DAİŞ’in izlerini kadınlar siliyor: Şengal’de artık direniş var

  • kadın
  • 09:01 1 Ağustos 2021
  • |
img

HABER MERKEZİ - DAİŞ’in 7 yıl önce katliam gerçekleştirdiği Şengal, kendi öz gücüyle yeni bir doğuşu yaşıyor. Êzidî kadınların çatı örgütlenmesi olan TAJÊ’den Sîham Dexil, “Şengal’de artık sadece acı yok, direniş ve örgütlenme de var” dedi. 

DAİŞ’in 3 Ağustos 2014 tarihinde Êzidîlerin kutsal mekanı olan Şengal'e yönelik gerçekleştirdiği katliamın üzerinden 7 yıl geçmesine rağmen hala ilk günkü gibi hafızalarda canlı. Katliamın yaşandığı Şengal ve köylerinde erkekler din değiştirmeye zorlandı, kabul etmeyen katledildi, binlerce kadın ve kız çocukları “ganimet” olarak alıkonuldu. 2 bin 213 Êzidî katledildi, 7 bin Êzidî DAİŞ tarafından kaçırıldı, 4 bini kurtarılırken, kadınlar köle pazarlarında satıldı. 3 bin kadın ve çocuğun akıbeti hala bilinmiyor. Evlerini ve topraklarını terk etmek zorunda bırakılan 400 bine yakın Êzidî, Türkiye, Federe Kürdistan Bölgesi ile Kuzey ve Doğu Suriye’ye sığınmak zorunda kaldı. 280 Êzidî göç yollarında açlıktan ve susuzluktan yaşamını yitirdi, bine yakını yaralandı. 
 
Kaçırılan kadınlar ve çocuklar, önce Musul ardından Rakka’da kurulan “köle pazarlarında” satıldı. Şu ana kadar 80 toplu mezar ve onlarca tekli mezar bulundu. Açılmayan birçok toplu mezarın daha olduğu söyleniyor. Şengal’de yaşananlar, Êzidîler için 73’üncü ferman olarak tarihe not düşüldü.
 
TEHDİT SÜRÜYOR
 
Saldırılar sırasında Şengal’i ilk terk edenler KDP peşmergeleri oldu. Peşmergelerin araçlarla kaçarak, soykırımla yüze bıraktığı Êzidîlerin yardımına ise Halk Savunma Güçleri (HPG), Halk Savunma Birlikleri (YPG) ve Kadın Savunma Birlikleri (YPJ) yetişti. Şengal Dağı'na sığınan yüzbinlerce Êzidînin, Kuzey ve Doğu Suriye tarafına geçmesi için güvenlik koridoru oluşturuldu. Açılan koridorla birlikte 200 binden fazla Êzidî kurtuldu ve büyük bir katliamın önüne geçildi. Şengal dağlarında mahsur kalan, açlık ve susuzluktan ölmek üzere olan insanlara gıda ulaştırıldı. 
 
Saldırıların ardından tekrar topraklarına dönen Êzidî halkı, örgütlenerek özsavunma birliklerini, kadın ve eğitim kurumlarını, özerklik meclislerini ve yerel yönetimlerini kurarak katliama yanıt verdi. Şengal Direniş Birlikleri (YBŞ) ve Êzidî Kadın Birlikleri (YJÊ) kuruldu. Şengal Demokratik Özerk Meclisi (MXDŞ), savunma, güvenlik, kültür ve diplomasi gibi alanlarda bir güç haline geldi. Büyük bir kararlılık ve mücadeleyle adeta küllerinden yeniden doğan Şengal’e dönük tehditler ise devam ediyor. Irak ve Federe Kürdistan Bölgesi hükümetlerinin hayata geçirmeye çalıştığı 9 Ekim anlaşması, “yeni bir ferman” olarak nitelendirildi.
 
Êzidî Özgür Kadın Hareketi (Tevgera Azadiya Jinên Êzidxanê-TAJÊ) üyesi Sîham Dexil, soykırım saldırılarını ve sonrasında yaşanan gelişmeleri ajansımıza değerlendirdi. 
 
DİRENİŞTEN ÖZGÜRLÜĞE 
 
Ninova’da yer alan Şengal’in coğrafik olarak stratejik öneme sahip olduğunu belirten Dexil, DAİŞ'in, Gürizerik köyüne 3 Ağustos günü saat 02.00 sıralarında saldırmasının ardından fermanın başladığını söyledi. O gün yaşananlarla ilgili Dexil, şunları anlattı: "Orada büyük bir direniş verildi. İnsanlar ellerindeki silahlarla direndi. Aynı gün 12 bin KDP pêşmergesi halktan önce silahlarını yanlarına alarak kaçtı. Şengalliler umutsuzluğa düştüğü an yardıma HPG'liler yetişti. HPG, 4 Ağustos’ta Şengal'e vardı. HPG’nin direnişi, YPG ve YPJ’nin desteğiyle açılan koridordan binlerce Êzidî kurtarıldı. Bu kahramanlığa tüm dünya da tanıklık etti. Bu hamleyle cesaretlenen Şengalliler, grup grup direniş saflarına katıldı ve Şengalin özgürleşmesi için mücadele verdi."
 
KADIN ÖRGÜTLÜLÜĞÜ
 
3 Ağustos’ta Şengal’de yapılanların dil, kültür ve inançsal açıdan da soykırım olduğunu belirten Dexil, "Bu soykırımda kadınlar başta olmak üzere binlerce genç DAİŞ’in eline esir düştü. Binlerce kadın katledildi, kaçırıldı, tecavüz edildi ve köle pazarlarında satıldı. Gün gün DAİŞ’in insanlık dışı muamelelerine maruz kaldılar. Bu fermanda özellikle Êzidî kadınların yaşadıkları hafızalarda ayrı bir acıyla yer aldı. Fermandan sonra Êzidî kadınlar, her açıdan kendilerini örgütledi. Kadınlar, yaşadıklarını tüm dünyaya duyurmak için diplomatik çalışmalar yürüttü. 2014’deki soykırımı dünyaya duyurmak için TAJÊ olarak defalarca uluslararası kurumlara, hazırladığımız dosyalarla başvuruda bulunduk ve görüşmeler gerçekleştirdik" diye belirtti. 
 
Diplomasi çalışmalarının sürdürüldüğünü kaydeden Dexil, "Soykırımın yanı sıra bu bir kadın katliamıydı. Soykırım Belçika ve Hollanda tarafından tanındı. Yıldönümünde tüm dünya bu soykırımı tanımalıdır. Şengal halkı ve Êzidî kadınları olarak özerkliğin tanınması için büyük bir mücadele veriyoruz. Bir daha böyle bir katliamın bu kutsal topraklarda yaşanmasına izin vermeyeceğiz” dedi. 
 
ŞENGAL ANLAŞMASI 
 
KDP ve Irak Merkezi Hükümeti arasında imzalanan Şengal Anlaşması’na da değinen Dexil, anlaşmayı yeni bir ferman olarak gördüklerini söyledi. Bir halkın özerkliğinin tanınmamasının da ferman olduğuna dikkat çeken Dexil, şöyle devam etti: “Federe Kürdistan Bölgesi Hükümeti (Başur), Uluslararası güçler, Irak Hükümeti, Birleşmiş Milletler (BM) ve Türkiye’nin amacı birdir. Egemen güçler, hiçbir zaman bir toplumun kendini yönetmesine izin vermez. Biz Êzidî halkı da, uluslararası alanda tanınmak ve yapılacak görüşmelerde muhatap alınmak istiyoruz. Irak, KDP ve Türkiye'nin amaçları Şengal'de ortaktır. Osmanlı Devleti daha önce Êzidî halkına karşı nasıl soykırım yaptıysa şimdi de Türkiye yapmak istiyor.
 
Bilinmelidir ki Êzidî halkı eskisi gibi değil. Fermandan sonra kendini örgütleyerek, bugün büyük bir güç haline geldi. Şengal Anlaşması’yla halkımızı tekrar himaye altına almak istiyorlar. Olası bir saldırı karşısında ise yine terör gruplarıyla yüz yüze bırakmayı amaçlıyorlar. Ama Êzidî halkı bu saatten sonra kandırılamaz. Çünkü soykırımda kimlerin yer aldığını biliyoruz ve parmağı olanların uluslararası arenada cezalandırılmasını istiyoruz.” 
 
ÖRGÜTLÜLÜKLE CEVAP OLUNDU 
 
Fermanın 7’nci yıldönümüne ilişkin büyük bir hazırlık içerisinde olduklarını belirten Dexil, “DAİŞ soykırımına karşı büyük bir cevap vermek istiyoruz. Uluslararası alanda kadınların birliğini güçlendirmek istiyoruz. Özellikle Ortadoğu’daki kadınların, Şengalli annelerin mücadelesine destek vermelerini bekliyoruz. Şengal’de artık sadece acı yok, direniş ve örgütlenme de var. 3 Ağustos Êzidî toplumu ve özellikle Êzidî kadınları için kara bir gündür. Ancak cevabı da örgütlülüğümüzle verdik. Uluslararası kurumlara çağrımız; Şengal halkının iradesine sahip çıkın. Özerk yönetime destek verin. Ancak bu şekilde katliam ve soykırımlara karşı kutsal Şengal topraklarını birlikte savunabiliriz” ifadelerini kullandı.  
 
MA / Müjdat Can