Geri çekilen HPG’li Ayhan: Özgür bir zeminde demokratik siyaset yapmak istiyoruz 2025-10-31 09:04:19 QENDÎL - Geri çekilen gerillalardan HPG’li Çeko Ayhan, Abdullah Öcalan’ın özgürlüğü ve Kürtlerin haklarının yasal güvenceye alınmasını istedi. Ayhan, “Özgür bir zeminde siyaset yapmak istiyoruz” dedi.   Kürt sorununun çözümüne dair devam eden Barış ve Demokratik Toplum Süreci kapsamında 26 Ekim’de tarihi bir yeni adım atıldı. Kürt Özgürlük Hareketi yönetimi, 5-7 Mayıs tarihlerinde gerçekleşen PKK 12'inci Kongresi’nde alınan kararlar kapsamında HPG ve YJA-Star gerillalarının “Medya Savunma Alanları”na çekilmeye başladığını duyurdu. Qendîl’de yapılan açıklamaya farklı bölgelerden geri çekilen 8’i kadın 25 gerilla katıldı.       HPG’li Çeko Ayhan, geri çekilen gerilla grubunun dikkat çeken isimlerinden birisiydi. Bir kolu sargılı şekilde açıklamaya katılan Ayhan, 2011 yılında Rojhilat’tan PKK’ye katılmış, 2020’de Agirî’ye geçmiş ve burada bulunan Gilîdax’da kolundan yaralanmış.     Hikayesini merak ettiğimiz Çeko Ayhan ile tören alanına yakın bir noktada buluştuk. İnsansız Hava Aracı hareketliliğinin yaşandığı alanda dar bir vakitte sorularımızı yanıtlayan Ayhan, Kürtlerin varlığının kabul edilmemesi üzerine PKK’ye katıldığını aktardı.   “Önder Apo’nun çağrısı olmasaydı geri çekilmezdim” diyen Ayhan’a göre sürecin başarısı ve Kürt sorununun çözümü için bazı adımlar atılmalı: “Önder Apo özgür olmalı. Kürtlerin varlığı kabul edilmeli.” Ayhan, bu adımların şart değil, bir gereklilik olduğunun altını çizdi.   Süreç kapsamında yaşanan gelişmeler ve son attığınız adımdan önce PKK’ye katılma nedenlerinizi merak ediyoruz. Sizi silahlı mücadele yoluna sevk edenler nedenler neydi?      Kürdistan coğrafyasında, Ortadoğu’da Kürtlerin varlığı kabul edilmiyordu. Ben de bir Kürt genci olarak bu durumu kabul etmiyordum. Çünkü bir Kürt olarak ne anadilinle okuyabiliyordun ne de eğitim görebiliyordun. Ya Farsça ya da Arapça eğitim görüyordun. Bun nedenle amacına ulaşmak için tek yol PKK’ydi. İradeni görebildiğin yer PKK’ydi. Bundan kaynaklı PKK’ye katıldım. Önderliğe (Abdullah Öcalan) katıldık. Çünkü Önder Apo’nun fikirleri bütün Kürdistanlıları temsil ediyor. Ne kadar inanç varsa bu fikirlerde kendini görüyor. Çünkü Önder Apo sadece “Kürt” demiyor. Bundan kaynaklı özgürlük hareketine katıldık.   Süreç kapsamında yeni bir tarihi adım daha attınız. Size bu adımı attıran nedenler neydi?     Bu süreçte Önder Apo’nun çağrıları oldu. Ortadoğu’da da önemli gelişmeler yaşandı. Önder Apo, bu gelişmeler ışığında büyük bir hamle başlattı. Hem Kürtler hem de Ortadoğu’da yaşayan bütün halklar için büyük bir hamle başlattı. Önder Apo aslında 1990’lı yıllarda Kürt sorununu silahla değil, siyasetle çözmek istiyordu. Ancak karşı taraf buna yanaşmıyordu. Rantçı çevreler, Kürt sorunu çözülmesin ve Kürt-Türk savaşı sürsün diye hep devredeydi. Önder Apo, 2025 yılında da Kürt sorununu siyasi zeminde çözmek için yeni bir zemin gördü. 27 Şubat’ta  PKK’nin feshi kararıyla, silahlı mücadeleyi bırakmasıyla yeni bir süreç başladı. HPG olarak da çatışma riski bulunan yerlerden geri çekilmeye başladık. Önder Apo’nun çağrısıyla geri çekilmeye başladık.   Geri çekilme süreciyle devam edersek; operasyonların sürdüğü bir dönemde yaralı bir şekilde geri çekildiniz. Bu süreçte herhangi bir çatışma durumu yaşandı mı, hangi zorluklarla karşı karşıya kaldınız?   Önder Apo’nun çağrısı olmasaydı geri çekilme olmazdı. Ben elimi de kaybedebilirim, yaşamımı da yitirebilirim, benim için hiç önemli değil. Benim için sadece Önder Apo’nun fiziki özgürlüğü önemli. Elbette acı çekiyorsun, çünkü yaralısın. Ancak bu insanın mücadele etmesine engel değil. Önder Apo’ya bağlılık bu engeli ortadan kaldırıyordu.   Önder Apo’nun çağrısı olmasaydı geri çekilme olmazdı. Geri çekilme sürecinde bazı zorluklar vardı. Rantçı çevreler sürecin boşa düşmesi için çatışma yaşanmasını istiyordu.   Geri çekilme sürecinde de bazı zorluklar vardı. Operasyonlar sürüyordu. Bu süreç sabote edilmesin diye, Önder Apo’nun verdiği mücadele boşa düşmesin diye bütün riskleri aldık. Çatışma riski oluşmasın diye her şeyi göze aldık. Ancak rantçı çevreler ve Kürt kanını emenler de bu sürecin boşa düşmesi için temas olmasını ya da çatışmanın yaşanmasını istiyordu.      Geçmişte de benzer geri çekilme süreçler yaşandı. Ancak başarıya ulaşmadı. Bu süreci geçmiş süreçlerden ayıran özellikler neler?     Önder Apo ile her görüşüldüğünde geri çekilmeler oldu, bazı süreçler başladı. Ancak bu süreç diğer süreçlerden biraz daha farklı. Bu süreçte çok iddialıyız. Önder Apo çok iddialı. Hem PKK’nin feshi ve silahlı mücadeleyi sonlandırması hem Besê Hozat öncülüğünde silah yakma töreniyle buna ne kadar hazır olduğumuzu ortaya koyduk. 1990’lı yıllarda tasfiyeci guruplar vardı. Hareket içinde de devlet içinde de bu sürecin tasfiyesi için hareket edenler oldu.   Savaşa aşık değiliz. Barış istiyoruz. Herkesin silahlandığı ve savaşa hazırlandığı bir dönemde “Kürt-Türk kanının dökülmesini istemiyoruz” dedik.   Önder Apo, “hukuki zemin olursa silahlı mücadeleyiz sonlandırabilirim” diyor. Önder Apo halen bu sözlerinin arkasında. Biz de Önder Apo’nun sözleri üzerine hareket ediyoruz. Bu sürecin bir önemli tarafı da odur. Kürtler olarak bizi bu seviyeye getiren Önder Apo’dur. Bundan kaynaklı Önder Apo’ya bağlıyız.   Bu attığımız adım da bu süreçte ne kadar iddialı olduğumuzu ve kararlı olduğumuzu gösteriyor. Kürt-Türk savaşının son bulmasını istediğimizi gösteriyoruz. Biz savaş istemiyoruz. Savaşa aşık değiliz. Sadece kendimizi savunuyoruz. Birileri üzerinize gelmezse savaşmayız. Bunu ortaya koyduk. Özgürlük hareketi olarak savaşa aşık değiliz. Barış istiyoruz. Ortadoğu’da herkesin silahlandığı bir dönemde ve savaşa hazırlandığı bir dönemde özgürlük hareketi “biz devlete karşı savaş istemiyoruz” dedik. “Kürt-Türk kanının dökülmesini istemiyoruz” dedik.   Başta Ortadoğu olmak üzere dünya kamuoyu bu attığınız adımı nasıl ele almalı ya da değerlendirmeli?     Yok olmak üzere olan Kürtlerin varlığını kabul ettirdik. Bugüne kadar silahla mücadele veriyorduk. Şimdi de hukuki zemin üzerinde bu mücadeleyi yürüteceğiz.   Özgürlük hareketi olarak Kürtlerin varlığını kabul ettirdik. PKK’nin kuruluşunda Kürtler yok olmak üzereydi. Kürtler artık tüm dünyada tanınıyor. Şimdi herkes Kürtleri tanıyor. Bu bile bir mucizeydi. Devlet, Kürtleri mezara gömdüğünü ve Kürt diye bir şeyin olmadığını söylüyordu. Kürtler bugün dilleri ve kültürleriyle tanınıyor. Bunu kabul ettirdik. Yok olmakla yüz yüze olan Kürtlerin varlığını kabul ettirdik. Bu böyle ele alınmalı. Bugüne kadar silahla mücadele veriyorduk. Şimdi de hukuki zemin üzerinde bu mücadeleyi yürüteceğiz.   Geri çekilen gerillalar olarak temel talepleriniz neler?     Önder Apo özgür olmadan gidip ne yapacağız? Önder Apo’nun özgürlüğü bizim özgür bir şekilde siyaset yapmamızı sağlar.   Öncelikli talebimiz Önder Apo’nun fiziki özgürlüğüdür. Bu olmazsa bu sürecin bir anlamı da kalmaz. Çünkü biz Önder Apo ile varız. Önder Apo’nun fiziki özgürlüğü olmazsa halk da özgür olmaz, kadınlar da gençler de özgür olmaz. Özgürlüğümüz Önder Apo’nun fiziki özgürlüğüyle bağlı. Şimdi silah yakan gerillalar için bir yasa çıkarılacağı söyleniyor. Siyaset yapmaları için yasa çıkarılacağı söyleniyor. Önder Apo özgür olmadan gidip ne yapacağız? Önder Apo’nun özgürlüğü bizim özgür bir şekilde siyaset yapmamızı, toplum içinde özgürce çalışmamızı sağlar.   Bu dedikleriniz oldu diyelim; Kürt sorunu çözülmüş olacak mı, eğer çözülmüş olmayacaksa hangi adımlar atılmalı?     Kürtler tanınmazsa, hakları tanınmazsa Kürt sorunu çözülmez. Kürt sorununu çözümü için Kürt’ün varlığı kabul edilmeli, dili ve kültürü kabul edilmeli.   Kürtçe resmi dil olmalı. Meclis’te tanınmalı. Sözlü olarak “Kürtler ve Türkler kardeşiz” deniyor. Ancak diğer taraftan Kürtlerin bütün haklarıyla oynanıyor. Bu Kürt sorununun çözümüne yaklaşımı gösteriyor. Meclis’te Kürtçe konuşmamıza izin verilmiyorsa Kürtçeye yaklaşımı gösterir. Söylenenler pratikleşmiyor. Bu da süreci yeniden derinleştirir. Kürt sorununu çözelim; çözüm nasıl olacak? Sen Kürtlerin varlığını, dilini ve kültürünü kabul etmiyorsun. Bunu kabul etmezsen Kürt sorunu nasıl çözülecek? Bunlar tanınmalı ki Kürt sorunu çözülsün. Kürtleri tanıyacaksın. Kürtler tanınmazsa, hakları tanınmazsa Kürt sorunu çözülmez. Kürt sorununu çözümü için Kürt’ün varlığı kabul edilmeli, dili ve kültürü kabul edilmeli. O zaman Kürt sorunu kendiliğinden çözülmüş olur. Anayasada Kürt sorununun çözümü ve Kürtlerin varlığının kabulü noktasında değişikliklerin olması gerekir.   Açıklamada çözüm ve barış için toplumun tüm kesimlerine sorumluluk düştüğü vurgulanıyordu. Bu sorumluluktan kastınız nedir, nasıl bir sorumluluğa işaret ediliyor?     “Barış istiyoruz, kan dökülmesin” diyenler devlete ve iktidara baskı yapmalı ki adım atılsın. Topluma düşen görev budur.   Bu süreçten sonra topluma önemli sorumluluk düşüyor. Kadınlar ve gençler alanlarda olmalı. Özellikle Önder Apo’nun fiziki özgürlüğü için gençler ve kadınlar alanlarda olmalı. Kürtler sürecin öncüsü olmalı. Alanlarda olmalı ki süreç yürüsün. İktidara baskı yapmalı ki adım atılsın. Kadınlar ve gençler ya da sadece Kürtler de değil, tüm Türkiye toplumu, “barış istiyoruz” diyenler, “eşitlik istiyoruz” diyenler, “kan dökülmesin” diyenler devlete ve iktidara baskı yapmalı. Bu sürecin içinde olmalılar. İktidarın tüm sözleri şu an sözde kalıyor. Ancak atılması gereken adımlar tartışılmıyor. Bunun tartışılması için kadınlar ve gençler öncü olmalı. Sokak sokak gezmeli, insanları katmalı. Sürecin ilerlemesi için, sürece katkı sunmak için iktidara baskı kurmalı. Topluma düşen görev budur.   Hangi koşullarda demokratik siyasete katılırsınız?   Hukuki zemin oluşturulmazsa ve özgürlük gerillası oraya (Türkiye) geçerse tutuklanır. Bunu asla kabul etmeyiz. Hukuki zemin olmazsa, anayasal değişiklik olmazsa, buradan gidenler özgür bir şekilde hareket etmezse bu durum imkansız. Hukuki zemin öncelikli Önder Apo için oluşturulmalı. Tecrit halen devam ediyor. Halen gazeteciler Önder Apo ile görüşemiyor. Eğer bunlar oluşursa biz de o zaman gider mücadelemizi orada veririz.     Demokratik siyasete katılmanız ve Kürt sorununun çözümü noktasında Abdullah Öcalan’ın fiziki özgürlüğü ve Kürt varlığının tanınması sizin için hayati mi?     Özgür bir zemin olursa demokratik siyaset yürütülür. Böylesi bir zemin şu an yok. Önder Apo’nun başlattığı süreç özgür bir zeminin hazırlanmasıdır. Biz de özgür zeminde demokratik siyaset yapmak istiyoruz   Eğer bunlar olmazsa olmaz. Kürtlerin hakları tanınmalı. Bunlar olursa siyaset yürütebiliriz. Bunlar olmazsa olmaz. Barış grupları önceden geldi ve hepsini tutukladılar. O dönemlerde de yasa çıkartılacağını söylediler. Süreci yürütmek istediklerini söylediler. Ancak hukuki zemin olmadığı için bunlar olmadı. Hepsini tutukladılar. Halen tutuklu olanlar var. Önder Apo’nun özgürlüğü olursa, kanuni değişiklikler olursa biz de toplum içinde demokratik siyasette yer alırız. Özgür bir zemin olursa o zeminde demokratik siyaset yürütülür. Olmazsa demokratik siyaset yürütemez. Böylesi bir zemin şu an yok. Önder Apo’nun başlattığı süreç özgür bir zeminin hazırlanmasıdır. Biz de özgür zeminde demokratik siyaset yapmak istiyoruz.   Hava hareketliliğin yaşandığı bir alandayız, siz de böylesi bir alanda açıklama yaptınız. Geri çekilen ilk grupta yer almak ve böylesi bir açıklamaya katılmak size neler hissettirdi?       Önder Apo’nun çağrısı üzerine böylesi bir açıklamayı yapmak mutluluk vericiydi. Çünkü sürece katkı sunmak istedik. Onun yanında olduğumuzu göstermek istedik.   Bunların tümü Önder Apo’nun emeğiydi. Ona bağlılığımız gösterdik. Medya Savunma Alanları’na gelip böylesi bir açıklama yapmak farklı bir duyguydu. Önder Apo ile bir iletişimimiz olmuş gibi hissettim. Zor bir yanı da vardı. Başkanımız (Öcalan) halen tutsak ve biz de böylesi bir alandayız. Bu bizi zorluyordu. Ancak diğer yandan Önder Apo’nun çağrısı üzerine böylesi bir açıklamayı yapmak mutluluk vericiydi. Çünkü sürece katkı sunmak istedik. Onun yanında olduğumuzu göstermek istedik.   MA / Azad Altay