geride kalanlar en ağır ve insanlık dışı şartlarda yaşamaya mecbur bırakıldı. Son zamanlarda artan hasta tutsak sayısı ve ölümler bu politikaların sonucu. Diğer yandan hücre şartları, işkence ve zülüm uygulamaları arttı. Garibe Gezer ile ilgili suç duyurusu ve soruşturmalarda, sorumlular kollanıp, hiçbir hesap verilmezken; protesto hakkını kullanan biz siyasi tutsaklara ‘gereksiz slogan atmak’ suçundan iletişim cezası verildi. Siyasi mahpuslara karşı derinleşen ölüm, zulüm politikalarıyla halkların, kadınların özgürlük ve demokrasi güçlerinin direnç damarı kesilmeye çalışılıyor. Kurdukları korku kalelerinin tam içinde insanların direnebileceği, yaşayabileceği kendini üreterek teslim olmayacağı, fikri bastırılan toplum tarafından bilinmesine, yayılmasına tahammülleri yok. Bu nedenle saldırının dozu her gün daha fazla artıyor. Direniş ve dayanışma da buna paralel olarak artmak durumunda. Bilhassa, hasta tutsaklar konusunda siyasi sınırların ötesine geçmeye, bir toplumsal vicdan hareketi için seferber olmaya ihtiyaç var.
 
Bir taraftan ülkeyi bu şekilde yöneten bir AKP-MHP ittifakı diğer taraftan CHP ve İyi Parti’nin bir araya geldiği Millet İttifakı var. Muhalefetin pozisyonunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
 
Öncelikle, Millet İttifakı ve son dönemde 6 siyasi parti çerçevesiyle yürütülen muhalefet girişiminin iktidara alternatif olma zorunluluğunu ne düzeyde kavradığına bakmak lazım. AKP-MHP ittifakı, bu kadar aleni şekilde yönetim kabiliyetini ve yurttaşlar üzerindeki karşılığını yitirirken, ‘anketler mücadelesinde’ bile olması gereken başarı sağlanamıyor. Ekonomik ve siyasal çöküşün korkunç seviyeye gelmesinden hareketle, iktidarın bu enkazın altında kalacağı ve sorunun da böylece çözüleceğini bekleyen bir muhalefet zihniyeti var. Oysa ki muhalefet de çöküşün altında kalabilir ve uzun süre kendine gelemez. Tarihte ve bugün, dünyanın farklı yerlerinde bunun pek çok örneği var. Aslında iktidarla birlikte, kurulu düzen muhalefeti de sona geldi. Döviz kuruna endeksli muhalefet parametrelerinin, boş tencere siyasetiyle siyasetsizliğin üstünü kapamaların sonuna gelindi. Halka daha fazla şey söylemek ve yapmak zorundalar. En azından dünyada gelişen düzen içi demokratik değişim cereyanından bir parça havaları değişir mi emin değilim. Ama topluma, bu kadar büyük bir yıkım ve karanlığa karşılık, parlamenter sisteme geçiş dışında ele gelir bir şey önermiyorsanız ciddi sorun var demektir.
 
Bugün yaşanan ekonomik ve sosyal krizin kaynağında sadece tek adam rejiminin değil, faşizmin durduğu gerçeğiyle yüzleşme çizgisi ve kabiliyeti sergilenmesi gerekir. Türkiye tarihi boyunca burjuvazinin her rengi kendi rejimini, yani faşizmi doğurdu. Bu zeminden beslenen AKP-MHP iktidarı da, kısmen kara-mafya benekleri olan burjuvazisi için yeşil faşizmi yarattı. Tutarlı, anti-faşist, demokratik bir programa sahip olmayan, başta Kürt sorunu gibi temel meselelerde farkını ortaya koymayan, iktidar zihniyetinden ileriye dönük kopuş gerçekleştirmeyen hiçbir siyasal oluşum gerçek bir alternatif olamaz ve halkta güçlü bir taraflaşma, toparlanma sağlayamaz. Bir süre daha kendini idame ettirenler, muhalefet koltuğu konforunu garantiye alanlar ya da iktidarla muhtemel bir pazarlıktan kendince karlı çıkanlar olabilir ama bunun faturası memlekete ve halklara çok ağır çıkar. Ama iyi bir ihtimal daha var; değişmeyen muhalefet, çakılıp kalmış siyasi statüko, değişen halk gerçeği ve hareketiyle aşılabilir.
 
 O halde üçüncü bir seçeneğe ihtiyaç var. 
 
Türkiye'de siyasi zeminin bu denli daraltıldığı, gelişmenin bile muhalefetteki Millet İttifakı'nın 6 partili ittifaka dönüşmesiyle sınırlandırıldığı bir denklem karşısında ‘Üçüncü İttifak’ kaçınılmaz ve zorunludur. Zira memleketteki derin politik sorunlar, bu iki faktörlü denklemle çözüme kavuşturulamaz. Türkiye ve Kürdistan halklarının özgürlük ve refahını güvenceleyecek, kapsayıcı, tutarlı bir demokrasi programına dayanan ‘Üçüncü İttifak’a duyulan ihtiyaç daha da derinleşmiştir.
 
HDP'nin çağrısıyla sol, sosyalist parti ve oluşumlar bir araya geldi. Yürütülen tartışmalarda ülkenin temel sorunlarına karşı ortak mücadele vurgusu öne çıktı. Bu gelişmeyi nasıl değerlendiriyorsunuz?
 
 
Demokrasi İttifakı, antifaşist cephe politikasına dayalı bir ittifaktır. Bu, dar, faydacı ve seçim endeksli bir anlayıştan ziyade, sistem siyasetinin çıkmazına karşı bağımsız bir ‘Üçüncü Seçenek’ olmaktır.
 
HDP'nin sol, sosyalist partilerle bir araya gelişi ve ziyaret trafiği, aynı zamanda güncel siyasetteki işbirliği bu anlamada çok önemli ve doğal olarak ciddi bir beklenti de doğuruyor. Tabii, beklendiği gibi HDP'nin ‘Üçüncü İttifak’ tanımı hiçbir zaman seçim hedefi ve atmosferine endeksli olmadı. Uzun zamandır HDP ve Halkların Demokratik Kongresi'nin (HDK) üzerinde çalıştığı, çeşitli biçimlerde pratik örnekleri ve sonuçlarının ortaya çıktığı “Demokrasi İttifakı”, antifaşist cephe politikasına dayalı bir ittifaktır. HDP'nin çıkış fikri, Üçüncü Yoldur. Yani, sistem siyasetinin sıkışmış, eskimiş, kendini üretemeyen, tam da bu nedenle birbirine alternatif olamayan kutuplaşma karşısında bağımsız bir ‘Üçüncü Seçenek’ olmaktır.
 
HDP’nin parti içyapısı dahi, demokratik koalisyon işleyişine sahiptir. Bu nedenle HDP'nin ittifak meselesini taktiksel, konjonktürel, dar, faydacı ve seçim endeksli ele alması yapısal olarak mümkün değil. Bugün de geliştirilen ittifak tavrı, var olan ‘Üçüncü İttifakı’ büyütmek, kapsam alanını genişletmek ve birlikten doğan kuvveti faşizmin durdurulmasına, demokratik kazanıma seferber etmek içindir.
 
Bugün ekonomik, siyasal ve toplumsal krize neden olan yönetime ve politikalarına karşı kime, nasıl bir rol düşüyor? 
 
Halkların ve emekçilerin son dönemde zamlara karşı gelişen tepki ve hareketini kapsayabilecek, öncülük yapabilecek merkez sorunu ‘Üçüncü İttifak’ pratiğiyle çözülebilir. Görüldüğü gibi halklar, emekçiler ve kadınlar, sokakta, hayatın içinde kendi doğal ittifakını kuruyor. Özellikle de demokratik, sol, sosyalist politik öznelerin bunun gerisinde kalma lüksü yok. Aksine önünde olmalı, kendini halk iradesinin yerine koymadan, tepeden bakmadan sorumluluğunu üstlenmelidir. Bu tutum birlikte geliştirildiğinde sonuçları parlak ve güçlü olacaktır.
 
İttifak kavramının demokratik muhtevasını öne çıkaran, kadın ve gençlik dinamiklerini merkezine yerleştiren, bilhassa da iktidar ve muhalefetiyle hiçbir düzen partisinin samimi ve tutarlı bir biçimde ilgilenmedikleri Kürt sorununun çözümünü ayırt edici ve ilkesel çerçeve olarak gören bir ittifaka duyulan ihtiyaç yaşamsaldır. Yine halk iradesinin değiştirici gücünü ortaya çıkarmak için sandığa gün saymanın ötesinde bir hareket enerjisi yaymayan, kendi statüko ve korkularını toplumsal hareket dinamiklerinin önünde bariyere dönüştüren muhalefet zihniyetinin alternatif siyasi yoldan aşılması da yaşamsaldır. Bu nedenle ‘Demokrasi İttifakı’ süreç ve çabalarını merkezlere ve genel protokollere daraltmadan, doğrudan yerellerden, halkın ve emekçilerin hareketinin içinden büyütmek gerekiyor. Temsili-merkezi irade beyanları ve protokoller şüphesiz siyaseten değerlidir. ‘Üçüncü İttifak’ ya da ‘Demokrasi İttifakı’, mağduriyetlerden doğan kuvvetlerin, hareketlerin ittifakıdır. Bizim böylesi bir dönemde dikkatimizi dağıtmadan bu ana eksendeki yoğunlaşmayı sürdürmemiz gerekir.
 
Ana muhalefet olan CHP’nin Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Demokrasinin yolu Diyarbakır’dan geçer” derken, diğer tarafından “Kürdistan” ve “Kandil” ile ilgili geleneksel devlet refleksini sürdürdü. Bununla ilgili neler söyleyeceksiniz?
 
 
CHP, hala Kürt sorununun etrafında dolaşıyor. Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem vadeden 6 siyasi parti, sistemi neyle güçlendirecek? Demokrasiyle, halk iradesiyle ve Kürt sorununun çözümüyle güçlendirilmemiş hiçbir sistemin ömrü olamaz. 
 
Tutarlı demokratik çizgi derken, tam da sorunuzdakine benzer durumlardan bahsediyoruz aslında. Bu sadece Kılıçdaroğlu'nun değil, şovenizmin ve Türk milliyetçiliğinin konforundan, egemenliğin ayrıcalıklarından kopmayan tüm muhalefetin açmazı. Diğer bir ifadeyle, konu Kürt sorunu olunca muhalefet anında iktidar oluyor. İşin muhalefet açısından kötü tarafı, temelde aynı zihniyeti paylaşmalarına rağmen, iktidarın sergilediği şeklen rutinin dışına çıkma cesaretine bile sahip olmayışı. Bu nedenle halka güven vermiyor, ikna sorunu yaşıyor. İktidar blokundan kayda değer bir fark ortaya koymuyor. Kılıçdaroğlu, son dönemde Kürt sorunu konusunda daha belirgin bir söylem benimsese de hala konunun etrafında dolaşıyor. Saf-milliyetçi merkezin yörüngesinden kopamadığı sürece tutarlı, bütüncül bir yaklaşım sergilemesi beklenemez.
 
Demokrasinin yolu hiç eğip bükmeden herkes için başta da Kürt halkı için adil, onurlu, barışçıl bir yaşamı her boyutuyla var etmekten geçiyor. Bu yol artık çürüğe çıkmış sembollerle, içinde çözüm programı barındırmayan tekil hamlelerle sürdürülemez. Ezilen, farklılığı ve hakları tanınmayan bütün halklar ve inançlar için yeni bir hukuk tanımlanması gerekiyor. Mesela bugün HDP'yle Kürtlerle mesafesini açarak, bir araya gelen ve Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem vadeden 6 siyasi parti, sistemi neyle güçlendireceğini söylemesi gerekiyor. Demokrasiyle, halk iradesinin merkeze alınmasıyla ve Kürt sorununun eşit yurttaşlık-kolektif haklar temelinde çözümüyle güçlendirilmemiş hiçbir sistemin ömrü olamaz. Buna siyasetçiler de dahil. Yıllar boyunca sayısız siyasetçi, Kürt kentlerine gidip oralarda görüntü verdi. Mesele ne söylediğiniz ve söylediğinizin arkasında ne kadar durduğunuzdur.
 
 İmralı Cezaevi’nde ağır tecrit altında olan PKK Lideri Abdullah Öcalan’dan 11 aydır hiçbir haber alınamıyor. Öcalan’la ilgili tüm talepleri duymamazlıktan gelen Erdoğan’ın her sıkıştığında İmralı’yı işaret etmesini nasıl okuyorsunuz?
 
Erdoğan'ın, sıkıştığı anlarda Öcalan'ı araçsallaştırmaya çalışması yeni bir taktik değil. Çözüm masasının devrilmesinin nedeni de bu. Ama ‘Akan suda iki kez yıkanılmaz.’ Türkiye'nin kritik, yaşamsal sorununun ve onun çözüm muhatabının, manipülasyon ve ucuz siyasi taktiklerle hedef olması kabul edilemez. Hiçbir cari ve tutar tarafı kalmamış bu zihniyetin artık sahiplerine de faydası yok. İmralı söylemiyle ve PKK Lideri Öcalan üzerinden Kürtleri ve HDP'yi kafa karışıklığına sürüklemek, bölüp dikkatini dağıtmak çok kötü bir algı yönetimi şeklidir. Türkiye halklarının barış ve kardeşlik umuduyla, beklentisiyle oynamaktır. Yıllardır böyle siyasi aymazlıkların acı sonuçları tecrübe ediliyor. Çokça ifade edildiği gibi; Erdoğan, Öcalan adına konuşmaktan medet ummayı bırakıp, acilen İmralı kapısını açsın. Kürt halkına yaklaşımı özetleyen mutlak tecrit, devam ettiği müddetçe onun geriye sayımı da hızlandırılmış olarak devam ediyor.
 
İttifak gündemine dönecek olursak, bununla ilgili kadınların gündemine dair neler söylemek istersiniz? Kadın ittifakını biraz açar mısınız?
 
Geçtiğimiz yıldan bugüne kadın ittifakı, kadın hareketinin ve toplumsal hareketin gündeminde. Daha çok 8 Mart ve 25 Kasımlarda öne çıkan bir söylem ve fiili siyasi hat olarak gelişiyor. Kadınların alanlarda, temel ve yakıcı taleplerde ortaklaşması bakımından, doğal dinamiklere dayalı bir kadın ittifakı dünden bu yana var aslında. Ayrıca yaşanan cins kırımı karşısında bir araya geliş, ortak hedefe yöneliş kadınlar açısından daha dolaysız oluyor. Eril sistemin ve siyasetin cins ayrımcı tutum ve saldırıları, acil kodlu hareketi zorunlu kılıyor. AKP-MHP döneminde, eril tahakkümün ve faşizmin kadına dönük benzerlerinden çok daha beter yüzüyle karşılaştık. Bu gerçeklik, kadınların mücadele cephesini genişleme ve safları eskisinden sıkı örme zorunluluğunu da beraberinde getiriyor. Umarım 8 Mart böylesi bir yeni genişlemeye vesile olur. Bugün kadın özgürlük yolunun kaçınılmaz olarak, erkek egemenliğinin en katı ve karanlık biçimi olan faşizmin yenilmesinden geçtiğini dikkate almak gerekiyor. Dolayısıyla faşizmin bütün kurum ve kararlarını aşabilecek, ülkenin demokratik yeniden kuruluşunun siyasal mayası olabilecek bir kadın iradesine ihtiyaç var. Kadın ittifakının güncel ve tarihsel rolü esasta buradan görülmelidir. 
 
 Kadınlar, yıl boyunca alanlarda yer alarak, sözlerini eksik etmedi. Kadın mücadelesinin bulunduğu aşamayı nasıl değerlendiriyorsunuz? Bu sesin cezaevlerine yansıması oldu mu? 
 
 
 Kadınların alanlarda, doğal dinamiklere dayalı bir ittifakı dünden bu yana var. Eril sistemin ve siyasetin cinsiyetçiliği ve saldırıları, acil kodlu hareketi zorunlu kılıyor.
 
Politik hareketin en durgun olduğu anlarda kadınların sesini duymak umudumuzu diri tuttu. Kadınların bütün toplum için böyle bir rol oynadığı kesin. Bir taraftan hareket İstanbul Sözleşmesi'nden çekilme örneğindeki gibi, kazanılmış hakları savunma çizgisine itilmiş görünse de bu mücadele içinde yeni durum ve dinamikler gelişti. Bu düzeyi bırakmamak, açılan patikaları ısrarlı takip etmek önemli. Kadınların, baskının en kolaylaştığı dönemlerde ve dönemeçlerde fiili meşru mücadeleyle sokağı terk etmemeleri toplumsal cesareti örgütlemiştir. Geride bıraktığımız siyasi kesit, tarihte kadınların bilinçli, politik cesaretiyle anılacaktır bence. Biz kadın tutsaklar da bundan güç aldık. Geceleri ve sokakları özgürleştiren kitlesel kadın eylemleriyle, beton duvarların içini özgürleştiren kadınların öncülüğü ve hareketi harmanlanarak, bir döneme damgasını vurdu. Bugün kadınların sesinin daha güçlü ve güzel gelmesi için yeterli bir altyapı bu.
 
 8 Mart’ta doğru giderken, kadınlara ve kadın mücadelesine dair ne söylemek isterseniz?
 
Bu yıl 8 Mart'ta acılardan ve kayıplardan çok, inadı ve kazanımları konuşmamız, bu ruhla donanmamız daha iyidir. Gasp edilen haklarımızı daha ileriden kazanmak için bir itilim noktası olmasını umuyoruz. Kadının kararlı adımları, yasakları çiğnesin yeniden. Bastığı her yerde özgürlük yeşersin. Derinleşen erkek şiddetine, ekonomik ve siyasi şiddete karşı direniş çizgisi, toplumsal politik hareketin yönünü de belirleyecek ve ivmelendirecektir. Özgürlükten, adaletten, emekten yana değişim rüzgarlarının esmeye başladığı bir dönemde, kadın kurtuluş hareketinin enerjisi fırtınalara gebedir. 8 Mart'a bu istek ve dinamizmin damgasını vuracağına inanıyor, bugünden Dünya Emekçi Kadınlar Günü'nü kutluyorum. Bütün kadın yoldaşlarımızı sevgiyle, özlemle kucaklıyorum.
 
MA / Mehmet Aslan

Diğer başlıklar

19:14 Wan protestolarında tutuklanan çocuk tahliye edildi
18:44 Adalet talep eden Şenyaşar’a bakanlığın tüm kapıları kapalı
18:02 Erdoğan-Özel görüşmesi sona erdi
17:29 Eğitim-Sen MEB'in önünde: Bakan Yusuf Tekin artık istifa etmelidir | YENİLENDİ
16:59 Bursa’da çok sayıda gözaltı
16:58 Bêrecûk'ta Begit açıklaması: Meclis üyelerine rüşvet teklif etti
16:23 İtirafçı beyanları nedeniyle yargılanan avukata beraat
16:19 Müfredat taslağına tepki: İktidar örtük şekilde ideolojisini aktaracak
15:40 Leyla Zana hakkında ceza talebi
15:19 Tarım alanlarını sulamak için tarım alanına taş ocağı açılacak
15:13 Gazeteci Terkoğlu’na 2 yıl hapis cezası
15:11 Savunmaya Özgürlük Platformu: Tanık yalanlarına rağmen karar onandı
15:00 İran’da Kürt tutsak idam edildi
14:45 Qoser’de elektrik kesintisi protestosu
14:08 Katledilen Fatma Oğur’un duruşmasına çağrı
14:05 Veysi Aktaş için araştırma komisyonu kurulması talebi
13:17 Hatimoğulları: Yol temizliğine ihtiyaç var
13:09 Amed kırsalında askeri operasyon
12:48 DEM Parti CHP’yi ziyaret edecek
12:47 DEM Parti Amed İl Örgütü kongreye gidiyor
12:29 Feminist Gece Yürüyüşü davasında beraat kararı
12:25 Kurtulmuş'tan DEM Parti’ye ziyaret
11:55 4 yaşındaki çocuğa cinsel taciz
11:43 'Sendikal mücadele daha güçlü olmalı'
11:33 38 aydır haber alınamayan Abdullah Öcalan için başvuru
11:26 541 başvuruyu yanıtsız bırakıp 'tecrit yok' diyor
11:25 İstanbul’daki 1 Mayıs gözaltılarında 182 kişi serbest bırakıldı
11:07 Tecrit Bülteni: 2 yıl 13 ay 7 gündür ‘mutlak iletişimsizlik’ var
09:45 31 yıllık tutsağa yeni müddetname: Tahliye 6 yıl sonra
09:10 191 gündür kayıp gazeteciye dair başvurular yanıtsız
09:08 Tutsaklar ‘Abdullah Öcalan’a özgürlük’ eyleminde
09:07 1 Mayıs mesajı: Bütçe savaşa aktarılmasın
09:04 Türkiye'de basın özgürlüğü: 22 yılda 894 gazeteci tutuklandı
09:03 Geçinemeyen yurttaşlar: Çözüm demokrasi ve hukuk
09:02 Fuar da çiftçiye pahalı geldi!
09:00 02 MAYIS 2024 GÜNDEMİ
08:46 Katledilen 2 kişinin cenazeleri ailelerine teslim edildi
01/05/2024
23:53 Kuzey ve Doğu Suriye’de 1 Mayıs coşkusu
22:21 1 Mayıs'ta 226 gözaltı
22:06 DEM Parti’den Bêrecûk açıklaması
21:35 Fed, faiz kararını açıkladı
20:36 Çukurova'da Abdullah Öcalan'ın fiziki özgürlüğü talep edildi
19:18 Avrupa’da 1 Mayıs kutlamaları
18:14 İstanbul'da 1 Mayıs kısıtlamaları kaldırıldı
18:11 Emine Şenyaşar Adalet Bakanlığı önünde: Oğlumu bırakın
17:52 Uğur ve Örkmez'e cezaevinde saldırı
17:16 Hamas’tan Bahçeli’ye teşekkür mesajı
16:50 Hatimoğulları Wan Büyükşehir Belediyesi’ni ziyaret etti
16:25 Êlih’te 1 Mayıs kutlaması: Bu düzen değişecek
16:12 Gimgim Belediye Eşbaşkanı Ekinci tahliye edildi
15:57 Ankara'da emekçiler taleplerini sıraladı
15:07 İstanbul’da en az 216 kişi gözaltına alındı
15:04 1 Mayıs kutlamaları: Kürt sorununun çözümü için mücadele büyütülmeli
14:36 İşçi Bayramı'nda iş cinayeti
14:26 Serbest bırakılan erkek 2 kişiyi katletti
14:20 KNK heyeti ABD’de
14:16 Bayındır: Zulme karşı birleşmeliyiz
Hatimoğulları: Çözüm olursa işçinin ekmeği büyür
14:12 Gündoğdu Meydan'ında 1 Mayıs coşkusu
13:52 Saraçhane'de binler polis saldırısına direndi
13:34 Wan'da 1 Mayıs: Savaşa harcanan bütçenin halka aktarılması için alanlardayız
13:15 Bakırhan: İşçiler buradan ayrılmadan bir yere ayrılmayız
12:48 'Para karşılığında tahliye' operasyonu: 20 gözaltı
12:41 İzmir’de işçiler grev kararı aldı
12:27 Hava saldırısında 2 kolber hayatını kaybetti
12:20 Bakırhan Saraçhane’de: Ortak zeminde mücadele vurgusu
12:17 Saraçhane'de 1 Mayıs direnişi
11:12 BM’ye gazeteci Ahmet için acil talepli başvuru
11:12 Birçok kentte 1 Mayıs kutlaması
10:46 Sokaklarda 1 Mayıs direnişi başladı
10:44 Alaşehir’de kadın cinayeti
10:07 Taksim’e yürüyecek binler Saraçhane’de
09:11 İşçiler Saraçhane’de toplanmaya başladı
09:09 Tahliyesi engellenen Aktaş'ın kardeşi: Annemin umudunu çaldılar
09:07 Kulüp yangını: ‘Bilinçli taksir’den yargılanmaları gerekiyor
09:06 Kayyımdan Dêrik’e 4 milyonluk kapı
09:04 190 gün oldu: Gazeteci Ahmet nerede?
09:04 Ünsal: AKP ve CHP’nin kaderi Kürt sorununda atacakları adımlara bağlı
09:03 Tutsaklar Abdullah Öcalan’ın özgürlüğü için eylemde
09:02 Meyve fidanlarına yüzde 50 zam
09:00 Süngerli odada tutulan oğlunun durumundan endişeli
09:00 01 MAYIS 2024 GÜNDEMİ
08:37 Engellemelere rağmen Taksim’e girdiler
08:23 İşçiler Taksim’e çıkmaya hazırlanıyor
30/04/2024
21:40 TÖP Sözcüsü Gözen serbest bırakıldı
21:29 Okul müdürüne DEM Parti’li eşbaşkanlar soruşturması
21:20 Semsûr'da kadın cinayeti
21:15 Valiliğin festivalinde bir paraşütçü düştü
20:31 Koçyiğit: İmralı’da neyi gizliyorsunuz?
19:04 Asrın Hukuk Bürosu’ndan bakanlığa: En son ne zaman görüş yapıldığını açıklayın
18:47 'Her yer Taksim her yer 1 Mayıs' kampanyası başlatıldı
18:07 Askeri araç devrildi:2 ölü
17:22 Emine Şenyaşar’ın Adalet Nöbetine 78’liler Girişimi’nden destek ziyareti
17:06 KOM Müzik’ten 1 Mayıs’a özel 'Kazacok' şarkısı
16:57 Baluken’e propagandadan ceza istemi
16:50 Şakarami, cinsel saldırı sonrası İran güçleri tarafından katledilmiş
16:25 Mezopotamya Tarım ve Hayvancılık fuarı başladı
15:54 Gazeteci Alayumat Marmara Cezaevi’ne sevk edildi
15:44 İkizköylüler, Milas Kaymakamı hakkında suç duyurusunda bulundu
15:43 ABD, Canada ve Avrupa’da Filistin için eylemler sürüyor
15:30 3 kentten 1 Mayıs çağrısı: Yarın örgütlülüğümüzü büyütme günü
15:23 Gözaltında şiddete 5 yıl 7 ay hapis cezası
15:01 Bakanlıktan 38 aydır haber alınmayan İmralı yanıtı: Hak var, tecrit yok!
14:51 30 yıllık tutsaklar Can ve Eser tahliye oldu
14:42 Dosyası bozulan TJA’lı Bilgin'e ilk duruşmada ceza
14:20 İstanbul’da 5 gözaltı
14:05 Sağlıkçılar isyan etti: 'Acı reçete' bize değil, sermayeye kesilsin
13:55 DEDAŞ'ın elektrik kesintisi nedeniyle fideler kurudu
13:50 ÖHD ve TUAD davası ertelendi
12:59 Kurtulmuş ile görüşen Özel: Anayasaya uyulmuyorken yeni anayasa yapsanız ne olur?
12:59 Şirnex’te 4 gözaltı
12:49 İHD'den seçim raporu: 'Hayalet seçmen' sayısı 44 bin
12:45 Bakırhan: Kürt halkının direnişi ile 1 Mayıs’ın devrimci ruhu kardeştir
12:42 Keskin gazeteci Dal'ı ziyaret etti: Şu an tecritte!
12:39 Mereş'te bir kadın katledildi
12:23 İtirafçı, tanık olarak gösterdiği kişiler tarafından yalanlandı
12:07 Gazeteci Kaya’nın duruşması ertelendi
11:28 Öner'i katleden polisin tutuklanması talebi yine reddedildi
11:02 Yargıtay Kozağaçlı’nın cezasını onadı
11:01 İmralı’da tutulan Aktaş’ın tahliyesi 1 yıl ertelendi
10:55 Sosyalistlerden Taksim çağrısı: Alanlarda birleşelim
10:31 DEM Parti: MESEM kapatılmalı, Çocuk Bakanlığı kurulmalı
10:27 İstanbul Valiliği’nden ulaşıma 1 Mayıs kısıtlaması
09:22 Birçok kentte gökyüzünü toz bulutu kapladı
09:19 İşçiler Musa Anter Parkı’nda taleplerini haykıracak
09:08 Tutsaklar ‘özgürlük’ eyleminde
09:06 KDP’nin alıkoyduğu gazetecinin akıbeti 189 gündür bilinmiyor
09:05 Fındığa kahverengi kokarca tehdidi
09:02 Tutuklanan gazeteciler için 'dayanışmayı büyütelim' çağrısı
09:01 Êlih ve Dîlok 1 Mayıs'a hazır
09:00 30 NİSAN 2024 GÜNDEMİ
08:15 TÖP Sözcüsü Gözen gözaltına alındı
29/04/2024
22:52 Mersin'de ev baskınları: En az 2 gözaltı
22:46 Cizîr’de 19 kişi serbest bırakıldı
22:10 14 barodan açıklama: Tahir Elçi davasında cezasızlık adım adım örüldü
21:24 ODTÜ’lülerin eylemi 6’ncı gününde
19:53 Polis şiddetini görüntüleyen gazeteci serbest bırakıldı
17:30 Erdoğan'dan Bahçeli'ye seçim sonrası ilk ziyaret
17:22 Riha'da 2 genç tutuklandı
17:12 Emine Şenyaşar: Bu zulüm normal değil
16:56 DEM Parti’nin kazandığı belediyenin parasına bloke konuldu
16:39 Denizli'de patlama: Hidrojen sülfür gazı çevreye yayıldı
15:27 Kenya’da baraj patladı: En az 42 ölü
15:23 1 Mayıs alanlarına çağrı: Mücadeleyi büyütme zamanı
15:06 Marmara cezaevleri raporu: 3 ayda bin 76 ihlal yaşandı
15:04 Barış Anneleri: Adaleti sağlayın, Makbule Özer'i serbest bırakın
14:44 Semsûr’da Çocuk ve Kadın Destek Merkezi açıldı
13:44 Koçyiğit: Yargı, Tahir Elçi'nin katilini korumaya çalışıyor
13:22 Metîna'ya saldırılarda KDP desteği
13:14 28 Nisan’ın ‘Anma ve Yas Günü’ ilan edilmesi için kanun teklifi
13:00 Amed Barosu’ndan beraat talebine tepki: Tahir Elçi suikastı cezasız kalmayacak