'Savaşa karşı barış konuşulsun, vicdani ret tanınsın' 2025-10-23 09:18:39   İSTANBUL - Vicdani retçiler, savaşın getirdiği talana karşı barışı konuşmanın gerektiğini ifade ederek, vicdani ret hakkının tanınması için yasal düzenleme yapılmasını istedi.    Askerlik yapmayı, savaşmayı, eline silah almayı ahlaki, politik, vicdani olarak reddedenlere, hapis cezası verilmesi, kamuda ve özel sektörde çalıştırılmaması, eğitim haklarının ellerinden alınması sorunu devam ediyor. Vicdani retçiler ve hak savunucuları da sorunun çözümü için adım atılmasını istiyor. İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi Vicdani Ret Komisyonu üyesi Alper Yalçın, kendisinin de vicdani retçi olduğunu belirterek, "Vicdani Ret bir kişinin sadece savaşmaması, eline silah almaması benim açımdan edilgen bir şey. Benim açımdan bir barış mücadelesini ifade eden bir şey. Dolayısıyla savaşa karşı bir eylem birliği diyebiliriz. Sadece ret değil, daha ötesine geçen bir şey. Militarizm sadece orduyla ilgili bir şey de değil, toplumun militarizasyonuyla alakalı bir şey, daha geniş bir sistem. Bu benim tercih nedenim diyebilirim" dedi.   Yalçın, Vicdani reddin iç hukukta tanımlanmadığını ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) vicdani retçilere karşı uygulamaları nedeniyle 7 kez mahkum edildiğini ve bu konuda Türkiye'den yasal düzenleme talep ettiğini hatırlattı. Avrupa Konseyi üyesi devletler arasından vicdani ret hakkını tanımayan tek ülkenin Türkiye olduğunu vurgulayan Yalçın, "İç hukuk, uluslararası hukukun üstünde olmadığı için Anayasa'nın 90'ıncı maddesi gereği aslında vicdani reddin bir hak olarak tanıması gerekiyor. Fakat Türkiye'de yargının tutumu siyasetin tercihini doğrudan yansıtıyor" ifadelerini kullandı.    VİCDANİ RETÇİLERİN SORUNLARI   Üniversite kayıtları için istenilen "askerlik durum belgesinin", askerlik şubelerinde "yoklama kaçağı, bakaya" nedeniyle vicdani retçilere verilmemesi nedeniyle retçilerin eğitim haklarının, Askeri Ceza Kanunu'nun 75'inci Maddesi'nin "yoklama kaçağı, bakaya veyahut asker firarisinin çalıştırılmaması" düzenlemesi nedeniyle iş haklarının ellerinden alındığını söyledi. Yalçın, "İşveren onu çıkarmazsa eğer hapis cezasıyla karşı karşıya kalıyor. Burada biz hiçbir şekilde emekli olamıyoruz, sağlık hakkından yararlanamıyoruz. Aynı zamanda sokakta GBT ile karşılaştığımızda bir tutanak tutturuluyor. Ardından bu tutanaklar da paraya dönüşüyor. Bu para cezası kesinleşince eğer kişisel banka hesabın var ise ona bloke geliyor" diye konuştu.    'BARIŞA BÜTÇE AYRILMASINI İSTİYORUZ'   Pek çok ülkede vicdani retçiler için sivil hizmet alternatifinin olduğunu belirten Yalçın, "Fakat benim gibi total retçiler de var. Ben sivil bir hizmet de yapmak zorunda olduğuma da inanmıyorum. Çünkü askerliği bir vatani görev gibi kutsayan bir yerde değilim. Militarizmin kutsayacak bir şey değil. Üstelik orası büyük bir sermaye alanı, savunma sanayisi vesaire. Biz yoksullaşırken, savunma alanları artıyor. Vicdani ret hakkını kabul etseler de savunma harcamalarını takip edeceğim. Biz barışa bütçe ayrılmasını istiyoruz. Bizim açımızdan bu bir barış mücadelesi olduğu için meseleyi salt bir ordu ile sınırlı tutmuyoruz. Ne zaman toplumsal yaşam içerisinde barış hayal edebilir, hissedebilir, konuşabilir hale geliriz. O zaman bizim için de durum farklı olur. Hükümetin, vicdani retçilerle beraber taleplerini belirlemesi gerekiyor" şeklinde konuştu.    'ASKERE GİTMEDİĞİMİZ İÇİN YARGILANIYORUZ'   Vicdani retçi Çınar Koçgiri ise Türkiye'de birçok sorunla karşı karşıya kaldığını ifade ederek, 2015'te Amed'teki çatışmalı sürece tanıklık ettiğini, o dönem militarizme karşı duygularının daha da güçlendiğini belirtti. Bir tepki olarak vicdani retçi olduğunu anlatan Koçgiri, "Sürekli olarak yollarda durdurulduğumuzda 'yoklama kaçağı' olarak belirtiyorlar. Ancak biz kaçak değil, yaşam içinde var olmaya üretmeye çalışıyoruz. Ancak bu yoklama kaçağından mahkeme açılıyor ve ilk başta 5, 6 ay daha sonra büyüyor cezalar. 'Askere gitmemekten' yargılanıyoruz. Başka arkadaşlarımıza 'askerlikten soğutma' iddiasıyla davalar açıldı" diye belirtti.    Askerlik yapmayı vicdani olarak reddettiği için hakkında açılan davaların sürdüğünü, Ağustos ayında bir davadan 5 ay hapis cezası verildiğini söyleyen Koçgiri, şöyle devam etti: "Bu ceza denetimli serbestliğe çevrildi. 1 ayda kamu hizmetinde çalışma cezası verildi bana. Şu an devam eden başka bir davam var. Son süreçte doğrudan hapis cezası tartışılıyor. Neden doğrudan hapis cezası olduğunu biz de anlamadık; çünkü önceleri hapis cezası yoktu. Buna dair neden toleransın kaybedildiğini anlamadık. Öte yandan toplumda yeni bir demokratikleşme, barış süreci tartışması varken, bu bize çelişkili geldi."   'YASAL DÜZENLEMELER YAPILSIN'   Savaşların arttığı bir ortamda savaşın yok edici, talancı yapısına karşı barışı konuşmak, ona alan açmak gerektiğini söyleyen Koçgiri, "Barışı konuşmanın önündeki bir engel de savaşı konuşan insanlardır. Vicdani retçi olarak benim talebim bu cezalara son verilmesi, vicdani reddin yasal olarak kabul edilmesi, savaş çağrılarının son bulması ve insanlar, diller arasındaki eşitliğin sağlanmasıdır. Biz de bireysel olarak bu konuda hem mahkemelerde hem de basın aracılığıyla bu çağrıları yapıyoruz" dedi.    MA / Ömer İbrahimoğlu