Ölüye Saygı İnisiyatifi: Barışın kalıcılaşması için mekansal hafıza konuşulmalı 2025-12-18 09:08:36   İZMİR - Barışın kalıcılaşması ve toplumsallaşması için coğrafyanın tarihinin, mekansal hafızanın konuşulması gerektiğini söyleyen Ölüye Saygı ve Adalet İnisiyatifi üyesi Burcu Çelik Özkan, "Barış sürecini fırsata çevirmek ve hak temelli olarak bu buluşmaları devam ettirmek istiyoruz" dedi.   Kürdistan kentlerinde 2015-2016 yılları arasında ilan edilen sokağa çıkma yasaklarında çok sayıda kişi katledildi. Katledilen sivillerin cenazelerinin defnedilmesinin günlerce engellenmesinden yapılan dini ritüellere saldırılara kadar birçok hukuk ve insanlık dışı uygulama yaşandı. Amed'in Sûr ilçesinde yaşanan çatışmalarda yaşamını yitiren Hakan Arslan'ın kemikleri babası Ali Rıza Arslan'a bir kutu içinde teslim edildi. Yine Dêrsim'de yaşanan çatışmalarda yaşamını yitiren Agit İpek'in kemikleri de annesi Halise Aksoy'a bir kutu da gönderildi. Yine farklı tarihlerde çıkan çatışmalarda yaşamını yitiren HPG ve YJA Star gerillaların cenazelerini dönük de aynı saldırılar gerçekleşti. Cenazelerin dini vecibelerinin yerine getirilmesinin engellenmesi, defin işlemlerine sadece iki ya da üç kişinin katılmasına onay verilmesi, taziye kurulmasına izin verilmemesi ve evlerde kurulan taziyelere katılımın engellenmesi gibi hem dinen hem vicdanen hem de ahlaken toplumu yaralayan birçok uygulama yaşandı.    Bu kapsamda İstabul, Mêrdîn ve Mûş illerinde panel düzenleyen Ölüye Saygı ve Adalet İnisiyatifi, Ege'de de bir panel gerçekleştirme hazırlıklarını sürdürüyor.    Barışın inşasında ölüye saygının, acılı ailelere yas hakkının tanınması ve gömülme hakkına dair Ölüye Saygı ve Adalet İnisiyatifi üyesi Avukat Burcu Çelik Özkan değerlendirmelerde bulundu.    Dünyadaki çözüm süreçlerine bakıldığında en önemli konuların başında ölüm ve cenazelerle yüzleşmek geldiğine dikkati çeken Burcu Çelik Özkan, bu anlamıyla yürütülen barış sürecinin çok kıymetli olduğunu söyledi. Barışın kalıcılaşması ve toplumsallaşması için coğrafyanın tarihinin, mekansal hafızanın konuşulması gerektiğini belirten Burcu Çelik Özkan, "Bu yönüyle barışın toplumsallaşmasını sağlamanın en önemli adımlarından biri de yaşanılan tarihi tekrardan hatırlatmak. Bu yönüyle ölülere, cenazeye saygı, ölümün hakikatiyle yüzleşmek ve gerçekten geride kalan ailelerin bu anlamda haklarını savunmak, hak ihlallerini açığa çıkarmak ve bunları da barışla birlikte, barışın konuşulduğu zeminde eşzamanlı olarak konuşmak elbette ki çok kıymetli. Elimizden geldiğince Türkiye'nin her bir noktasında bu perspektifle ailelere ulaşmaya çalışıyoruz. Şunun da altını çizelim; Ölüye Saygı ve Adalet İnisiyatifi olarak Türkiye'de cenazesine müdahale edilmiş, anısını yaşayamamış, yasını tutamamış bütün kesimlere ulaşmaya çalışıyoruz. Çünkü barışın önemli bir paydası olduğunu düşünüyoruz. Umut ediyorum ki bu çalışma vesilesiyle tüm kesimlere ulaşırız" dedi.   HALİSE AKSOY VE ALİ RIZA ARSLAN     Geçtiğimiz aylarda Mûş'ta gerçekleştirdikleri panele değinen Burcu Çelik Özkan, "Örneğin Halise Anne (Halise Aksoy) ve Ali Rıza Amca (Ali Rıza Arslan) bizim Mûş'ta yapmış olduğumuz panelde konuşmacılarımız oldu. Dopdolu bir salon düşünün ve o salonda çok kıymetli annelerimiz ve hatırası hala çok diri olan, yası hala çok diri olan insanlarla dolu bir salon. Halise Anne, konuşmaya başladığında ve yaşadığı süreci paylaştığı zaman salonda duygu yüklü bir ortam oluştu. Yine Ali Rıza Amca'nın da kendi tanıklığına dönük yapmış olduğu paylaşım, her birimizi çok duygulandırdı. Ama burada ihlal edilen hakları konuşmamız gerekiyor. Ailelere yaşatılan süreci iyi tahlil etmemiz lazım; Birincisi belki yıllardır görmediği evlatlarını insani olmayan yöntemlerle ya da dini ritüellere aykırı bir şekilde hem teslim alan ya da teslim sürecini bile uzatarak ayrı bir eziyet yaşatılan ailelerden bahsediyoruz. Biz hep kişinin yaşam hakkını tartışıyoruz. Aslında bir de ölüm hakkı var. Bir kişinin bu dünyayla olan ilişiğini kesmesine müsaade edilmediği bir noktadan bakmak lazım. O sürenin uzatılması ailelerin, geride kalan yakınların hem yaslarını tutmaması hem inançları doğrultusunda defin hakkının engellenmesi hem de eziyet üstüne eziyetten bahsediyoruz. Anne yasını mı tutsun? Evladına mı ulaşsın? Birçok hak ihlali var. Bu yönüyle asla tek örnek değiller" diye belirtti.    'DUYGUSAL TARİH AKADEMİK TARİHİN ÖNÜNE GEÇMEMELİ'   Halise Aksoy ve Ali Rıza Arslan'ın tek örnek olmadığını, bilinen ve bilinmeyen çok örneğin olduğunu anımsatan Burcu Çelik Özkan, "Newala Qasaba gibi bir örneğimiz var. Newala Qasaba'da ki tarih ortada. Fakat yakın zamana kadar oradaki yetkililer tarafından imara açılmış bir alan oldu. Bu bir hafızanın yok edilmek istenmesidir. Unutturulmak istendiğimiz bir noktadayız. Ama bu alana ilişkin itirazlarımız çok güçlüydü. Zannediyorum ki bugün aldığımız bir bilgi oradaki imar kararı geriye alındı. Elbette ki önemli ama bunun da kolektif bir mücadelenin, çalışmanın sonucunda elde edildiğini belirtmek gerekiyor. Yine Mûş'ta yapmış olduğumuz panelde gelen konuşmacılardan bir tanesi Mûş Ovası'nda kimliklerini bilmediğimiz çok sayıda insana ait mezarın olduğunu anlattı. Bahsedilen bölgenin şuanda mezarlıklarla ilgili herhangi bir iz de taşımadığını görüyoruz. Haliyle duygusal tarihin ne yazık ki akademik tarihin önüne geçmiş olduğunu ve duygusal tarih bazlı ele alınan coğrafyada bütün yaşanılanların tamamının üstüne bir toprak çekilmek istenmesine dönük bir siyaset, bir politika uygulanıyor. Ama bizler tüm bu çalışmalar içerisinde hakikati konuşmaya, hafızayı diri tutmaya ve bu yönüyle ölüye olan saygıyı önemli bir noktada tutmaya çalışıyoruz" diye konuştu.    İZMİR PANELİ   İzmir'de düzenleyecekleri panele dair konuşan Burcu Çelik Özkan, paneli düzenlerken İzmir'in etnik çeşitliliğini de göz önünde bulunduracaklarını söyledi. Burcu Çelik Özkan, "İzmir Yangını gerçekliğini bilerek hareket etmeye çalışıyoruz ya da buradaki Rumlara ait tarihin de olduğunu biliyoruz. Bu çalışmayı yürütürken buranın bir kent olarak Rum halkının izlerini hala taşıdığını gördük. Elbette yansıtmak istediğimiz alanlardan biri de bu. Dünyanın aslında bildiği bir kare olan Alan Kurdî'nin fotoğrafı, mülteci olarak Ege Denizi'nden geçmek istediğinde bütün dünyaya yansıdı. Yine mülteciler başlığı altında buradaki hak ihlalini, bedenlerine, cenazelerine dönük hak ihlallerini konuşmak istiyoruz. Kadına, çocuğa ya da bir bütün Kürt halkının da burada uğradığı hak ihlallerine dönük bir sprektrum oluşturmaya çalışıyoruz. Ege'de başladığımız bu çalışmadan çok güzel karşılık alıyoruz. Çok önemli, kıymetli, değer verdiğimiz akademisyenler, aktivistler, tabipler, hukukçular, gazeteciler çalışmaya gönüllü olarak destek veriyorlar. Umut ediyoruz ki önümüzdeki günlerde panelimizi güçlü bir şekilde gerçekleştireceğiz" diye belirtti.    ‘TÜM KESİMLERLE KONUŞMAK İSTİYORUZ'   Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi'nin (DEM Parti) İstanbul'da düzenlediği uluslararası Barış ve Demokrasi Konferansı’nda tartışılan dünya örneklerini hatırlatan Burcu Çelik Özkan, şunları söyledi: "Afrika'da hala hakikat masalarının kurulu olduğunu biliyoruz. Bask, Katalan buna dönük örnekleri incelediğimizde ve dinlediğimizde ölümle başlayan, ölümün neden olduğu mücadele alanlarının çok fazla olduğunu gördük. Biz de Ölüye Saygı ve Adalet İnisiyatifi olarak elbette ki çok zorlu bir konunun sorumluluğunu yüklenmeye çalışıyoruz. Ancak Türkiye'de şuan ki iklimde biz bu konuyu tüm kesimlerle konuşmak istiyoruz. Çünkü sadece şu kişinin, bu kesimin ya da bu topluluğun cenazesi değil insan ve ölüm paydasında bütün kesimlerle bir araya gelmek istiyoruz. Siyaset üstü bir alan olduğunu belirtmek isteriz. Bu yönüyle barış iklimini, sürecini fırsata çevirmek ve elbette ki hak temelli olarak bu buluşmaları devam ettirmek istiyoruz. Umut ediyoruz ki bu talebimiz ve isteğimiz yerini bulacaktır."     MA / Can Kırbaş