IHRNGO Direktörü: İnsanlar yaşadıklarını Jina Emînî’de gördü 2025-09-13 09:01:02   HABER MERKEZİ - İran’daki her bir insanın uzun yıllardır yaşadıklarını Jina Emînî'de gördükleri için sembolleştiğini belirten IHRNGO Direktörü Mahmood Amiry-Moghaddam, “Kadın, yaşam, özgürlük’ hareketi bir dönüm noktasıydı” dedi.    İran’da 13 Eylül’de “başörtüsünü düzgün takmadığı” gerekçesiyle gözaltına alınan Rojhilatlı Jina Emînî, gördüğü işkence nedeniyle girdiği komada 3 gün sonra yaşamını yitirdi. Jina Emini, 17 Eylül’de memleketi Seqiz’da toprağa verildikten sonra Rojhilat ve İran’ın birçok kent ve kasabasında başlayan eylemler kısa sürede rejimi devirmeye çağıran bir direnişe dönüştü. Kadınlar öncülüğünde farklı inanç, kimlik ve siyasal çizgilerden milyonlarca insanı bir araya getiren direniş aylarca sürdü.   İran’dan tüm dünyaya yayılan “Jin, jiyan, azadî” eylemlerinin yıldönümü yaklaşırken, o günden bu yana ise başta kadınlar olmak üzere özgürlükçülere yönelik baskı, tutuklama, işkence ve idam cezaları her geçen gün daha da fazla yoğunlaştı. Pexşan Ezîzî, Şerîfe Mihemedî ve Werîşe Muradî hakkında verilen idam cezaları her an infaz edilme riskiyle karşı karşıya. İran İnsan Hakları Örgütü’nün (IHRNGO) direnişten bu yana yayımladığı raporlar, ülkedeki insan hakları ihlallerinin ulaştığı boyutları net biçimde ortaya koyuyor.    ARTAN İDAMLAR VE SİSTEMATİK BASKILAR   IHRNGO, “Jin, jiyan, azadî” direnişinin ardından sadece ilk üç ay içerisinde 218 insan hakları savunucusunun tutuklandığını ve tacize uğradığını raporlarken, 2022 yılının tamamında 834 kişi idam edildi. IHRNGO’nun 15 Eylül 2023 tarihli raporunda 68'i çocuk ve 49'u kadın olmak üzere 551 eylemcinin katledildiği açıklandı. Örgütün 2024 yılı raporuna göre, en az 975 kişi idam edilirken, bu sayı 2023 yılına kıyasla yüzde 17'lik bir artış gösterdi. 2025 yılının başından bugüne kadar 25’i kadın olmak üzere en az 920 kişi idam edildi. Yıllardır sürdürülen idamların büyük çoğunluğu uyuşturucu, cinayet ve güvenlik suçları gerekçesiyle uygulanırken, azınlıklar bu uygulamadan orantısız şekilde etkilendi.    KADINLAR HEDEFTE    IHRNGO’nun raporları kadınların maruz kaldığı ağır baskı ve şiddeti de gözler önüne seriyor. 2023 yılında 49 kadın eylemcinin yaşamını yitirdiği rapor edilirken, bu kadınların önemli bir bölümü şüpheli koşullarda hayatını kaybetti. Kadın hakları savunucuları, idam, hapis ve fiziksel işkence gibi insanlık dışı uygulamalarla karşı karşıya. 2023 raporlarında, 150’den fazla insan hakları savunucusunun tutuklandığı ve toplamda 541 yıl hapis cezası aldığı belirtiliyor. Bu durum, İran rejiminin kadın özgürlük hareketine yönelik sistematik bir yıldırma stratejisi izlediğini gösteriyor.   IHRNGO Direktörü Mahmood Amiry-Moghaddam, Jina Emînî’nin yaşamını yitirişi ve ardından başlayan “Jin, jiyan, azadî” eylemlerinin 3’üncü yıldönümü dolayısıyla Mezopotamya Ajansı’na (MA) konuştu. İran’da “idam krizi” olarak adlandırılabilecek bir süreçten geçildiğini belirten Amiry-Moghaddam, “Her gün 5 ila 6 kişi idam ediliyor” dedi.    SON 40 YILDAN FARKI   “Jin, jiyan, azadî” direnişinden sonra rejimin kadınlara “zorunlu başörtüsünü” dayatmaya devam ettiğini ancak kadınların özellikle büyükşehirlerde başörtüsünü takmayarak sivil itaatsizlik gösterdiğini belirtti. Amiry-Moghaddam, “İranlı yetkililer, kadınların durumunu değiştirmek için herhangi bir reform yapmadı. Kadınlar ne elde ettilerse direnişleri sayesinde elde etti. Bence ‘kadın, yaşam, özgürlük’ hareketi bir dönüm noktasıydı ve son 40 yılda gördüğümüz diğer tüm protestolardan farklıydı. Çünkü ilk kez tüm İranlılar, etnik kökenleri, dini geçmişleri, cinsiyetleri ne olursa olsun İslam Cumhuriyeti'nin temsil ettiği baskıya karşı yan yana durdular” diye belirtti.    Geçmiş dönemdeki direnişlere kıyasla “Jin, jiyan, azadî” direnişinin herkesi kapsayan bir direniş olduğunu vurgulayan Amiry-Moghaddam, “Tüm cinsiyetler ve azınlıklar arasında bir dayanışma var. Tüm diktatörler, özellikle de totaliter diktatörler normalde sadece kendilerini destekleyen nüfusun küçük bir kısmına fayda sağlarlar. Azınlıklar ve kadınlar, çoğu durumda ezilirler. Dolayısıyla bu harekette hepimizin acılarımızın ortak nedenini bulduğumuzu söyleyebilirim ve bu ortak neden sistemdir. Bence dayanışmanın sebebi budur. Jîna Mahsa Emînî, Kürdistanlı bir kadın olarak bu özelliklerin birçoğunu kendisinde barındırıyordu. Bence bu yüzden onun başına gelenler toplum için dayanılmaz hale geldi. Çünkü her biri uzun yıllardır yaşadıklarını tek bir kişide gördüler ve bu yüzden o bir sembol haline geldi” ifadelerini kullandı.    İRAN’DA YARGI SİSTEMİ    İran yargısının bağımsız bir yargı sistemi olmadığını ve tüm hakimlerin amaçlarının “adaleti tesis etmek değil, sistemi korumak” olduğuna işarat eden Amiry-Moghaddam, “bir yargı sistemi var” gibi göstermek için sahte yargılamaların yapıldığını söyledi. Amiry-Moghaddam, “Örneğin, devrim mahkemeleri tarafından idama mahkum edilen bu insanların birçoğu avukata erişimleri varsa bile birçok davada sanıkların belgelerine erişilemiyor. Yani temelde devrim mahkemeleri, başkalarının kendilerine emrettiği cezaları veriyor. İşte bu yüzden İran'daki her bir infaz yargısız infazdır çünkü yasal süreç yoktur, adil yargılama yoktur. İncelediğimiz hemen her davada, özellikle de idam cezası davalarında, sanıklar birbirlerine karşı itirafta bulunmaya zorlandılar. Yani mahkemelerdeki iddialar zorla itiraflara dayanıyor” dedi.    KADINA KARŞI SİSTEM VE TOPLUM    Amiry-Moghaddam, kadınların durumu söz konusu olduğunda yasa ve sistemin yanında toplumla da karşı karşıya olduklarını dile getirdi. Kadınların cezaevlerinde ailelerinden destek görmediğini, çocuk yaşta zorla evlendirildiğini ve sistem tarafından kendilerine boşanma hakkı verilmediğini belirten Amiry Moghaddam, şöyle devam etti: “Burada sistem, hukuk ve toplumun bazı kesimleri el ele vererek kadınları baskı altına alıyor. Yapmaya çalıştığımız şeylerden biri de insanların, hak ihlallerinin farkında olmalarını sağlamak. Örneğin, biliyorsunuz, rejimin saçını örtmeyen bir kadının 74 kez kırbaçlanabileceğini söyleyen bir yasası var. Ama aynı zamanda evde kız kardeşlerine ya da kızlarına bunu yapan bazı erkekler de var. İnsanları eşitsizliğe, ayrımcılığa karşı hem sokaklarda hem de evde mücadele etmemiz gerektiği konusunda bilinçlendirmeye çalışıyoruz.”   MA / Hîvda Çelebi