Soçi görüşmelerinde ‘Kürt vurgusu’

img
HABER MERKEZİ – Putin ve Erdoğan’ın baş başa görüşmesinde temel gündem Kürtler oldu. Putin’den ortak mücadele talep eden Erdoğan, Kürt güçlerinin Menbiç ve Til Rıfat’tan çekilmesini istedi. 
 
Rusya Federasyonu Devlet Başkanı Putin ve AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan’ın 29 Eylül’de Soçi’de baş başa yaptığı 3 saatlik görüşmenin ayrıntıları netleşmeye başladı. İkilinin görüşmesinde Kürtler birinci gündem olurken, İdlib, doğalgaz zammı, Dağlık Karabağ, S-400 meselesi ve ekonomik ilişkiler de ele alınan konular oldu. Erdoğan’ın özellikle Kürtlerin Suriye’deki varlığını enine boyuna tartıştığı ifade ediliyor. 
 
DÜMENİ KİLİTLENMİŞ BİR GEMİ
 
Erdoğan için bu görüşmenin tek bir anlamı var, o da Türkiye’de inşa ettiği “istibdattın” devamını sağlamak. Erdoğan, Putin yönetiminden en azamî ödünleri kopararak “ceberut” rejimini konsolide etmek istiyor. Ülke içinde tüm meşruiyetini yitirmiş “vurguncular tayfasının” bu tür görüşmelerde her değeri pazarlık konusu etmesi muhtemeldir. Karşımızda dümeni kilitlenmiş bir gemi imgesi var. Dolayısıyla Soçi görüşmelerine öncelikle bu “zaviyeden” bakmak gerek. 
 
‘KÜRTLER MENBİÇ VE TEL RIFAT’TAN ÇEKİLSİN’
 
Türkiye toplumunun “birliğini” temsil etmekle övünen Erdoğan, Kürtleri bu tür masalarda konuşmaktan ise hiç imtina etmiyor. Artık Kürtler, saray rejiminin karabasanı olmuştur. İsrafa ve hortumculuğa yenik düşmüş bir sistemin maskesini düşürecek en güçlü dinamiktir. Gazeta.ru’nun geçtiği habere göre Erdoğan, Suriye’nin kuzeyindeki Kürt güçlerine karşı mücadele için Putin’den “himmet” dilemiş. Bir de Kürt güçlerinin Menbiç ve Tıl Rıfat’tan çekilmesini “rica” etmiş. Karabasandan kurtulmak isteyen bir ruh halinin emareleridir bunlar. 
 
DİPLOMATİK RÜŞVET S-400
 
Putin-Erdoğan masasında yer alan mevzulardan biri de şüphesiz İdlib’ti. Burası, Ankara yönetimi ve himayesi altındaki cihatçı oluşumlar veya muhalif gruplar açısından adeta “son kale” konumundadır. Kaleyi terk etmemek veya elden geldikçe geciktirmek için her türlü “diplomatik taktiğe” başvurdukları gözleniyor. S-400 füze savunma sisteminin ikinci partisini almaya dönük açıklamalar da bu yöndedir. S-400 bir anlamda Erdoğan’ın kendi kumkumasında tuttuğu diplomatik bir rüşvettir. İlerleyen aylarda Putin yönetimi, İdlib meselesini bir süreliğine “hasıraltı” edebilir. Bu arada Rojava bölgesindeki Qamişlo, Amûdê, Dêrik, Kobane gibi kentlerin Türk saldırısına uğramasına da göz yumabilir. Bu açıdan Rojava Özerk Yönetimi’nin olası tehditlere karşı hazırlıklı olması gerekir. Erdoğan açısından bu topraklara “taarruz”, Türkiye’de “kahraman” olarak algılanmak demektir. Seçimlere “Zaloğlu Rüstem” olarak girmeyi deneyebilir. 
 
PUTİN ABANIN ALTINDA SOPAYI GÖSTERİYOR
 
Görüşmelerin basına yansıyan kısmında Putin’in ekonomik münasebetlere ilişkin bir de “brifing” yaptığı gözleniyor. Putin, ilk 9 ayda Rusya’nın Türkiye’de 6.5 milyarlık dolarlık yatırım yaptığını ve Türkiye’ye 2.5 milyon turistin gittiğini vurguluyor. Yine Türkiye’nin de Rusya’da yaptığı yatırımlara değiniyor. Bu brifingin nüvesi şudur: “Dostum (tovariş) Erdoğan! İki ülke olarak çıkarlarımız söz konusu. Yatırımlar yapıyoruz. Bunun bilincinde ol. Kırım gibi konulara girme”. Bir anlamda abanın altında “sopayı” gösteriyor. 
 
DOĞALGAZ ZAMMI DA GÜNDEMDE
 
Basına kapalı görüşmede konuşulduğu düşünülen mevzulardan biri de “doğalgaz zammıdır.” Gazprom’un bu yıl doğalgazda zamma gideceği ve bin metreküplük doğalgaz fiyatını 240 dolardan 270 dolara yükselteceği tahmin ediliyor. Bu yüzden Ankara’nın “etekleri tutuşuyor.” Erdoğan heyetinin, Gazprom’un zammı yüksek tutmaması için Putin’den yardım istediği düşünülüyor. Doğalgaza zam konusu bu kış gündemi yoğun şekilde “işgal” edebilir. Hükümetin bütçedeki açığı dengelemek için yılsonuna kadar gaza yüzde 40 zam yapacağı tahmin ediliyor.
 
MA / İsmet Konak