Kobanê eylemleriyle HDP hedef alındı: Kapatmaya zemin hazırlanıyor

img

DİYARBAKIR - Kobanê eylemlerinde 50 kişinin yaşamını yitirmesi soruşturulmazken, 6 yıl sonra HDP’ye dava açıldı. HDP’nin kapatılmasına zemin hazırlandığını belirten avukat Serhat Eren, “Bu olayların müsebbibi olan AKP, kendini aklamaya çalışıyor” dedi.

Küresel güçlerin Kürtlerin özgürlük taleplerini boğmak için yönlendirdiği DAİŞ’in, 10 Eylül 2014’te Kobanê’ye yönelik başlattığı saldırı, Ekim ayının ilk günleriyle Kürt halkını ayaklandırdı. DAİŞ’in saldırılarının artmasıyla yayılan eylemler, 6-9 Ekim tarihlerinde serhildana dönüştü. 50’yi aşkın kişinin yaşamını yitirdiği, yüzlerce kişinin yaralandığı, binlerce kişinin gözaltına alındığı eylemlere ilişkin başlatılan soruşturmalarda herhangi bir ilerleme kaydedilmedi. Kobanê eylemlerinin 6'ncı yılında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, bu kez Halkların Demokratik Partisi'ni (HDP) hedef aldı. 
 
HDP Merkez Yürütüme Kurulu'nun (MYK) 6 Ekim 2014'te yaptığı "HDP MYK’dan halklarımıza acil çağrı. Kobanê’de durum son derece kritiktir. IŞİD saldırılarını ve AKP iktidarının Kobanê’ye ambargo tutumunu protesto etmek üzere halklarımızı sokağa çıkmaya ve sokağa çıkmış olanlara destek vermeye çağırıyoruz" açıklama gerekçesiyle, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından 108 siyasetçi hakkında soruşturma başlatıldı. Yürütülen soruşturmada 25 Eylül 2020'de yapılan operasyonda, 20 siyasetçi gözaltına alındı, 17’si tutuklandı. 
 
‘İNTİKAM OPERASYONU’
 
Siyasetçilere yönelik operasyonun “intikam operasyonu” olduğunu belirten HDP, “Partimize karşı bu sabah başlatılan intikam saldırısının kararı dün yapılan MGK toplantısında, savcının Saray'daki düğün töreninde alınmıştır. AKP-MHP bloğu kaybettikçe muhalefeti tasfiye etmeye çalışıyor. HDP sizin darbelerinize boyun eğmedi, eğmeyecek" açıklaması yaptı.  
 
GERÇEKLER AYDINLATILMADI
 
HDP, 54 kişinin yaşamını yitirdiği ve yüzlercesinin yaralandığı Kobanê eylemlerinin araştırılması ve gerçeklerin açığa çıkarılması için, Meclis’e 2016, 2017 ve 2018 yıllarında üç kez araştırma önergesi verdi. Ancak bu önergeler her defasında AKP ve MHP oylarıyla reddedildi. Yaşamını yitirenlerle ilgili soruşturmada ilerleme kaydedilmezken, iktidarın eylemler üzerinde sürekli hedef gösterdiği HDP’ye dava açıldı. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nca HDP yürütmesi ve Kürt siyasetçiler hakkında hazırlanan, 3 bin 530 sayfa ve 324 klasörden oluşan iddianame, 30 Aralık 2020 tarihinde mahkemeye sunuldu. Savcılık tarafından 6 yılda hazırlanan iddianame, Ankara 22'nci Ağır Ceza Mahkemesi tarafından bir hafta içinde 7 Ocak 2021’de kabul edildi. HDP’nin “Kobanê Kumpas Davası” olarak tanımladığı dava kapsamında yargılanan 108 kişi hakkında, 29 ayrı suçlamayla 38’er kez ağırlaştırılmış müebbet ve 19 bin 680’er yıl hapis cezası isteniyor.
 
MÜŞTEKİLER
 
HDP’ye yönelik ağır suçlamaların yer aldığı içerik ve hukuki niteliği tartışma konusu olan iddianamede, mağdur müşteki olarak Adalet Bakanlığı, AKP, CHP, Hür Dava Partisi, MHP, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, MİT, İçişleri Bakanlığı, Emniyet Genel Müdürlüğü, Savunma Bakanlığı ile Et ve Süt Kurumu’nun da aralarında bulunduğu 2 bin 676 isim yer aldı.
 
108 siyasetçi hakkında açılan davanın duruşması Ankara 22’nci Ağır Ceza Mahkemesi'nde devam ederken,  HDP Hukuk Komisyonu üyesi Serhat Eren, 6-9 Ekim Kobanê olayları öncesi yaşananları ve davaya dönüşen süreci Mezopotamya Ajansı’na (MA) anlattı. 
 
KATLİAMI DURDURMA EYLEMLERİ 
 
DAİŞ’in Kobanê saldırısı öncesi Şengal’de bulunan Êzidî Kürtleri katliamdan geçirdiğini, bundan kaynaklı Kobanê saldırısı ile yeni bir katliamın engellenmesi için Kürt halkının başta Türkiye’de olmak üzere tüm dünyada ayaklandığını belirten Eren, başlatılan protesto eylemlerinin olası bir katliamı durdurmaya yönelik olduğunu kaydetti. 
 
ERDOĞAN’IN AÇIKLAMASI BAŞLATTI
 
Olaylar öncesi HDP’nin de olası katliamın önüne geçmek için hem iktidar ile hem de uluslararası ölçekte görüşmeler gerçekleştirdiğini hatırlatan Eren, “Hükümet tarafından İŞİD saldırısına göz yumuldu ve Kobanê’nin düşmesi için bir siyaset yürütüldü. Kobanê’ye geçişler ve saldırının durdurulması için HDP ise Kürt halkına ‘demokratik protesto hakkınızı kullanın’ mesajı verdi. Ama Kobanê olayları bu mesaj sonrası yaşanmadı, olayları Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Antep’te düzenlediği mitingde ‘Kobanê düştü düşüyor’ açıklaması başlattı. Bu açıklamadan hemen sonra Muş Varto’da bir genç emniyet güçleri tarafından öldürüldü. Öldürüldükten sonra olaylar gerçekleşti ve çokça insan yaşamını yitirdi. Olayların müsebbibi HDP’nin demokratik çağrısı değil, hükümet bu davayı ve olayları atılan bu demokratik çağrı twit ile bağdaştırıyor. Yaşamını yitirenlerle bu çağrı ilişkilendirilmeye çalışılıyor ama gerçek böyle değil” ifadelerini kullandı. 
 
EFKAN ALA: BAZI GÜÇLER VAR 
 
Olayların başladığı ve sürdüğü süreçte HDP’nin, dönemin İçişleri Bakanı Efkan Ala ile görüşmeler gerçekleştirdiğini, hatta Ala’nın “Olayları durduramıyoruz, hükmedemediğimiz bazı güçlerin, bazı emniyet güçlerinin bu olaylarda parmağının olabileceğini düşünüyoruz” açıklamalarını anımsatan Eren, bu söylemlerin de davaya konu olduğunu söyledi. “En nihayetinde Kobanê düşmedi, düşen İŞİD oldu" diyen Eren, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) HDP’nin yapmış olduğu bu çağrının olayların başlaması ile uzaktan yakından bir ilişkisinin olmadığı yönündeki kararına dikkat çekti. Eren, “AİHM vermiş olduğu kararda da, bu çağrının Kobanê olayları arasında bir sebep sonuç ilişkisinin olmadığını belirtti. HDP MYK’sına düzenlenen operasyon öncesinde, olayların geliştiği dönemde de bazı MYK üyeleri savcılık tarafından ifadeye çağrılmıştı. Bir gözaltı ya da tutuklama olmamıştı. Hatta bazı MYK üyelerini savcı çağırmasına rağmen gitmedi, gitmeyenlere savcı zorla getirme kararı ya da yakalama emri dahi çıkarmamıştı” dedi. 
 
7 HAZİRAN SONRASI 
 
7 Haziran 2015 seçimlerinde AKP’nin tek başına iktidar olamamasından sonra HDP'nin hedef haline getirilmeye başlandığını belirten Eren, "1 Kasım 2015 seçimleriyle tekrardan iktidar olan AKP, o dönem iktidar olmasının yolunun, HDP’nin kapatılması, HDP ve Kürtlerin siyasi bir özne olarak saf dışı bırakmasından geçtiğini biliyordu. HDP’nin fiili olarak kapatılması için de Kobanê olayları ile dava açıldı” şeklinde konuştu. 
 
HUKUKİ GİRİŞİMLER ENGELLENDİ 
 
Olayların soruşturulması ve açıklığa kavuşması için HDP’nin Meclis’te bir komisyon kurulması talebinde bulunduğunu ve Meclis’e olayların araştırılması için soru ve araştırma önergeleri verdiğini belirten Eren, yaptıkları tüm hukuki girişimlerin engellendiğini kaydetti. Eren, HDP’nin bu yöndeki girişimlerini ise, “Niye reddedildi, kuşkusuz HDP bu konuda şu gerçeği çok iyi biliyordu ki bu olayların başlamasına neden olan kendisi, yani attığı twet değildi. HDP buna güvenerek parlamentoda bunun mücadelesini veriyordu. Biz bu olayların direk müsebbibin direk hükümet olduğunu çok iyi biliyorduk. İçişleri Bakanı Efkan Ala’nın açıklamalarını çok iyi biliyoruz. Kobanê olaylarının açığa çıkarılması için komisyonun kurulması ve önergelerin kabul edilmesi durumda hükümetin baştan aşağıya bütün kurumlarına kadar sorumluluğunun olacağını çok iyi biliyordu. O nedenle HDP’nin tüm girişimleri engellendi” sözleriyle açıkladı. 
 
SİYASİ TALİMAT 
 
Kobanê eylemlerinin 6 yıl sonra davaya dönüşmesinin siyasi bir “talimat” olarak değerlendiren Eren, davanın başlama tarihinden bugüne kadar 8 savcının değiştiğini belirtti. Bu 8 savcının da davayla ilgili hiçbir şey yapmadığını ifade eden Eren, “Onlar da Kobanê olaylarında suçlunun MYK üyelerinin olmadığını çok iyi biliyordu, inanmıyorlardı. İnanmış olsalardı, o tarihe kadar mutlaka dosyada tutuklama ya da gözaltı kararı verirlerdi. Bir talimat verildi. Zaten Erdoğan’ın ‘Biz bunları onların yanına bırakmayacağız, hesabını soracağız’ demişti. Bu sözünden sonra dava açıldı” diye belirtti. 
 
DOSYADA GİZLİLİK KARARI 
 
2014’ten bu yana Kobanê’ye ilişkin soruşturmaların aleni bir şekilde yapıldığını, dosyada herhangi bir gizlilik kararının da olmadığını, delillerin toplandığının altını çizen Eren, 2018 yılından itibaren dosyaya gizlilik kararı getirildiğini dile getirdi. Gizlilik kararın asıl amacının dosyada gizli tanıklar, uydurma deliler üretmek ve bir tür hilelere başvurmak olduğunu ifade eden Eren, “Bu şekilde HDP’ye karşı yapılacak olan bir operasyonun zeminin hazırlamak için gizlilik kararı aldılar. Bu karardan sonra dosyaya delil olarak dahi değerlendirilmeyecek birçok gizli tanık gibi şeyler koydular. Böylelikle HDP’ye kumpas dosyasını bu şekilde hazırladılar” diye konuştu. 
 
‘MAHKEME TALİMATLA HAREKET EDİYOR’
 
Davanın açılması üzerine 3 bin 500 sayfalık iddianamenin çok kısa bir süre içerisinde kabul edilmesine değinen Eren, şöyle konuştu: “Bakın uzun yıllarıdır avukatlık yaparım. 3 bin 500 sayfalık bir iddianameyi okumaya kalksam, bu benim belki bir ayımı alabilir ama mahkeme bir hafta içerisinde kabul etti. Sadece iddianameyi kabul etti, iddianameye bakın, iddianamenin eki olarak sunulmuş delilleri, onlarca tanık beyanını, farklı soruşturmaları bırakın değerlendirmeyi, bunu okumak ayları alır.  Tam da bir talimat ile hareket ediliyor. Bu kumpas davasını herkes biliyor. Mahkeme de aldığı talimat gereği çalışıyor. Mahkeme geri iade etmesi gereken bu kadar kabarık dosyayı çok kısa bir süre içerisinde kabul edip duruşma günü veriyor. Yine mahkeme davayı kısa bir süre içerisinde sonuçlandırmak istiyor. Biz mahkemenin tarafsız olmadığını biliyoruz. Dediğimiz gibi AİHM vermiş olduğu kararla bu davanın düşmesi gerektiğini, yine Demirtaş’ın bırakılmasını her fırsatta mahkemeye sunuyoruz. Fakat mahkemenin bu tutumu bizi şaşırtmıyor, çünkü dediğimiz gibi talimatla hareketle ediliyor.” 
 
KCK BENZETMESİ 
 
HDP üzerinde yürütülen Kobanê davasının, bir dönemin siyasi davası olan KCK davalarına benzeten Eren, bu benzeşmenin de davadaki “gizlik tanık” beyanlarından kaynaklandığını vurguladı. Eren, “Biliyoruz KCK davaları da ‘gizli tanık’ beyanları üzerine inşa edilmiş dosyalardı. Bu pratik cemaatten kalan dosyalardır. Ama bu pratiği sürdürmekte hükümetin görevi haline geldi. Bu pratiği hükümet Kürtlere, Kürt siyasetçilere açılmış bütün davalarda bu pratiği sürdürüyor. Bu pratiği Kobanê davasında da sürdürdü. Düşünün açılmış dosyalarda gizli tanıklar oluşturuluyor, sonra beyanlar alınıyor, bu beyanları güçlendirmeye çalışıyorlar” dedi.
 
UNUTULAN BELGE 
 
Eren, devamında şunları söyledi: “Bakın savcı bu davayı açarken dosya da unuttuğu bir belge vardı.  Bu belge TEM tarafından aslında istihbarat tarafından hazırlanan rapordu. Raporda bu davanın nasıl açılması gerektiği, kimlerin bu dosyaya dahil edildiği, soruşturmanın nasıl yürütülmesi gerektiği, dosyanın nasıl genişletilmesi gerektiği ve HDP’nin kapatılması davasının zeminin nasıl oluşturulabileceğine ilişkin bir rapordu. İşte biz tam da bunun için kumpas davası diyoruz. Bakın 6 yıl boyunca gizli tanıkların hiçbiri yok ama gizlilik kararından sonra her ne hikmetse bir bakıyorsunuz gizli tanıklar gelmiş ‘ben bu dosyaya ilişkin ifade vermek istiyorum’ diyor. Böyle bir şey yok. Savcı bu dosyayı güçlendirin, gizli tanık beyanlarını alın ve davayı açın dedikten sonra dava açılıyor. Dosyada yönlendirilen gizli tanıklar var. Bu dosyada gizli tanıkların hangi ortamda, kimler tarafından ifadeleri alındığı da bilinmiyor. Bu dava da kendilerini ele verdiler. İşte tam da bunun için bu davaya kumpas diyoruz. Bu dava siyasi intikam davasıdır.” 
 
‘KENDİLERİNİ AKLAMAYA BAŞLADILAR’
 
Kobanê duruşmalarında avukatların savunma yapmasına izin verilmediğini ve yine avukatların duruşma salonuna alınmaması gibi birçok hukuksuzluğun yaşandığını dile getiren Eren, savunma avukatlarının mahkemenin tavrını boykot etmekten başka da bir şey kalmadığını söyledi. Bu uygulamaların bütün duruşmalarda yaşandığını ifade eden Eren, şöyle devam etti: “Mahkeme olaylarda ev ve işyerlerin yanmasına ilişkin ‘ HDP binaları neden yakılmamış’ gibi sorularıyla hedef haline getirecek bir tutum içerisinde oldu. Bu dosyada MİT’ten tutun da İçişleri Bakanı’na kadar devletin bütün resmi kurumları mağdur duruma getirilerek dosyaya müdahil oldular. Olayların sorumluları olan kurumlar davaya dahil olarak yaptıklarını bu dosya üzerinden kendilerini aklamaya çalıştılar. Düşünsenize o dönem o olayları durduramamış, ölümleri durduramamış İçişleri Bakanı gelip davaya dahil olup davada mağdur sıfatıyla yer alıyorlar. Olayların sorumlusu olan hükümet bu davayı direk sonuca bağlayarak kendisini aklamak istiyor. Çünkü bu olayların müsebbibi olan hükümet direk davayı kapatıp yaşananlardan HDP’yi sorumlu tutmaya çalışıyor. AKP kendince kendini aklamaya çalışıyor.”
 
‘KAPATMAYA ZEMİN SUNULUYOR’
 
HDP’nin kapatılma davasının alt zeminini oluşturan davanın Kobanê Davası olduğunu ifade eden Eren, bu konuya ilişkin ise şunları ifade etti: “Kobanê Davası ile HDP’nin kapatılma davası tamamen bir birine paralel. Dolayısıyla HDP MYK üyeleri yargılanıp ceza alırlarsa Anayasa Mahkemesi için çok güçlü bir yargı kararı olacak ve kapatma davasına bir zemin hazırlanmış olacak, bir delil sunulmuş olacak. MYK üyelerinin ceza alması kamuoyunda HDP’nin kapatılması daha meşru görülmüş olacak ve Anayasa Mahkemesi üzerinde de yük olmuş olacak. Yani davanın kısa sürede kapatılmak istenmesinin bir nedeni de bu.”
 
‘YARGILAYAN HDP’DİR’
 
Dava kapsamında yargılananların bu davanın hukuksuz ve kumpas olduğunu, bundan kaynaklı da duruşmalarda “HDP yargılanmıyor, HDP yargılıyor” tutumu sergilediğini vurgulayan Eren, “Yargılananlar, ‘O dönemin suçlularını ve aktörlerini biz yargılıyoruz. Çünkü biz defalarca gelin o dönemi aydınlatalım çabasında olan biz, o dönemin mağduru olan biz ama bugün o sanık sandalyelerinde oturan biz. Dolayısıyla biz o dönemin sorumlularını yargılayacağız, yargılamaya devam edeceğiz. Bizim o dönem yaptığımız bir siyasi partinin çalışmalardır. Biz gücümüzü de tamamen buradan alıyoruz. Yapmış olduğumuzun suç olmadığını çok iyi biliyoruz’ diyorlar. Onun için de duruşma salonlarında tam da buradan hem Türkiye’de ki yargı sistemini, o dönemin hükümetini, savıcının soruşturma dosyasını yargılıyorlar. Biz avukatların savunması da kuşkusuz bunun üzerindedir. Kumpas davası olduğu için oluşturulan delillerin çürütülmesi için çalışmamız var. Biz bütün bunlara ilişkin savunmamız var. Biz orada savunma makamı olarak müvekkillerimizin gerisine düşecek olan bir pozisyona düşemeyiz. Onlar yargılayan pozisyonundaysa biz geri düşemeyiz” dedi. 
 
MA / Ergin Çağlar - Mehmet Erol