Tarihler tesadüf değil: Kürt siyaseti demokraside, iktidar darbede ısrar ediyor

img

ANKARA - HDP’nin kapatılması için 7 Haziran tarihinin seçilmesi ne tesadüf ne de savcının kişisel tercihi. Dolmabahçe Mutabakatı yeri ve tarihi itibariyle nasıl ki darbe karşıtlığı taşıyorsa, kapatma davasının tarihi de bir o kadar darbeden yana olmanın ifadesi oluyor.

AKP iktidarı, son yıllarda Kürt siyasi hareketine yönelik baskı politikalarını tarihsel kara lekeler, katliamlar ve soykırımların yıldönümlerine denk getiriyor. Bilinçli seçilen bu tarihlerin her biri önemli mesajlar içeriyor. Bunlardan biri, PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın Suriye’den çıkartıldığı 9 Ekim 1998 tarihinin 21’inci yıl dönümünde “Barış Pınarı” adı altında Kuzey ve Doğu Suriye'nin Girê Spî ve Serêkaniyê'ye operasyon başlattı. Bir yıl sonra yine aynı tarihte Irak, Türkiye ve KDP arasında "Şengal Anlaşması" imzalandı. Bu tarihte bir diğer gelişme de ABD, PKK yöneticileri Cemil Bayık, Murat Karayılan ve Duran Kalkan için 9 Ekim 2018 tarihinde ihbar ödülü koyması oldu.
 
Plan ve operasyonların bazı önemli günlerin yıldönümüne denk getirilmesiyle sürekli güncel ve canlı kılınıyor. PKK Lideri Öcalan’ın uluslararası komployla Türkiye’ye getirildiği 15 Şubat 1999 tarihinin yıl dönümünde, Garê'ye yönelik operasyon başlatıldı. Operasyon, 10 Şubat 2021’de başlarken 15 Şubat’ın 22’inci yıl dönümünde AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan tarafından müjde verilecekti. Ancak 12 esir asker ve polis operasyon sonucu yaşamını yitirdi.
 
HDP’li milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılmasının yürürlüğe girmesi de 7 Haziran seçimlerinin hemen ertesinde, 8 Haziran 2016 tarihinde gerçekleştirildi. Kürtlerin tarihine yön veren ve önem atfedilen günlerin yıldönümünde de baskı ve yönelim eksik olmuyor. Ankara, İstanbul, Van, Mardin, Dersim ve Diyarbakır’da bu yıl 15 Şubat’ta aralarında HDP’lilerin de olduğu onlarca kişi sabah operasyonlarında gözaltına alındı. 
 
PKK’nin kuruluş tarihi olan 27 Kasım 1978’in yıldönümünde, her yıl birçok kentte ve kuruma karşı gözaltı operasyonları yapılıyor. Direniş ve uyanış bayramı olan 21 Newroz’larda da aynı yöntem ve taktik uygulanıyor. Her Newroz öncesi yüzlerce Kürt gözaltına alınıp, tutuklanıyor. 
 
AKP'nin baskısıyla 7 Haziran 2015 Genel Seçimleri’nin 6’ncı yıl dönümünde HDP’ye kapatma davası açılması da bu sürecin son halkası oldu. 
 
SEÇİM DENGELERİ BOZDU
 
7 Haziran 2015 Genel Seçimleri’nde Kürt siyasi hareketini de içinde temsil eden HDP’nin 12 Eylül Askeri Darbesi’nin getirdiği yüzde 10 barajı yıkıldı. 12 Eylül’ün uygulamalarından fazlasıyla yararlanan AKP, hükümetten düştü. Böylelikle kuruluş reçetesinin temel dayanaklarından biri bizzat HDP ve seçmenleri tarafından yıkıldı.
 
Meselenin rejim için ne kadar hayati olduğunu Prof. Dr. Mete Kaan Kaynar, şöyle ifade ediyor: “Kürt siyasetinin 7 Haziran 2015 Genel Seçimleri’nde, aslında onun biraz daha gerisinde, Demirtaş’ın aday olduğu Cumhurbaşkanlığı Seçimleri’nde yüzde 9 civarlarında oy almasıyla, buradaki tüm kurguyu bozan süreç başladı. 2015 seçimlerinden sonra HDP’nin, yüzde 10 barajını doğal olarak geçme potansiyeline sahip olduğu görüldü ve HDP 12 Eylül sonrası kurulan o modus operandi parçaladı.”
 
Sürecin kendileri için ne kadar kritik olduğu AKP’liler tarafından da sıklıkla vurgulandı. AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan, seçimden önce “400 milletvekili verin bu iş çözülsün” derken, seçimlerden sonra günlerce Saray’dan çıkmadı. Keza, 7 Haziran sonrası, AKP sürekli bir düşüş dönem başladı. Böylelikle Kürt sorununda çatışmaya dönüldü ve Türkiye’de son 6 yıllık çatışma, halk ihlalleri, darbe, insan hakları ihlalleri dönemi başladı.
 
YARGITAY’IN SEÇİMİ
 
Yargıtay Başsavcılığı Siyasi Partiler Bürosu, MHP’nin “HDP kapatılsın” çağrılarına, Kobanê Davası’nın iddianamesi gönderilmesi isteyerek, 2 Mart’ta karşılık vermişti. Bu tarih de tesadüfü değildi. Kürt siyasi hareketine yönelik uzun süre devam edecek siyasi darbelerin ilki olan DEP’li vekiller, 2 Mart 1994 tutuklanmıştı. Saray ile yakın ilişkilerini gizlemeyen savcı Bekir Şahin’in iddianameyi 7 Haziran’da Anayasa Mahkemesi’ne göndermesi, bu açıdan de ne tesadüf ne de savcının kişisel bir seçimiydi. Siyasallaşmış yargının simgesi ve kuruluş reçetesinde ısrarın göstergesiydi.
 
İKİ 7 HAZİRAN
 
Kürt hareketi açısından ise 7 Haziran sadece seçimler açısından değil siyasi birikim ve kolektif hafıza açısından da önemli bir hatırlatma ve tesadüfi tarih anlamını içeriyor. 7 Haziran 1990’da Halkın Emek Partisi (HEP) kurulması. 7 Haziran seçimlerindeki başarı, HDP’nin de geleneğine sahip çıktığı HEP’in kurulmasını akıllara getiriyor. Gazeteci-yazar Hüseyin Aykol, “Kutlu Bir Gün: 7 Haziran” başlıklı yazısında HEP’e vurgu yaparak, haziranlar arasındaki 25 yıllık süreci şöyle anlatıyor: “HEP kapatılsa da ardından kurulan birçok parti, Kürt halkının temsilcilerini ve dostlarını parlamentoya ve yerel yönetimlere taşıdı. HDP’nin 7 Haziran 2015 seçimlerdeki başarısı ise AKP’nin dengesini yitirmesine ve düşüşe geçmesine neden oldu…”
 
Ayrıca HEP, "işçiler, işsizler, köylüler, memurlar, öğretmenler, demokrat, sosyal demokrat ve sosyalist aydınlar, esnaf, zanaatkâr, baskıya ve sömürüye maruz kalan halk kitleleri ve demokrasiden yana olan herkese" hitap eden bir parti olarak kendini tanımlayarak, mevcut HDP anlayışının nüvelerini 90’ların başında atmıştı. HEP, kuruluşundan bir yıl sonra kapatıldı ancak Kürt siyasi hareketi açısından 7 Haziran “kutlu bir gün” olarak toplumsal hafızaya kazındı. 
 
28 ŞUBAT’TAN 7 HAZİRAN’A
 
7 Haziran’ın tarihin HDP’yi kapatılma davası için seçilmesi, 2015 yılının ilk 6 ayında yaşananları da hatırlamak, seçilen tarihlerin aynı zamanda darbe ve demokrasi arasındaki seçim olduğunu anlamak açısından gerekli. Kürt siyasi hareketi, kritik pratikleri tarihsel anlamda sembolik günlerde sergilemekten geri durmadı. PKK Lideri Abdullah Öcalan tarafından kaleme alınan ve İmralı Heyeti ile hükümet yetkililerin ortaklaşarak 28 Şubat 2015 tarihinde açıkladığı Dolmabahçe Mutabakatı tarihi, iki nedenle seçilmişti. 28 Şubat Post-Modern Darbesi’ne nazaran Kürt siyasal hareketinin “darbe karşıtı” konumlanışının mesajıydı. Seçilen tarih, her 10-15 yılda bir darbenin gerçekleştiği Türkiye’de, hükümetlerin ve halkların makûs talihinin de değişeceğini müjdeliyordu. AKP hükümetinin beslendiği 28 Şubat karşıtlığı açısından da bugünün seçimi önemliydi. 
 
Yine mutabakatın imzalanacağı mekan olarak Dolmabahçe Sarayı’nın seçilmesi de 2007 yılında Tayyip Erdoğan ve dönemin Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt arasında aynı yerde yapılan görüşmenin yanıtını taşıyordu. Tarafların “sır” olarak saklayacaklarını dile getirdiği bu görüşme, hükümetin Kürt sorunu noktasında devlet aklı ile ortaklaşması olarak yorumlanmıştı. Yıllar sonra aynı mekanda bu kez devletin demokratikleştirilmesi temelinde adım atılırken, ana eksen Kürt sorunuydu. 
 
Dolmabahçe Mutabakatı’ndan aylar sonra yapılan 7 Haziran Genel Seçimleri’nin sonuçları, Türkiye’nin demokratikleşmesi açısından ön açıcı olacaktı. Ancak Erdoğan’ın 21 Mayıs 2015’te katıldığı bir televizyon programında seçimlerin bir kırılma noktası olduğunu ve seçim sonuçlarına göre B ve C planlarının hayata geçireceği beyanı pratiğe döküldü. Türkiye yeniden çatışma ve darbe dönemine girdi.
 
Bu anlamda Kürt hareketi, 28 Şubat Dolmabahçe Mutabakatı’yla 28 Şubat darbesini demokrasiden yana dönüştürüp geleceği inşa etmek isterken, iktidar ise HDP’yi kapatma davasıyla 7 Haziran 2015’te ortaya çıkan demokratik iradeyi darbeye dönüştürüp, halkların makus talihi sürdürmeyi amaçlıyor.
 
MA / Deniz Nazlım