Gazeteci Eryılmaz: Sansür yasasıyla toplum hedef alınıyor 2022-07-01 09:10:47   İSTANBUL - Tartışmalı “sansür” yasasının toplumu hedef aldığını belirten gazeteci Tuğrul Eryılmaz, “Yalan haber” demenin bile “yalan haber” şeklinde ele alınacağını ve cezalandırılacağını ifade etti.   15 Temmuz 2016 askeri kalkışmanın ardından ilan edilen Olağanüstü Hal (OHAL) kapsamında çıkarılan 675 sayılı Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile Özgür Gündem, Azadîya Welat Gazetesi, Dicle Haber Ajansı (DİHA) ve Jin Haber Ajansı’nın (JİNHA) da aralarında olduğu 10 gazete, 3 dergi ve 2 haber ajansı kapatıldı. Daha sonra 20 Temmuz ile 31 Aralık arasında yayınlanan KHK’ler ile birlikte toplamda 178 medya kuruluşu kapatıldı. Toplamda 5 haber ajansı, 62 gazete, 19 dergi, 34 radyo, 29 televizyon, 29 yayın-dağıtım evi kapatıldı.    Ayrıca basın-yayın faaliyetini sürdüren birçok TV, gazete ve yayın kuruluşu AKP’nin denetimine girdi. Ancak buna rağmen istediği sonucu elde edemeyen AKP-MHP, çıkardıkları yasalar ile medyanın üzerinde sürdürdüğü baskıyı artırdı. AKP-MHP’nin baskı, gözaltı ve tutuklamaya rağmen başta özgür basın olmak üzere alternatif medyada yayınlarını sürdürdü. Toplumun doğru bilgi ve haberi almanın önünü kesmeye çalışan iktidar, sansür yasasının yeniden gündeme getirdi. Meclis’e sunulan sansür yasası Adalet Komisyonu’ndan geçerken, Genel Kurul görüşmeleri ise yeni yasama dönemine ertelendi.      AKP-MHP’NİN ORGANI: BİK   AKP-MHP tasarıyı, “ifade özgürlüğünün güvenceye alınacağını” ileri sürerken, muhalefet partileri ve sivil toplum örgütleri tarihin en büyük sansür düzenlemesi olarak görüyor. Söz konusu düzenleme ile internet haber sitelerinin de süreli yayın kapsamına alınması hedefleniyor. Bir dizi düzenlemenin yer aldığı tasarıda, basın duyurularının yanı sıra yargı organlarınca verilen yayın yasağı kararlarında da beyanname artık başsavcılık yerine, Basın İlan Kurumu’na (BİK) verilecek. BİK, yayın durdurma kararına uymayan internet haber siteleri hakkında, “gerçeğe aykırı haber” diyerek yargı yoluna başvurabilecek.   ‘YALAN’ HABERE HAPİS CEZASI   Bunun yanı sıra tasarıda basın kartı için de bir takım düzenleme yer alıyor. Buna göre, “Kamu barışına karşı suçlar”, “Anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar”, “Milli savunmaya karşı suçlar” ve “Devlet sırlarına karşı suçlar” şeklindeki ifadeler ile basın kartı almanın önüne engel konuluyor. Ayrıca tasarıda, sanal medyada paylaşılan durumlar ile haberlere de “yalan haber” bağlamında hapis cezası getirilmesi amaçlanıyor.   AKP-MHP’nin alternatif medya olarak görülen internet medyasını susturmaya dönük getirmeyi planladığı sansür yasasını, yaklaşık 50 yıldır çeşitli muhalif medya yayın organlarında mesleğini sürdüren T24 yazarı ve gazeteci Tuğrul Eryılmaz değerlendirdi.   ‘ART NİYETİNİ SAKLIYOR’   Tasarının ismine dikkat çeken Eryılmaz, AKP iktidarının da bu isim ile art niyetini sakladığını söyledi. Eryılmaz, “Örneğin iktidarlar, özgürlükleri kısmak için getirdikleri düzenlemeye ‘özgürlükler yasası’ diyebiliyor. Ya da demokrasinin içine ederken, demokrasi laflarını savurabiliyor. Bu tasarı ve ismine de aynı bağlamda bakmak lazım. İktidar ‘dezenformasyon’ diyor. Biz ise buna ‘sansür’ diyoruz. Peki biz neden sansür diyoruz? Çünkü halkı tedirginliğe, üzüntüye sokacak habere ‘yalan haber’ diyecekler” dedi.   GAZETECİ KİMSENİN SÖZCÜSÜ DEĞİL   Gazetecinin kimsenin sözcüsü konumunda olmaması gerektiğini ifade eden Eryılmaz, “‘Ne olursa olsun’ olanı aktarması gerekiyor. Gazetecinin sessini duyurmakta yetersiz kalanların sesini duyurmaya yardımcı olması lazım. Ayrıca kimsenin adına da konuşmaması lazım. Örneğin HDP, LGBT ya da feministler adına konuşmak haddime değil. Ancak şöyle bir sorun var: Seslerini duyurmak lazım” ifadelerini kullandı.    Gazetecilik okullarında gazeteciliğe dair okutulan derslere değinen Eryılmaz, bir gazetecinin azınlıkların aleyhine haber yapmaması gerektiğini ve bu durumun mesleki açından “günah” sayıldığını ifade etti. Eryılmaz, “Cinsel, dinsel ve mezhepsel azınlıklar aleyhine haber yapılamaz. Kışkırtma yapılamaz. Aynı şekilde savaş kışkırtıcılığı da yapılamaz. Bunlar zanaatın kuralları” diye kaydetti.   HERKES ZARAR GÖRECEK   Sansür yasası olarak tanımlanan tasarının yasalaşması ile herkesin zarar göreceği uyarısında bulunan Eryılmaz, “Bunlar, daha sen haberi yapmadan seni korkutmak istiyorlar. Gazetecinin kendini sansür etmesini istiyorlar. Otosansür gazeteciliğin en büyük düşmanıdır. Gazetecilik neden önemli? Çünkü sabah evden çıkarken bile yağmur yağacak mı yağmayacak mı diye haberlere bakıyorsun. Kamuoyunun haberdar olması için doğru gazetecilik şart. Ancak getirilmek istenen çok tehlikeli. 75 yaşındayım. Neredeyse 50 yıl gazetecilik yaptım. Hala da bir şeylerle uğraşmaya çalışıyorum. Şunu söylemekten sıkıldım; bu kadar vahim bir şey ile karşı karşıya kaldığımı hakikaten hatırlamıyorum” sözleriyle iktidarı eleştirdi.    MESLEK ENGELLENİYOR    12 Eylül 1980 askeri darbe uygulamalarını hatırlataran Eryılmaz, “O dönem çıkmak için bir yol buluyorduk. Ama sanki bunlar her şeyden ‘ders’ almışlar gibi. Çünkü ‘nasıl seslerini keseriz’ diye belli ki çok düşünmüşler. Şunu da itiraf edeyim; bazen ne dediklerini ve yapmak istediklerini anlamakta zorluk çekiyorum. Mesela çete, yandaş müteahhit diyemeyeceğiz. Ne diyeceğiz? 12 Mart, 12 Eylül ve 28 Şubatları görmüş bir insanım. Şimdi o günlerden daha kötü bir durumdayız. Çünkü mesleğimizi yapmamızı engelliyorlar. Eğer aktif bir gazetecilik yapıyor olsaydım, yani bir yayın organı çıkarıyor ya da editör olsaydım kahrımdan ölürdüm” ifadelerini kullandı.    ‘KORKU TOPLUMU YARATILMAK İSTENİYOR’   “İktidarın buna cesaret ediyor olmasına şaşıyorum” diyen Eryılmaz, sözlerini şöyle sürdürdü: “Nereye kadar gidebilirler? Bu iktidarın bu kadar delireceğine inanmak istemiyorum. ‘Ben ne dersem o olur’ durumunun ortaya çıkma ihtimaline inanmak istemiyorum. Gidiş o gidiş. Ayrıca bu tasarı bir şeylere kapı aralamak için de yapılıyor. Korku toplumu yaratmak istiyorlar. Yavaş yavaş oluyor bu tür şeyler. Her şeyden korkan bir yığın yapmayı planlıyorlar. Bu çok tehlikeli.  Zaten ne doğru düzgün çıkan bir gazete ya da televizyon var. Hepsi zaten ellerinde.”   ‘YALAN HABER’ İBARESİ    Tasarıda yer alan “yalan haber” ibaresine değinen Eryılmaz, iktidarın “yalan” olarak gördüğü her şeyi cezalandıracağını ifade etti. Burada da “niyet okuması” yapılacağını dile getiren Eryılmaz, şunları söyledi: “Her şeyi yalan habere sokabilirsin. ‘Siz insanları korkutuyorsunuz. Yalan haber yazmaya zorluyorsunuz’ demek bile ‘yalan haber’ olacak. Çünkü çıkıp ‘korkutmuyorum’ diyecek. Bir ara ‘zam’ demek yasaklanmıştı. ‘Fiyat artışları düzenledi’ deniliyordu. Biz buna gülerdik. Şimdi aynı şey oluyor. Enflasyon ne oldu demeyeceksin. Zam, açlık sınırı demeyeceksin.”   YOL BULUNMALI   “Hukuk epey bir zamandır Türkiye’de her şeyin üstünde değil. Türkiye siyasetinin emrinde” diyen Eryılmaz, bunun kabul edilmesi durumunda çıkış yollarının bulunacağını söyledi. Tartışma ve direniş yollarının bulunması gerektiğini ve başka çarenin olmadığını dile getiren Eryılmaz, “Artık konuşacak bir şey kalmadı” dedi. Eryılmaz, tasarının yasalaşması durumunda ne olacağının çok basit olduğunu belirterek, “Ne kadar muhalif varsa, hepsine yönelecekler. En ufak bir muhalif ses istemeyecekler” şeklinde konuştu.   ‘SOKAĞA ÇIKMALI’    Ayrıca toplumun haber alma hakkının da elinden alınacağı uyarısında bulunan Eryılmaz, “Yalanı bizim besin kaynağımız haline getirmeye çalışacaklar. İnsanlar vazgeçmeye başlayacaklar. Farkında değil misin; insanlar dünyanın en ciddi şeylerini bile okumaktan bezdiler. Çünkü inanmıyorlar. Güvenleri sarsıldı” dedi. Eryılmaz, bu tasarıya karşı en öncelikli görevin basın örgütlerinin sokağa çıkması gerektiğini ifade etti. Temel sorunun ise muhalefet olduğu belirlemesinde bulunan Eryılmaz, “Muhalefet bunla uğraşacak, bizi örgütleyecek. Artık kim ise o muhalefet. Ben sen ne yapabiliriz ki?” diye sordu.   ‘HEPİMİZ BİRLİKTE ÇIKACAĞIZ’   Muhalefetin yetersiz kaldığını dile getiren Eryılmaz, “Muhalefet yok zaten. Bugün bile idam cezası geri gelsin tartışmasını başlatmak istiyorlar. Bu işin içinden hepimiz birlikte çıkacağız. Başka yolu yok. Bu mümkün olmak zorunda. Hakikaten bu siyasetin elinde. Siyaset bunu yapacak. Yok ‘üç, beş, altı veya dokuzlu masa kurduk’ diyorlar. Hadi bakalım. Bir vatandaş, gazeteci olarak taleplerim var” diye konuştu.   MA / Mehmet Aslan