Ege'de ekolojik talan ve iklim krizi

img

İZMİR - HES, RES, JES, maden ve termik santraller projeleriyle ekolojik talana kurban edilen Ege bölgesinde, bir yandan ekolojik talan, diğer yandan iklim krizi yaşanıyor. 

Türkiye'nin her yanını saran ekolojik yıkım, bir yandan halk sağlığını tehdit ederken, diğer yandan eko sistemi ve canlı yaşamını yok ediyor. Karadeniz bölgesi sellerle boğuşurken, bölge illeri ise kuraklık tehlikesiyle karşı karşıya kalıyor. Tüm bunlara neden olan ekolojik talan politikalarından Ege bölgesi de nasibini alıyor. Son dönemlerde maden ve enerji şirketlerinin yarattığı talanın yanı sıra bölge illerinde yaşanan orman yangınları da ayrı bir tehdit oluşturdu. Bölgede gerçekleşen ekolojik talanın had safhaya ulaşması, aşırı sıcak havaları tetikleyerek, yangınların daha da büyümesine yol açıyor. Tüm ülkeyi etkisi altına alan orman yangınları, Muğla ve Aydın'da da ciddi boyutlara ulaştı. 
 
Ekolojik saldırı altında olan Ege'nin 8 kentinde yaşanan tahribatları ve etkilerini derledik. 
 
HAVA, SU, TOPRAK KİRLENİYOR
 
İzmir, Aydın ve Muğla gibi başlıca kentlerdeki maden ocakları tarım alanlarını; Jeotermal Enerji Santraller (JES) havayı, sanayi havzalarında bulunan fabrika atıkları ise suyu kirletmeye devam ediyor. Su ve toprağın kirlenmesi, bölgede iklim değişikliklerinin yanı sıra kuraklık riskini büyütüyor. Ege'nin tamamında dere ve nehirler üzerine kurulu olan 34 Hidroelektrik Enerji Santrali (HES) bulunuyor. 
 
EGE: 54 JES,19 TERMİK SANTRAL 
 
Ege'nin 8 kentinde kurulu 54 JES'in yanı sıra 19 termik santral ile sayısız maden işletmesi, bölgenin en büyük sorunu haline geldi. Cumhuriyet Halk Partisi’nin (CHP) 1 Temmuz’da yayınladığı “Jeotermal Enerji Santralinin Çevresel Etkileri” başlıklı raporuna göre; Aydın, Manisa, Muğla, Denizli ve İzmir gibi kentlerde tarım ürünlerinde kalitenin düştü. JES’lerin su kaynaklarını azalttığı kaydedilen rapora göre, hava kirliliği nedeniyle bölgede solunum yolu hastalıklarının arttı. Raporda, sık sık depremlerin yaşandığı bölgede, JES borularının tehlike yarattığı uyarısı yapıldı. 
 
İZMİR: RADYOSYON TEHLİKESİ
 
Bölgenin en büyük kenti olan İzmir, çevre tahribatının en çok yaşandığı kentlerin başında geliyor. Kentte aktif olarak bulunan 4 termik santralin dışında, bir santral de çalışmaya hazır durumda bekliyor. Haklar ve Araştırmalar Derneği'nin yayınladığı rapora göre; Karaburun Yarımadası'nın yüzde 89’u RES projeleri için tahsis edildi. Termik santrallerin havayı kirletmesinin dışında özellikle Aliağa’da bulunan gemi söküm tesisleri, rafineriler, petrokimya tesisleri, sıvılaştırılmış petrol gazı (LPG) dolum tesis ve depoları ise asbest ve nükleer atıklar ile toprak ve suyu zehirliyor. Yine Gaziemir Emrez Mahallesi’ndeki eski kurşun fabrikasından kalan ve kente normal değerin 219 katı oranında radyasyon yayan radyoaktif atıklar, 14 yıldır temizlenmiyor. İzmir’in Çernobili olarak bilinen alanın temizlenmesi için bakanlığa yapılan çağrılar cevapsız bırakılıyor. 
 
NEHİR KİRLİLİĞİ
 
Gediz ve Küçük Menderes nehirleri ise kirlilikle boğuşuyor. Gediz Nehri üzerinde kurulu olan deri ve kimya fabrikaları, nehre tehlikeli ağır metaller içeren atıklar bırakıyor. Gediz Nehri’ne çok yakın mesafede biyogaz tesisi kurulmak istenmesinin de yeni çevresel sorunlar doğuracağı yönündeki kaygıları dile getiriliyor. Aynı şekilde Küçük Menderes çevresinde kurulu olan endüstriyel işletmelerin atıkları, bölgedeki kirlilik ve kuraklık riskini arttırıyor. Nehrin yüzeyi ölü balıklarla dolmasını ise balıkçılık ve tarımı ciddi anlamda etkiliyor.
 
HALK JES'LERE KARŞI
 
Seferihisar Orhanlı Mahallesi ile Menderes ilçesine 6 kilometre mesafedeki Yeniköy Mahallesi ise bölgede yapılmak istenen JES ve Yardımcı Kaynak Tesisleri projesiyle tehlike altına giriyor. Halkın santralle ilgili projenin iptali için eylemleri aylardır sürüyor. Yöre halkı, Orhanlı köyüne yapılmak istenen JES'e dair şirketin 27 Temmuz'da yapmak istediği bilgilendirme toplantısına da izin vermedi.
 
AYKIRI PROJELER
 
Çeşme Yarımadası'nda yapılmak istenen ve 'Çeşme Turizm Planı' olarak sunulan projeye karşı da bölge halkının tepkisi sürüyor. Yarımadanın doğal yapısını bozacak projeyle, özelleştirilecek olan alan kamunun malı olmaktan çıkarılacak. Tire’de ise Kızılçam Ormanları’yla kaplı Kartal Dağı’nda Emerald Madencilik, yıllık 500 bin ton kapasiteli mermer ocağı kurulması amacıyla Şubat ayında Çevre Etki Değerlendirmesi (ÇED) sürecini başlattı. Bölge halkının zeytin, incir, ceviz gibi tarımsal faaliyetlerle geçimini sağladığı alanda, Ramsar Sözleşmesi çerçevesinde sulak alan ilan edilen Belevi Gölü bulunuyor. Projenin iptali için dava açan köylüler, tarihi kalıntılar nedeniyle bölgenin arkeolojik SİT alanı ilan edilmesi talebinde bulundu. 
 
AYDIN TOPRAKSIZ BIRAKILIYOR
 
Türkiye'nin tarımsal ambarı olarak bilinen Aydın’da, JES'ler yüzünden bölgenin tarımsal verimi giderek düşüyor. JES'in kirlilik yükü altında kalan kentte, çiftçilerin geçim kaynağı ortadan kalkarken, köylüler topraksız hale getirildi. Diğer yandan ihaleye açılan Aydın-Denizli otoyolu ise 25 bin dönüm meyve bahçesi ve tarım arazisini yok etme tehlikesi barındırıyor. Hali hazırda Büyük Menderes Ovası’nda yaşanan kirlilik ve kuraklık tarımı olumsuz etkilerken, tarım alanlarının yol, maden, JES gibi projelerle bitirilmesi, bölge halkı için tehdit oluşturuyor.  
 
MANİSA: KİMYASAL MADEN ÜRETİLİYOR
 
Manisa Ovası, siyanür ve sülfürik asite dayalı kimyasal madencilik projelerine, termik santraller, JES’lere kurban edildi. Turgutlu Çaldağı’nda işletilmek istenen nikel madeni, proje kapsamında kullanacağı 18 milyon ton sülfürik asitle tek başına büyük bir sorun oluşturuyor. Ayrıca Soma Yırca’da zeytin alanlarının yok edilmesine dayanan termik santral, Köprübaşı'daki terk edilmiş uranyum madenleri, çevre ve insan sağlığına yönelik bir tehdit olarak duruyor. Kentin birçok yerinde kurulu olan madenler bir yandan tarımı imkansız hale getirirken, diğer yandan Soma gibi yeni işçi cinayetlerinin önünü açtı. 
 
“Üzüm diyarı” olarak bilinen Alaşehir ilçesi ise artık JES mağduru olarak anılıyor. Tarımın çöktüğü ilçede yaşanan jeotermal patlamaları da sık sık gündeme geliyor. İlk olarak 2013 yılında yaşanan jeotermal patlaması, tarım alanlarında büyük zararlar oluşturdu. 
 
MUĞLA: BETONA GÖMÜLÜYOR
 
4 tane termik santralin yanı sıra 11 Hidroelektrik Enerji Santrali’nin (HES) bulunduğu Muğla’da da durum yaşanıyor. Meteoroloji Genel Müdürlüğü verilerine göre; Muğla'nın merkez ilçesine 2020 yılı Mayıs ayında 44 oranında yağış düşerken, 2021 yılı Mayıs ayında yağış 0.3 oranında düştü. Kuraklık riskinin bu kadar ciddi olmasına rağmen bir yandan da ormanlar kesilmek isteniyor. Milas ilçesinde bulunan Akbelen Ormanı, linyit madeni açabilmek için 740 dönümlük orman yok edilme tehlikesiyle karşı karşıya bırakıldı. Köylülerin ağaçların kesilmesine karşı direnişi ise sürüyor. 
 
Bir yandan ormanlar madenler için feda edilirken, diğer yandan kentin birçok bölgesinde özelleştirme ve yeni imar projeleri hazırlanıyor. Bodrum’un tepe noktalarında 25 dönümlük arazi, ticaret ve konut alanı için imara açıldı. Özelleştirilecek olan arazi üzerine yeni oteller inşa edilmesini bekleyecek. Yine Datça ilçesinde bulunan Kargı Koyu’da, özelleştirilerek imara açıldı. Kentte kamu yararına bir kuruluş kalmazken, doğal alanlarda betona gömülerek yok edildi.  
 
DENİZLİ: KURAKLIK ARTIYOR
 
Meteoroloji Genel Müdürlüğü’nün açıkladığı kuraklık haritasına göre; Denizli’de şiddetli kuraklık yaşanıyor. Çiftçilerin kuraklık nedeniyle endişesi de sürüyor. Diğer yandan Denizli'nin sınırında yer alan Adıgüzel Barajı, Banaz Çayı, Dokuzsele Deresi ve irili ufaklı akarsuların toplanarak Büyük Menderes nehrine dökülen Adıgüzel Baraj Gölü, kuraklık nedeniyle çekildi ve kuruma noktasına geldi. Kuraklığın kent için önemli bir sorun olduğunu vurgulayan ekoloji örgütleri ise acil önlemler alınması için harekete geçilmesi çağrıları yapıyor. 
 
UŞAK: ALTIN MADENİYLE YOK EDİLİYOR 
 
Türkiye’nin en büyük altın madenlerinden biri ise Uşak Eşme ilçesinin Kışladağ bölgesinde çıkarılıyor.  Faaliyeti süren altın madeni, 15 yılda Uşak’ın 4’te 1’i büyüklüğündeki alanı tahrip etti. Şirket, ilçenin Kışladağ‘da 750 hektar alanı tahrip ederken, 1 kilometre genişliğinde ve yaklaşık 350 metre derinliğinde dev bir çukur oluşturdu. Maden tehlikesinin ardından şimdi de JES tehlikesiyle karşı karşıya olan kentte, İl Özel İdaresi'nin Temmuz 2020 yılında aldığı kararla 3'ü merkez ilçe, dördü Banaz ilçesine bağlı toplam yedi köyü kapsayan JES ihalesi yapılacak. Bu tahribatın yanı sıra Gediz Nehri’nin etrafında bulunan 400'den fazla deri fabrikası ise nehirde bıraktığı atıklarla büyük tehlike yaratıyor. 
 
Ege'de bulunan diğer illerden Kütahya’da da 2 HES ve 4 termik santral yapılıyor. Yeni HES ve RES'ler için acele kamulaştırma kararı alındı. Yine Afyon da diğer Ege illeri gibi ekolojik tahribatla karşı karşıya bırakılıyor. 
 
MA / Semra Turan - Sevda Aydın